EYLÜL'ÜN AĞZINDAN
Her ne olursa olsun kaç senemi birlikte geçirdiğim arkadaşım yerde kanlar içinde yatıyordu. Kim bilir ne kadar korkmuş, ne kadar canı yanmıştır diye düşünmeden edemedim. Ağlamaktan gözlerim kızarmıştı."Arkadaşınız mıydı?" Dedi Emre.
"Arkadaşımızdı." dedim. Sesim ağladığım için boğuk ve titrekti. Tenim buz gibi olmuştu. Burak polisi, Gökçe ambulansı çağırdı. Herşey olup biterken Ece nasıl uyanmamıştı. Uyumak için sakinleştirici almıştı ama herşey odasının önünde oldu. Uyanmamasına şaşırmıştım. Eve Ece'yi kontrol etmeye gittim. Odasına girdiğimde orada yoktu. Evi dolaşmaya başladım. Hiç bi yede yoktu. Yüreğim ağzıma gelmişti. Duygu'yu öldüren kişinin ona da zarar verebileceği ihtimali aklımdan çıkmıyordu. Beynim uyuşmuştu. Koşarak evden çıktım.
"Buraya bakın! Ece yok!"
"Nasıl yok ya?" Dedi Gökçe.
"Ben sanırım nerede olduğunu biliyorum." dedi Emre
Şaşkın gözlerle Emre'ye bakarken, ormanlık alandan buraya doğru gelen Ece'yi gördüm. O sırada polis ve ambulans geldi. Polis sorular sorarken odaklandığım şey o siyah torbaya Duygu'yu soktukları andı. Yazık, gencecik kız, küçücük bir oğlu ve yeniden düzelmeye başlayan bir hayatı vardı. Hataları olabilir ama bunu haketmiyordu diye düşündüm. Yaşadıkları beni çok üzdü. Polisin konuşmaları bitince merkeze kadar gitmemiz gerektiğini söyledi. Arabaya doğru yürürken Ece'yi kolundan tutup çektim. Fısıldayarak "Ne yapıyordun ormanda bu saatte?"
"Eylül hatırlamıyorum. Oraya nasıl gittim bilmiyorum. Çok korkuyorum. Ya Duygu'yu ben öldürdüysem."
"Kapa çeneni. Sus. Sakın bi şey söyleme. Sen öldürmüş olamazsın. Ormana gittiğinden falan bahaetme sakın." deyip Ece'yi susturdum. Karakola gelmiştik. Olay yeri incelemeden bir kaç kişi elinde şeffaf paketin içindeki cinayet silahını götürüyordu.Cinayet silahı bıçaktı. Ve karanlıktan farkedememiştim ama şuan görüyordum. O bıçak bizin evden alınmıştı. Aşırı paniklemiştim. Hepimiz adına endişeleniyordum. O sırada bir polis memuru yanımıza geldi.
"Hastaneden şuan bilgi aldık. Verdiğiniz ifadede hepiniz çığlık sesine geldiğinizi ve yerde yattığını söylemişsiniz. Ancak bizim geldiğimiz saatten daha önce ölmüş olduğu göz kapakları ve çevresindeki sertlikten 3 saat kadar önce öldürülmüş olduğuna işaret ediyor. Muhtemelen başka birinin çığlığını duymuş olmalısınız. Olay yeri inceleme ekibi sürüklenerek oraya taşındığına dair deliller bulmuş. Yoldaki ayakkabı izlerini takip etmişler ancak henüz kayda dair bir delil çıkmamış. Ayrıca ceset bahçenizden çıktığı için parmak izinizi almamız gerekecek."
Donup kalmıştım. Duygu'nun sesini duymadıysak kimin çığlığıydı? Parmak izi alma olayı beni hepten korkutmutu. O bıçakta hepimizin parmak izi olabilirdi.
"Çığlık kimindi nereden bileceğiz peki? Biri daha ölmüş olabilir."
"Onun içinde arkadaşlar araştırma yapıyor. Size düşen sadece bizimle öğrendiğiniz her bilgiyi paylaşmanız. Bizden delil ve bilgi saklamayın. Bu da bir suç unutmayın. Lütfen atladığınız bir detay varsa söylerseniz davada bize faydası olabilir."
"Memur Bey, cinayet silahı bizim evden alınmış. Bizim bıçağımız o."
"Kayda geçeceğim bunu. Gelişme olursa bildiririm. Parmak izinizi verip gidebilirsiniz." dedi.
***
Sabah kapı sesiyle uyandık. Kapıyı açtığımda karşımda polisleri gördüm. Kızlar arkamda panik olmuş pür dikkat polisi süzüyorlardı.
