Notu okuduktan sonra eve geri döndüm. Tüm yaşadıklarımdan sonra biraz nefes alıp, hiç bir şey düşünmeden sadece uzanmak istiyordum. Televizyonu da kapattım ve sessiz bi ortam sağladım. İşte aradığım huzur buydu. Ama o da fazla uzun sürmedi. Bi tıkırtı duydum. Sanırım biri balkona tırmanıyodu. Panikledim ve masanın üstüne duran vazoyu alıp ilerledim. Ben mutfağa geldiğimde hala tıkırtılar devam ediyodu. Balkon kapısının üstüme açılması için duvar kenarına geçip olucakları beklemeye başladım. Sonunda tırmanabilmişti. Ayak seslerini duydum. Sonunda kapı açıldı. Kapıdan giren kişi havada kafasına vazoyu patlatmak üzere olan elimi ani bir refleksle tuttu. Şimdi şaşkınlığım iki kat artmıştı. Karşımda Burak duruyordu. Beni bu kadar korkuttuğu için ağzını burnunu kırsam mı yoksa sarılsam mı bilemedim. O ise şaşkınlığı geçince benim kızgın ve korkmuş suratımı gördüğü için kıkırdamaya başladı.
"Gülmesene be manyak. Az kalsın kafanı kırıyodum. Nesi komik şimdi bunun? Hem sen niye kapıdan normal insanlar gibi gelmiyosun hem?"
"Sürpriz yapmak istedim." dedi ama kendini gülmekten alıkoyamıyordu. Ses tonum çok kızgın bi o kadar korkmuştu çünkü
Arkasından da
"Korkuttum afedersin." diye ekledi
"Ne korkucam ya, korkmadım."
Neden böyle dedim bilmiyorum sanki çocuk da bana inanıcak yani
"Hem sen İstanbul'a gitmiştin noldu? Diye ekledim
"Çocuklar ısrar edince geldim, ama asıl sebebim seni çok özledim ,İstanbul'a gidip gitmiyceğim sonra belli olucak."
Bi yandan içim gittiği için ve bi de beni korkuttuğu için onu bi güzel pataklamak istiyordu, bi yandan da sarılıp kokusunu içime çekmek...
Ve nasıl yaptım nasıl o an bi cesaret geldiyse sarılmayı tercih ettim. Beni az çok biliyosunuz. Genel de kırıp dökerim ya da kızarım. İşleri batırırım falan ama bu sefer kalbimi dinledim ve gururumu bi yana bırakıp sadece anı yaşamak istedim. 1 haftadır bidaha göremeyeceğini düşünüp uğruna depresyonlardan depresyonlara girdiğim adam karşımda bana seni özlediğim için geldim diyodu. Başka bi şey yapsaydım pişman olurdum heralde.
Sımsıkı sarıldık. Bi eliyle saçımı okşayıp "Nasıl yaptın bilmiyorum ama aşık olmamaya yemin etmiş bi adamı kendine aşık ettin." dedi
"Ve bu kadını bırakıp gittin." dedim
"Beni bi daha görmek istemezsin diye düşündüm.En baştan başlamak için bana bi şans verir misin?"
"Yeniden tanışmış gibi olsun ama, arkadaş olalım ilk bi ikna edebilirsen başka şeyler de düşünebiliriz" dedim çocuksu gülümsememle
ECE'NİN AĞZINDAN(Ertesi Gün)
Tatil, tatil dedik olaya bak. Herkes çifter çifter takılırken ben malak gibi tekim. Burak ve Eylül barıştı gibi, Sinan ve Pelin zaten değinmiyorum bile, şimdi başıma bi de Gökçe ve Barış çıktı. Hayır buraya gelirken aklımdakiler çok farklıydı. Eylül,Gökçe ve ben saptık. Pelin Sinan'la gezse bile biz üçümüz gezeriz dalan filan diye planlamıştım. Hadi Gökçe'nin bi yavşaklık yapıpı Barış'ın götünün dibinden ayrılmayacağını tahmin etmiştim. Ama Burak niye sürpriz yumurtadan çıkar gibi çıktı? Onu da geçtim ben Eylül'ü satıp Emre ile işi götürürüm diye de aklımdan geçirdim yalan olmasın. Ama ava giderken avlandım. Müberek beni takan yok. Emre zaten Allah'a emenat. Hoş ben olsam ben de mal gibi içip sarhoş olup bi de üstüne her yere kusup ağzını ayağıma dayaıp uyuyan biriyle ilgilenmezdim. Gerçi yakışıklı olursa ilgilenebilirdim de hsdjfas Her neyse işte Emre beni pek takmıyo anlaycağınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
Romance4 senesini beraber geçirdiği erkek arkadaşından ayrılan ve sonra gittiği üniversitede eskiden sevdiği çocukla karşılaşan,eski arkadaşlarıyla bir araya gelen ama yakası beladan ve entrikadan kurtulmayan bir kızın hikayesi. Eylül, genç yaşında zorlukl...