2.SINIF

143 12 4
                                    

EYLÜL'ÜN AĞZINDAN
Koca bir seneyi geride bıraktık. Ne olaylar oldu,kazalar,belalar,yalanlar,dost gözüken yılanlar... Daha neler neler. Tam şuan üniversite 2.sınıftayım. Aylardan Ocak, günlerden cuma. Doğum günüme 4 gün var. 1 yıl önce sevdiklerimle bir arada mutlu bir doğum günü geçirmiştim. Şimdiki tablo biraz daha farklı. Kimileri gitti, kimleri geldi. Acı ve tatsız olaylar yaşandı. Bu kadarını bende beklemiyordum. Duygu ve Cenk evlendi. Duygu doğumda çocuğunu kaybetti. Çocuk öldüğü için boşandılar ve Cenk okul değiştirdi.Duygu çok sarsıldı aklını kaybetti, şuan klinikte tedavi görüyor. Bu arada Ege çocuğun kendisinden olduğunu öğrendi. Doğumda gelip Cenk'e anlattı.Kaan intihar etti. Rüzgar sözlendi.Berkcan'la ayrıldık.
BERKCAN'LA AYRILIK(2 AY ÖNCE)
Her şey çok güzel gidiyodu. Aynı eve çıkmıştık. Tarif edemeyeceğim kadar güzeldi. Berkcan bıraktığı boks hayatına geri döndü. Gittiği yerin sahibinin kızı da Berkcan'a yavşıyo ama bariz belli yani. Kaç kere söyledim ama dinletemedim. Oraya gitmeni istemiyorum dedim, kaç defa kavga ettik. En sonunda pes ettim, tamam dedim. Bi gün antremanının bitmesine yakın sürpriz yapmak için gittim. Trafik yoğun olduğu için bi kaç dakika gecikmiştim. Bi umut koşa koşa salona girdim. Antreman bitmişti. İçeride Berkcan ve patronun kızı Melis vardı. Hemde dudak dudağa. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Yanlarına gidip "Tebrikler" diyebildim güçlükle. Berkcan panikledi. Aynı sahneyi daha kaç kez yaşıycaktım ben? Koşarak beklettiğim taksiye bindim. Bu sefer tam film işte. Yağmur,aldatılmış kadın,taksi,yetişmeye çalışan bir adet PEZEVENK.
Eve varır varmaz eşyalarımı toplamaya koyuldum. Sonra kapı yumruklanmaya başladı.
-Aç nolur bak valla sandığın gibi değil.
Tenezzül etmeden eşyalarımı toplamaya devam ettim.
-Nerde bu soktuğumun anahtarı
Aaa bi dakka yaa intikamsız olur mu hiç?
Elime geçen herşeyi fırlattım. Elime aldığım makasla mobilyaları parça pinçik ettim. Sonra ıvır zıvır eşyalarımı da başka bi valize doldurdum. Anahtarını bulmuştu sonunda. Tıkırtısı duyuldu. Göz yaşlarımı silip kapıya yöneldim. Kolumdan tuttu.
-Ya bi dur valla bildiğin gibi değil
+Senden nefret ediyorum
-Ya bi dinle sonra ne edersen et
+Çekil
-Ben öpmedim kız öptü bak valla
+Sus artık
-Mobilyaları mı parçaladın hastasın sen
+Zengin sevgilin yenisini alır merak etme
-Buyur git, ben sana yalan söylemedim hiç bi zaman demekki hiç güvenin yokmuş bu ilişki yürümezdi zaten
+Sen adi pisliğin tekisin gözümle gördüm bi de dediklerine bak Allah belanı versin senin inşallah
-Sana haklı olduğumu kanıtladığımda görüceksin
Çıktım gittim evden. Yine kürkçü dükkanım,can yoldaşım Pelin'in yanına.
İşte o günden beri 2 ay geçti. İlk ay çok peşimden koştu. Son bir aydır da kanıtlama çabasında.
1 aydır bi çocukla yakınlaştım sayılır. Adı Kerem. Gitarist ve grubu var. Ama çocuk varya böyle yunan heykeli. Böyle bariz yavşamalar, flörtöz dönemleri falan filan. Ya aslında hoşlanıyo gibiyim ama ilgisi hoşuma gidiyo. Berkcan'ı unutamadığımı da biliyorum.
Kerem'le de Pelin sayesinde tanıştım. Pelin Kerem'in en yakın arkadaşı ve aynı zamanda gruplarının bas gitaristi Sarp'la çıkıyo. Bizde hep dörtlü takılıyoruz. Berkcan da kuduruyo tabi. Ne zaman Berkcan'i gorsem Kerem'e bir yavşamalar bi hareketler... Aslında gel dese gelicem ama gururum izin vermiyo işte.
11 Ocak Cumartesi,
Sabahın bi köründe zille uyandık. Pelin'le aynı odada kalıyoruz. O bana "sen bak" deyip yorganı kafasına çekiyo, ben aynısını deyip yorganla sevişiyorum. Tabi böyle olunca kapıya kimse bakmadığı için zil ikinciye çaldı. Ne yazıkki artık uykum kaçmıştı. El mahkum gidip açacaktım. Ben kapıya doğru ilerlerken kapı bidaha çaldı. "Allah allaah, alacaklı mısın kardeşim sabahın bi köründe geldik bekle." diye kapıdakine sövdüm.
Kapıyı açmamla ağzımın Ali Ağaoğlu'nun gökdelen diktiği arsaların boyutunu alması bir oldu. Resmen inme indi. Yok ya. Bu çocuk illa gel bizi 32 yerimizden bıçakla hepimiz kurtulalım diyo. Berkcan gerizekalısı tutmuş bi de o patronun kızı olcak şıllığı getirmiş evime. Kız bu soğukta götünün bittiği yerden çizgi şeklinde gözüken bi etek giymiş. Üstüne de göğüs dekolteli bi bluz. Aslın bakarsanız kız giyinmeden gelmiş.
Dayanamadım tabi en sonunda sinirle "İkinize birer soru sorucam önce Berkcan'a, Berkcan sen orospu çocuğu musun?,şimdi sana gelelim kızım sen orospu musun? Durun ya ben cevapları biliyorum ikinizinki de evet. Hadi canım naş katil olamıycam bu genç yaşımda." deyip bişey demelerine fırsat vermeden kapıyı suratlarına kapıyordum ki Berkcan kapıyı ittirdi. "Eylül bi saniye konuşmamız lazım içeri geçebilir miyiz?" Dedi Berkcan
"Olur tabi,aç mısınız kahvaltı hazırlıyım mı size? Kahvede yaparım, en sonunda selfie çekip 'eski sevgilim,onun beni aldattığı kız ve ben kahvaltı keyf ' başlığı altında instagrama da koyarız. Hı nasıl fikir?"
İyice sinirlenmiştim.Pişkinliğe bak ya daha dün beni aldattığı kızı almış kapıma getirmiş bi de cesarete bak!
"Dalga geçme,lütfen. Gerçeten çok önemli." Dedi Berkan. Daha sonra pis orospu "İşim gücüm var yea 2 dkka bsi konuscaz kızım yemiycez yane"dedi.
Aaa şıllığa bak! Bi de fok balığı gibi ağzını yaydıra yaydıra konuşuyo, ben senin o yaydırmaktan yamulttuğun çeneni söküp eline verirdim ama dua et uykum var! Çeneni sökmüyoruz diye cevap vermiycek değilim tabi yapıştırdım cevabı.
"Allah allah ya, biz kapıya çıplaklar kampı falan yazmadık, kız Pelin acaba biri bizim evin adresini genelev diye internete falan mı koydu? Canım sen yanlış adrese gelmişsin biz burda meseleleri giynik çözüyoruz, senin bu kılıkta çözdüğün meseleler başka yerlerde oluyo" kızın gözleri faltaşı gibi açıldı "Sen bana ne demeye calısıoson sinirlenmeye baslıorom?" Dedi orospu fok. Alaycı gülümsememi takınıp "Sen beni gayet iyi anladın bebeğim, sen sinirlensen ne olur aman dikkat et ben sinirlenmiyim yoksa komadan çıkabileceğini pek sanmıyorum yazık olur genceciksin daha" dedim. Tam ağzını açtı, ben sinirli bakmaya başladım Berkcan araya girdi. "Fazla kalmıycaz 5 dakika lütfen." "Tamam" deyip içeri aldım.
Salona geçip oturduk. Berkcan söze başladı. "Buraya sadece -sadeceyi vurgulamıştı- sana gerçeği kanıtlayıp haksız olduğunu görmen için geldim Eylül. Melis anlat."
"Berkcan'dan baya hoşlanıyodum. Ayrılmanız için bi plan yapmıştım. Başlarda kavga etmenizi sağladım. Ama sonrasına gerek kalmamıştı. Berkcan'ın antremanı bitmişti. Ben tam salona doğru yürüycektim ki seni taksiden inerken gördüm. Koşarak salona girdim. Berkcan toparlanmış ,çantasını almış çıkıcaktı. Ayak seslerini duydum. Sonra hemen Berkcan'ı öptüm. Ne olduğunu şaşırmıştı. Sonra hemen sen geldin gördün zaten olay bu."