"Ece Aka hanginiz?"
"Benim." dedi titrek bi sesle Ece.
"Yaptığımız araştırmalar sonucunda cinayet silahında parmak izi, maktülün tırnağında deri kalıntınızın bulunması ve ayak izlerinin gittiği yerde doku örneklerinize rastlanması gibi delillerden hakkınızda tutuklama emri çıkarılmıştır. Bizimle geliyorsunuz."
"Ne! Ne saçmalıyosunuz siz Ece kimseyi öldüremez! Hem niye öldürsünki! Bi yanlışlık olmalı mutlaka!"
"Hanımefendi maktülün eşi de önceden hüsumetleri olduğu hakkında bilgiler verdi. Aleyhine güçlü deliller var." deyip Ece'nin koluna kelepçeyi taktı.
***Yeniden karakola gelmiştik. Ece'yi çıkarma yolları ararken Pelin sessizce eğildi ve bir şeyler anlatmaya başladı.
"Eylül size bir şey anlatmaya fırsatım olmadı. Çocukların yanımızdan gitmesini bekledim ama gitmediler lütfen bana kızma. Duygu'nun öldüğü gece bi zarf geldi yine. "Günlük Fal: Bedeller ödeniyor. Oyun başladı. Ta ta! İlk kurbanı verdiniz bile!" Yazıyordu.
"Kim bizle uğraşıyo bi anlasam! Kimin bizle ne derdi olabilir anlamadım gitti. İtiraf edeyim ilk başlarda bu notları hiç ciddiye almadım. Bir ara Duygu'dan şüphelenmiştim ama onun olmadığı kesinleşti. Kim bu manyak ya! Nottan fazlasını yapabildiğini de kanıtladı."
"Buraya eğlenmeye gelmiştik şuraya bak. Bi arkadaşımız mezara diğeri hapse girdi."
Olay Anı Duygu'nun Ağzından
Sahilde Ece'yi görmüştüm. Beni görünce yüzü hemen düştü. Kızları görmek istiyordum. Tehlikenin farkındaydım ve onları da uyarmak istiyordum. Öğlen olunca Ece'nin gittiği restorantı takip ettim. Sonra aklıma Emre'lerle bi kaç sene önce geldiğimiz ev geldi. Kesin oradalardı.Evin yerini öğrenmiştim ama şuan gidemezdim. Emre beni görürse tanırdı ve herşey bozulurdu. 1-2 saat sonra evlerinin oraya ilerlemeye başladım. Görünmeden gitmek istiyordum. Bu yüzden ormanlık alandan gitmeye karar verdim. Kafamda söyleyeceklerimi planlarken ağzımda bir el hissettim. Ağzımı sıkıca sıkıyordu ve boynuma bir iğne sapladı. Yere yığılmıştım. Bilincim gitmemişti ama vücudum uyuşmuştu. Hareket edemiyor ve bulanık görüyordum. Elinde bıçak, yüzünde kar maskesi vardı maskenin altından uzun açık renki saçlar sarkıyordu. Onları toplamayı akıl edememişti. Erkek olamayacak kadar ince bir bedeni vardı. İlk bıçak darbesini aldığımda bedenimde bi acı ve sıcaklık hissettim. Bedenim uyuşsada canım acıyordu.
***
Ece için şuanda yapılabilecek bir şey yoktu. Suçsuzluğu kanıtlanana kadar orada kalacaktı. Mecburen eve döndük. Döndüğümüzde yine kapıda bir zarf vardı.
Günlük Fal: "Duygu'yu bu kadar sevdiğinizi düşünmemiştim. Neler yaptığını bilseniz onu öldürdüğüm için teşekkür edersiniz. Kurban olamayacak kadar suçlu o, asık kurban sizden biriydi. Arkadaşınızı sık sık ziyaret edin. Benim de selamımı iletin."
KISA OLDU FARKINDAYIM AMA BUNDAN SONRA HİKAYE GİTTİĞİ YERE KADAR YAZIYORUM. BU BÖLÜMDEN BU KADAR ÇIKTI. DAHA FAZLA YAZSAYDIM HEYECANI KALMAZDI. HEPİNİZE ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
Romance4 senesini beraber geçirdiği erkek arkadaşından ayrılan ve sonra gittiği üniversitede eskiden sevdiği çocukla karşılaşan,eski arkadaşlarıyla bir araya gelen ama yakası beladan ve entrikadan kurtulmayan bir kızın hikayesi. Eylül, genç yaşında zorlukl...