28.🌃

731 85 38
                                    

Seungmin:

*3 Ay sonra
Arabanın camına düşen kar tanelerini izliyordum. Chan, Changbin,Minho ve Hyunjin'in sınavı vardı bugün. Chan,ben ve Jeongin ailelerinin arabasına binmiş okula gidiyorduk.

Bu 3 ay içerisinde kendimi oldukça geliştirmiştim. Artık iletişim kurmakta pek zorlanmıyordum. Temas konusunda ise tanıdığım insanlarda,daha doğrusu güvendiğim kişilerde temas edebiliyordum.Yarın mahkeme vardı ve ben gergindim,aslında mutluydum da.

"Geldik Seungmin." Chan bana dikiz aynasından bakarak söylemişti. Üçümüz de arabadan indikten sonra bizi bekleyen arkadaşlarımızın yanına gittik.

Sınava yarım saat kalmıştı ve herkes yavaş yavaş girmeye başlamıştı okula. Herkes sevgilisinin yanına geçmişti ve cesaretlendirecek şeyler söylüyorlardı. Bazı kişilerin ise aileleri gelmişti.

"Hadi aslanım yaparsın sen. Koçum benim. Ben senin bu günlere nasıl hazırladıysam senden aynı performansı bekliyorum. Bileğine kuvvet yiğidim."

Jeongin elleri ile Hyunjin'in omuzlarını ve kollarını sıkıyordu,bazen de sallıyordu.

"Jeongin maça girmiyoruz sınava giriyoruz."

"Biz mi sınava giriyoruz yoksa o mu belli değil." Minho'nun haklı isyanından sonra Chan'a dönüp çok kısa süreli sarıldım.

"Soruları dikkatli oku Chan. Sakın panik yapma biz buradayız."

"Bin kez söyledin zaten,merak etme dikkatli olucam. Asıl sen panik yapma,baksana ellerin titriyor."

Havanın soğuk olması nedeni ile kızarmış ve titreyen ellerime baktım. "Hava soğuk olduğu içindir muhtemelen."

"Peki öyle olsun." Bana gülümseyip ellerimi öpüp el sallayarak içeri girdi. Montumun cebine ellerimi koydum ve birlikte yürümeye başladık.

Bahçede oturup beklerken kafama gelen kar topu ile arkamı döndüm. Kar topunun sahibi Chan'dı. Sınavları bitmiş olmalıydı. Etrafıma baktığımda diğerlerini de gördüğümde bittiğine emin olmuştum.

Benim baktığım yöne Jisung ve Jeongin'de baktığında onlarda gövdelerine kar topu yemişti. Felix daha arkasını dönemeden karın üstüne düşmüştü.

Felix kaşları çatık bir şekilde yüzündeki karları temizledi ve sırıtıp "Bu bir savaş ilanıdır!" Diye bağırarak eline bir kartopu alıp Changbin'e doğru koşmaya başladı.

Onlar da bize doğru geldiğinde artık iki tarafta aynı yerdeydi,yakınlardı birbirlerine. Jisung beline sarılı olan kollardan kurtulmaya çalışıyordu. Minho ona koala gibi yapışmıştı ve bırakmıyordu.

Jeongin ve Felix'de, Changbin ve Hyunjin'e kartopu atıyorlardı. Chan'ı aramıştı gözlerim ama bulamamıştı. Tam arkama bakacağım sırada belimden tutulup yukarı kaldırıldım ve yere yatırıldım.Chan benim karnımı gıdıklamaya başlamıştı.

Beni bıraktıktan sonra diğerlerine yardıma gitmiştik. Hyunjin başına gelen kar topu ile arkasını dönmüştü öfkeli bir şekilde.

"Kim attı kafama bu kar topunu?"

"Ben attım Hyunjin bir sorun mu var?"

"Aaa yok Chan,ne sorunu? Çok güzel attın,tekrardan atar mısın diyecektim."

"Sen iste yeter ki,ben senden kardan adam bile yaparım."

"Yok,kartopu ile idare ederim ben. Sen şimdi boşuna yorma kendini."

Birlikte saatlerce oynamıştık ve şimdi ise evimize gidiyorduk. Chan'ın ailesi ile tanışmıştım. Mahkeme olayı yüzünden değilde,onlar ile düzgün bir şekilde tanışmayı isterdim.

Ailesinin üvey olduğu hiç anlaşılmıyordu bile. Oldukça ilgili davranıyorlardı. Hatta bana da sanki kendi oğulları gibi davranmışlardı. Rahat hissetmem için herşeyi yapmışlardı neredeyse.

Evimin önüne geldikten sonra son kez Chan'a döndüm. "Yarın görüşürüz Chan." Tam arabadan ineceğim sırada kolumu nazikçe tutup geri oturmamı sağlamıştı.

"Seungmin her ne kadar söylemesen de yarın için endişeli olduğunu biliyorum. Ama biz buradayız,ben buradayım. O adamın seni almasına izin vermem. Hem annem iyi bir avukattır. Kazanacağımızdan emin olabilirsin."

Ona gülümseyerek baktım." Kazanamasak bile benim her zaman yanımda olacağını biliyorum. Size güveniyorum. Her şey için teşekkürler. İyiki varsın Chan."

O da benim saçımı ve yanağımı okşayıp gitmeme izin verdi. Eve geldiğimde kendimi direk yatağımın üstüne atmıştım. Yarın benim için belki de özgürlüğüme kavuştuğum gündü. Belki de tam tersiydi.

Mahkeme bittikten sonra hava almak için dışarıya çıkmıştım gözlerimden yaşlar gelirken. Chan ve diğerleri de benimle beraber çıkmışlardı. Chan'a döndüm ve hıçkırarak konuştum.

"Başardık Chan. Artık özgürüm. Yendik onu,kazandık Chan. Kazandık." Hem ağlıyordum hem gülüyordum. Chan'ın boynuna büyük bir sevinç ile atlamıştım,o da beni etrafında döndürmeye başlamıştı.

Başarmıştım,başarmıştık. Mahkemeyi biz kazanmıştık,o ise 2 yıl hapis cezası almıştı. Geçmişimi silemezdim ama geleceğimi şekillendirebilirdim. Artık korkarak yaşamıyacaktım.

Chan'ın göğsüne başımı gömdüm ve ağlamaya devam ettim. O da benim saçlarımı okşuyordu. Başımı kaldırdım ve gökyüzüne bakarak içimden şöyle dedim "başardık anne." Artık özgürdüm,annem ile özgürdük.

İyi günler. İyi okumalar:) üç bölüm üst üste atıcam. Okuduğunuz dan emin olun.

Bu arada BU NE BÖYLE. SİZ NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ BİZE

 SİZ NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ BİZE

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Geçmişin İzleri - CHANMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin