3.Kişi Anlatımı:
Hyunjin karşısında kendi ile savaş veren arkadaşına bakıyordu. Sandalyeden kalkıp sedyenin başına oturdu. Seungmin ona gözleri kızarmış bir şekilde ve alt dudağını ısırarak dönmüştü. Hyunjin ise ona gülümseyerek bakıyordu."Biliyormusun Seungmin,sen benim gördüğüm en güçlü insanlardan birisin." Seungmin burnunu çekti ve kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Sana ne dersem diyeyim,her zaman kendini nasıl görmek istersen öyle göreceksin biliyorum. Ama senin hiçbir suçun yok,kendini suçlama. Annenin seni böyle görmesini istemezsin öyle değil mi? Bizimkiler ile konuşabiliriz istediğin zaman. Onlar da elinden geldiğince yardım edeceklerdir. Buna adın kadar emin olabilirsin."
Hyunjin, Seungmin'in baş ucunda oturuyordu. İncildiği için sarılı olan eli tutmak için Seungmin'e baktı onay beklercesine. Seungmin onay verdiğinde Hyunjin elini okşamıştı ve ona güven verircesine gülümsemişti.
"Çünkü biz ailemizi her zaman koruruz,gerekirse canımızı bile veririz ve sen artık ailemizdensin,7 kişi olan ailemiz 8 kişi artık ve biz yeni aile üyemizin iyi olması için herşeyi yapmaya hazırız."
Hyunjin'in de gözleri dolmuştu artık. İki gençte birbirine gülümseyerek bakıyordu. Kapının açılması ile gözlerini hızla silmiş ve geri eski yerine oturmuştu. Seungmin boğazını temizleyip temizleyip karşısında ki 6 kişiye baktı.
Jeongin ve Felix hemen Seungmin'e sarılmıştı. Seungmin onlara karşılık vermişti ilk defa. Felix bunun üzerine daha çok sokulmuştu. İkisi de geri çekilmişti.
Chan,Seungmin'in bileklerindeki morluklara ve sarılmış olan eline bakıyordu. Jisung'da üzgün bir şekilde bakıyordu. Minho ise onun elini tutmuştu.
Felix ağlamaklı çıkan sesi ile konuşmuştu." Nasılsın Seungmin?" Seungmin onu gülümsemeye çalışarak cevaplamıştı. "İyiyim Lix,siz yanımda olduğunuz sürece daha da iyi olucam." Hyunjin'e kısa bir süreliğine bakıp ardından tekrardan ağlamaya başlayan Felix'e bakmıştı.
Changbin sevgilisinin yanına gitti ve onu kendisine çekip sarıldı. Jeongin ise hiç nefes almadan konuşmaya başlamıştı.
"Sen hiç merak etme biz senin yanında hiç ayrılmıycaz. Seni asla yalnız bırakmıcam. Böyle sana sıkı sıkı sarılıcam hatta öyle bir sarılıcam ki benden bıkıcaksın. Peki gerçekten iyimisin? İstediğin bir şey var mı? Çikolata istermisin? Ben istiyorum,sana da alırım ben,hatta şimdi alalım. Hyunjin kalk bakıyım oradan,kral gibi oturmuşsun oraya anca sırıtarak bizi izliyorsun. Hadi bakıyım çikolata almaya gidiyoruz. Ama bak bir koli alalım anca yeter bana o."
Jeongin sandalyesinde oturan Hyunjin'in yanına gidip onu çekiştirmeye başladı. Hyunjin diğerlerine onu kurtarması için baksa da işe yaramamıştı.
Diğerleri de onlar ile birlikte gittiklerinde oda da sadece Chan ve Seungmin kalmıştı. İkisi de başka yerlere bakıyorlardı. Chan başı eğik bir şekilde yere bakarken konuşmuştu.
"Özür dilerim." Sesi o kadar kısık çıkmıştı ki Seungmin onu zor duymuştu. Sonunda ikisinin de gözleri birbirlerini bulmuştu. Chan hala kapının önünde duruyordu.
"Eve gittiğimiz de konuşalım." Seungmin'in ağlamaktan dolayı ve öksürmekten dolayı çatlamış sesi ile konuşmuştu. Konuştuğu zaman ve yutkunduğu zaman boğazı acıyordu.
Chan ona bu durumda ne kadar gülümsenebilirse gülümsemeye çalışmıştı. "Sen nasıl istersen." Seungmin'in,Chan ile konuşması onun için ufak bile olsa umutlanmasını sağlamıştı.
Serum bittiğinde herkes Seungmin'in evine gitmişti. Chan hemen arabadan inip Seungmin'in inmesin de yardım etmişti ve bir elini bacağına atıp diğer elini de sırtına koyarak kucağına almıştı.
Seungmin ona şaşırmış bir şekilde bakıyordu,tabi diğerleri de ondan farksızdı ama tabi Jeongin onları sırıtarak izliyordu.
"O kadar merdiven çıkıcaz,doktor dinlenmesi gerektiğini söyledi ben de o yüzden böyle yaptım. Hadi daha fazla dışarıda kalmayalım,hasta olmanızı istemiyorum." Chan açıklamasını yaptıktan sonra arkadaşları ile binaya doğru yürümeye başlamışlardı.
"Düğünden sonrası için pratik yapıyorum demiyor da hastalığı bahane ediyor." Jeongin'in dediği şey üzerine Chan ona kaşları çatık bir şekilde bakıp yürümeye devam etmişti.
Seungmin gelene kadar gözlerini bir an olsun bile Chan'dan ayırmamıştı. Chan ise arada sırada ona bakıp gülümsüyordu.
Eve geldiklerinde Chan narin bedeni yatağa bırakmıştı ve üstünü örtmüştü. "Sen biraz dinlen,daha sonra konuşalım." Chan gideceği sırada onun kolunu tutup durdurmuştu.
"Şimdi konuşalım,seni böyle görmeye alışık değilim. Alışmak istemem de zaten."
Chan yatağın ucuna oturdu ve konuşmaya başladı. "Beni öyle görmeni istemezdim,özür dilerim. Ben nefret-" Seungmin yatakta kayıp Chan'ın yanına gitti ve titreyen elleri ile ellerini tuttu.
"Senden neden nefret edeyim? Yanlış bir şey yapmadın. Özür dileme lütfen bir daha. Birbirimize bir söz verdik bırakmayacağımıza dair ve ben sözümün her zaman arkasında olucam. Her çocuğun bir kahramanı olur,sen de benim kahramanımsın. Beni yalnız bırakmayacak,hep sevecek,hep koruyacak olan kahramanım."
Chan yere eğdiği başını kaldırıp hemen Seungmin'e sarıldı. Seungmin'in temastan dolayı midesi bulansa da aynı zamanda mutlu da oluyordu ve mutlu yanı daha ağır basıyordu,ona karşılık vermişti.
Chan, Seungmin'i uyuması için oda da yalnız bırakmıştı ve çıkmak için kapıyı açması ile Jeongin'in yere düşmesi bir olmuştu.
Jeongin aşağıdan Chan'a baktı ve hemen yeri siliyormuş gibi yapmaya başladı. "Ne yapıyordun burada?" Jeongin ayağa kalktı ve üstünü silkeledi. "Aaa sende mi buradaydın? Bende yerleri siliyordum."
Jeongin mutfağa doğru zıplayarak gitmişti.Akşam herkes evlerine dağılmıştı ama Hyunjin, Seungmin ile kalmıştı. Sabah ona güzel bir kahvaltı hazırlayıp okula gitmişti Hyunjin. Seungmin ise işten ve okuldan izin almıştı dinlenmek için.
Akşam beraber Seungmin'in evinde film izleyip yemek yiyeceklerdi. Herkes birşeyler yapıp getirecekti. Seungmin ilk defa böyle bir şey yaşayacaktı. Onlar ile ilklerini yaşıyordu.
Akşam olduğunda herkes Seungmin'in evine gitmişti ve sofraya birlikte masayı hazırlayıp yemek yemeye başlamışlardı.
Ama tabi Jisung'un yaptığı çorbayı Jeongin içmişti ve yuttuğu gibi de öksürmeye başladı. Şu içip kendine geldiğinde parmağı ile Jisung'u göstermişti."Biliyordum bir gün bu çocuğun beni zehirleyeceğini." Diğerleri de çorbayı denediğin de aynı tepkiyi vermişlerdi.
Minho Jisung'a döndü ve "bu çorbaya ne kadar acı kattın sen?" demişti. Jisung ise ona "tarifte ne kadar yazıyorsa o kadar attım. Sizde ne abarttınız ya,o kadar da kötü olmamıştır."
O da içtiğinde aynı tepkiyi vermişti ve yemeklerini gülerek geçirmişlerdi. Sıra film izlemeye geldiğinde ışıkları kapatıp yere oturmuşlardı ve korku filmini izlemeye başlamışlardı.
Hyunjin belki sarılır diye Jeongin'e yanaşmıştı başına geleceği şeyi bilmeden. "İstersen bana sarı-" Jeongin bir an da bağırıp Hyunjin'in yüzüne tokat atmıştı. Herkes gülmeye başlamıştı.
Hyunjin yüzünü tutarak konuşmaya başlamıştı." Ya senin bana sarılman gerekmiyor mu?" Jeongin'de ona aynı sinirle cevap vermişti. "Sen de niye fısıldayarak konuşuyorsun?"
Film bittikten sonra herkes oturmuş sohbet etmeye başlamışlardı,ta ki Seungmin'in dediği şey ile kesilene kadar. Seungmin artık karar vermişti onlara her şeyi söyleyecekti.
"Sizinle bir şey konuşmam lazım."
Herkese iyi akşamlar yada iyi geceler:) Nasılsınız? Size sormak istediğim bir şey var. Bu kitabın finali yaklaşmak üzere ve ben sizleri bırakmayı gerçekten hiç istemiyorum. Bu kitabın ikincisini yazmayı düşünüyorum. Hatta konusu falanda hazır ama sizin kararlarınız çok daha önemli benim için.
Ne dersiniz,ikinci kitap gelsin mi yoksa gelmesin mi?
Görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri - CHANMİN
RandomSeungmin babasından ve evinden kaçarak Seul'a gider. Yeni bir hayat kurmaya çalışan Seungmin,karşısına çıkan gencin hayatı olacağını kim bile bilirdiki. Ama geçmişi onu bırakabilecek miydi bilmiyordu.