Ne diyeceğimi bilemedim. Kaldım öyle. Kızı öldürsem mi diye düşündüm. Nasıl öldürseydim acaba? Balkondan baş aşağı sarkıtıp korkudan mı öldürseydim? Az kalırdı ya. En iyisi önce bi güzel dövüp sonra sandalyeye bağlıyım. Çakmakla derisini yakıyım. O çakma sarı dip boyası gelmiş saçlarını koparıp ağzına tıkıyım. Cımbızla etlerini cimcirip morartıyım. 1 saat kadar o acıyla cebeleştikten sonra buz dolabına koyayım. Donarak ölsün. Sonra cem garipoğlundan aldığım ilhamla kızın bütin uzuvlarını ayrı bavullara koyup, İzmir'in semtlerini tek tek dolaşıp farklı çöp konteynırlarına atayım. Evet evet bu iyi fikir. Cinayeti planladıktan sonra aklımda tek bi soru kalmıştı. Neden daha önce anlatmamışlardı.
"Bunu bana neden daha önce anlatmadınız?"
Berkcan "Çünkü Melis yurt dışındaydı, bana da inanmıyosun ya-inanmıyosunu da vurgulamıştı-
Ayağa kalktım ve kıza dönüp "Biz şimdi senin kaşarlığın yüzünden ayrıldık öyle mi? Deyip kızın saçlarına yapıştım. Korkmayın bu salağı öldürüp hapse giricek kadar mal değilim djdjdjsj sadece biraz korksun diye dövücektim. Ama Berkcan ve Pelin bizi ayırdı.
Melis "Bu ne yaaa ben gidiorom" deyip çıktı gitti. Ay çok umrumdasın sanki bebeğim naş. Berkcan bana dönüp "Onun yüzünden değil senin yüzünden ayrıldık farkında değil misin?"dedi
Yuh artık. He ya he benim yüzümden. Ben dedim kıza yapış sevgilimin dudaklarına diye çünkü. "Ne alakası var ya ben ne yaptım?"dedim
"Beni dinlemedin,açıklamama fırsat vermedin,sanki sana hergün yalan söylüyomuşum gibi bana güvenmedin. Beni gerçekten çok kırdın."
Biri bana beni kırdın deyince kötü oluyorum. İçimden bi ses Berkcan'a sarılmam gerektiğini diğeri tartışıp cevap vermem gerektiğini söylüyordu.
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Dudaklarım titriyordu. "Sen de beni kırdın. Seni öyle görünce ne hissedebileceğimi hiç düşündün mü? Ben aynı yarayı daha önce almıştım. Hassas olduğumu biliyodun. Beni sen iyileştirmiştin. Şimdi sen de yaraladın." Bu kadarını ağlamadan söylemeyi başarmıştım. Devamını yarı ağlar bi ses tonuyla "Sana oraya gitme dedim. Biliyodum böyle olucağını. Ölürmüydün gitmesen." artık patlamıştım. Koltuğa oturup ağlamaya başladım. "Oldu bitti artık. Bunu tartışmaya gerek yok. Ağlama. Bak Eylül yalan söylemiycem, seni seviyorum ama güvensiz bir ilişki yürütemem,üzgünüm" deyip evden çıktı. "Üzülme ne ya? Sensin üzülme. Ne üzülcem be ne üzülcem? Seviyomuşda ama güvensiz yürütemezmişte götümün kenarı." Diye kendi kendime söylenirken Pelin " Kanka ne üzülcem be derken ağlıyosun farkında mısın? Bırak şu çocuğu ya. Önüne bak. Hem ben sana söylemeyi unuttum Kerem ve Sarp akşam buluşalım diyo" dedi.
"Saçmalama ben gelmem bu halde salyam sümüğüme karıştı canım istemiyo." dememle ağlamam bir oldu. Pelin beni güldürmek için "Eylül bi hatırlasana Berkcan 8'dd nasıldı,koca götlü pis ergenin tekiydi hahahaha " dedi. Ama gülmemiştim. "Aaa yeter artık sana ağlamayı yasaklıyorum. Bu akşam da buluşmaya gidicez o kadar."
YORUM VE OYLARI BEKLİYORUM UMARIM BEĞENİRSİNİZ :)))

HAYALPERESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin