25.🌃

980 100 37
                                    

Seungmin:
Bugün bir karar almıştım ve şimdi onu uygulayacaktım,sonu ne olursa olsun. Kendimi her ne kadar cesaretlendirmeye çalışsam da içimi korku ve tedirginlik duygusu ele geçirmişti.

Günlerce düşündüğüm soruların cevaplarını şimdi alacaktım. Chan'ın beni böyle kabul edip etmeyeceğini,arkadaşlarımın nasıl bir tepki vereceğini,dışlanıp dışlanmayacağımı öğrenecektim.

Daha anlatmaya başlamasam bile karnım ağrımaya başlamıştı. Herkes bana meraklı gözler ile bakıyordu. Hyunjin ise bana güç vermek adına,çok belli etmeden kaş göz hareketleri yapıyordu.Herkes yerdeki minderlere,sevgilisinin yanına oturmuştu.

Başımı yere eğip kaldırdım ve gözlerimi kapatıp geri açtım,derin bir nefes alıp verdim ve konuşmaya başladım ellerim ile oynarken. İşte başlıyoruz...

"Öncelikle lütfen ben anlatırken araya girmeyin veya bir şey yapmayın,düşüncelerinizi en son söylersiniz. Konuşmaya nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Bu anlattıklarıma inanır mısınız yada benimle konuşur musunuz bilmiyorum ama bilmeniz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü sizler benim annemden sonra bitmiş olan hayatım oldunuz."

Kendime güven vermek için Chan'a baktım,bana devam etmemi söylemişti gülümseyerek. Ellerimin derisini soyuyordum tırnaklarım ile. Stresli olduğum zaman her zaman böyle yapardım yada ayağım ile ritim tuttururdum.

"O gün... Yani o adam... Yani bana öyle şey yapan adam... Benim... Yani ben..." Avuç içlerimi gözlerime sertçe bastırdım ve kafamı geriye doğru attım. Yine aynısı oluyordu,kendimi ifade edemiyordum,söylemek istediğim bir çok şey vardı ama söyleyemiyordum.

"Sakin ol Seungmin. Anlatmak zorunda değilsin." Chan'ın elini omzuma koyup fısıldadığı cümle ile biraz olsa bile sakinleşmiştim.

Ellerimi yüzümden çekip başımı hayır anlamında salladım. Bu sefer kaçmak yoktu,bu sefer korkmak yoktu,bu sefer pişman olmak yoktu. Chan titremeye başlamış olan ellerimi tutup hafif bir şekilde sıkmıştı.

"Annemin bu dünyadan gitmesi üzerine tam 2 yıl oldu. O insan olamazdı benim için. Hatta küçükken annemin bana okuduğu masaldaki melek olduğunu sanıyordum. Bir gün ona "anne hadi beni gökyüzüne uçur." Demiştim,o da bana bakıp insanı kıskandıracak gülümsemesi ile "sen neden beni uçurmuyorsun peki ufaklık." Demişti burnumu sıkarak. Bende ona "sen meleksin senin kocamaaaaan kanatların var." Demiştim. O da bana eşsiz kahkahası ile gülmüştü ve beni hasta hali ile sırtına alıp bahçede koşmuştu." Aklıma gelen görüntüler ile gözlerim dolmuştu. Mutluluk mu,hayal kırıklığı mı ya da üzüldüğüm için miydi bilmiyordum.

Başımı yerden kaldırıp onlara bakmıştım annemin bana öğrettiği gülümseme ile ve devam ettim.

"Dışarıdan bakıldığında çok iyi bir aile gibi gözükürdük hatta çevremizdekiler babamı övüp dururdu. Babamı... Baba kelimesini lekeleyen birisiydi o. Benim böyle olmamım sorumlusu da o. Hayallerimi yok eden,çocukluğumu çalan,annemi benden alan,baba sevgisini bilmeme mi sağlayan,benim vücudumu kendi ihtiyaçları için kullanan insan... Geçen akşamki o adam...benim babam."

"Buraya da ondan kaçarak geldim zaten. Kendi ihtiyaçlarımı karşılamak içinde çalışmaya başladım. Anneme verdiğim sözü tutabilmek için yapıyorum,yaşıyorum tüm bunları. Yoksa çoktan bende annemin yanına gitmiş olurdum."

Salondaki herkesten farklı sesler çıkarken benim kulağım tek Chan'ın sesini bekliyordu duymak için. Onun tepkisine bakmak için döndüğümde zaten onun da bana bakıyor olduğunu görmüştüm.

Normal insanlar için bu an o kadar güzledirki,insanı heyecanlandırır,sevdiği kişinin ona zaten bakıyor olduğunu gördüğü zaman kalbi hızla atmaya başlardı. Ama benim ise heyecandan değilde korkudan atıyordu.Onun gözlerine baktığımda,parıldayan gözlerinin yerine tek gördüğüm şey hayal kırıklığı ve öfkeydi.

Geçmişin İzleri - CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin