24.Bölüm

92 4 1
                                    

Bu not işinden polise bahsetmeli miyiz diye çok düşündüm. Bu fikrimi kızlarla paylaştım. Ama sonuç olarak bu kadar profesyonel çalışan ve suçu başkası yapmış gibi gösteren aynı zamanda gözünü kırpmadan adam öldürem bi psikopatla baş etmemiz zor olurdu. Başımız daha büyük belalara girebilirdi. Bu detayları iyice düşündükten sonra yinede kestirip atmadan bu fikri biraz erteledik. Ama en ufak bir şey daha olursa bunu polise anlatma kararı aldık.

***

Gökçe,Pelin ve ben salonda oturmuş Ece'yi düşünüyorduk. Barış'ın gitmesinin ardından bu konu hiç açılmamıştı. Gökçe hiç bundan bahsetmemişti. Ama üzgünlüğü yüzünden okunuyordu. Hepimiz Ece'yi özlemiştik. Ne yaptığını çok merak ediyorduk. O sırada kapı çaldı.

"Pelin baksana kapıya." dedim. Hiç ayağa kalkasım yoktu.

"Niye ben?"

Biz tartışırken kapıdan tanıdık bir ses geldi ve hepimiz ayağa fırladık. Kapıyı açmamla Ece'yi karşımda görmem bir oldu. Sıkıca sarıldım. "Nasıl çıktın ne oldu hemen anlat!" Dedim sarılmamız bitince.

"Katil Duygu'yu bıçaklarken kendini de kesmiş anlaşılan. Kanını Duygu'nun elbiselerinde bulmuşlar. Aynı zamanda saçlar varmış. Ormanda ve Duygu'nun üzerinde. Uzun ve açık renkli. Kadına ait olduğu düşünülüyor. Test sonucu gelince anlaşılacak. Ha bir de asıl en önemli sebep. Hastane kayıtlarım geldi. Duygu'nun ölüm saati ile neredeyse 1 saat var arasında. Yani Duygu öldükten yaklaşık 1 saat sonra taburcu olduğum anlaşıldı."

"Canım nasıl sevindim anlatamam. Biliyorduk senin olmadığını zaten."

"Kızlar sizce katil kim?" Diye sordu Gökçe.

"İnan bana hiç bir fikrim yok. Belki de tanımıyoruzdur."

"Yalnız dün karakolda Ege'nin bize hiç bakmaması çok ilgimi çekti. Hele de Ece'nin aleyhine yorum yapması. Niye böyle düşman kesildi anlamadım."

"Aynı şeyi düşündüm." Dedi Pelin.

Gerçek katilin kim olduğunu hepimiz çok merak ediyorduk. Aklımdan türlü kişiler düşünmeye başladım. Tanıyıp bildiğim kızları özellikle açık renkli olanları gözden geçirdim. Duygu üniversitenin başında kuzenlerime gidiyorum diye sürekli yalan söylerdi. Dışarı çıkarken bazen hararetli bi şekilde telefonda konuşur bana da yalan uydururdu. Birşeyler karıştırdığını biliyordum. Şüphelerimde de yanılmamıştım. Bir gün kuzenini arayıp Duygu'nun yanında olup olmadığını sorduğumda aldığım cevap "Ben Ankara'da okuyorum Duygu'yu 1 yıldır hiç görmedim." cevabını aldım. Daha sonradan bunu ona sorduğumda kızıp "Yalan mı söyleyeceğim başka kuzenim bu beni sorgulamaktan vazgeç." yanıtını almıştım. Üstüne düşmeye karar verdim fakat ben sorduktan sonra konuşmalar kesildi. Belki de benden habersiz yaptı bilmiyordum. Acaba bir düşmanı vardı da o muydu katil diye düşünmeye başladım. Ama nasıl bulacaktım ki? Ben içimden derin düşüncelere dalmışken tekrardan kapı çaldı.

Gelen Burak,Sinan ve Emre'ydi. Hep beraber salona geçtik. Ece'yi görünce şaşırdılar doğal olarak. Ece'nin nasıl döndüğü vesaire bunlar konuşulurken Emre'nin telefonu çaldı. Yazan kişi ya da numarayı göremedim ama kendi görünce sinirlenmişti. Hızla ayağı kalkıp koridorun sonuna ilerledi. Zaten bi kaç gündür tuhaf tavırları dikkatimi çekiyordu. İşkillendiğim için bende mutfağa su almaya gittim. Oradan daha iyi dinleyebileceğimi düşündüm. Yarım yamalak duyduğum sesleri aklımda toparlamaya çalışıyordum. Bi hışımla

"Ne var yine ne var! Arama demedim mi ben sana ha? Neyin peşindesin sen."
Dedi telefondaki şahsa.

Karşıdakinin cevabı bitince

HAYALPERESTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin