-2 HAFTA SONRA-
2 haftadır hiç bir not almadık. Hiç bir şekilde bizimle iletişime geçmedi. Belki doğru zamanı bekliyordu, belki de yaptığı saçmalığın farkına varmış ve vazgeçmişti.
GÖKÇE'NİN AĞZINDAN
Olayların ardından bi kaç günü korku dolu geçirdik. Not bırakmaması bizi şaşırtmıştı. Sinan,Pelin,Eylül,Burak,Emre ve Ece dolaşmaya gittiler. Ben gitmek istemiyordum. Yaşadıklarım beni sarsmıştı. Barış'ın yokluğuna alışamamıştım ve manyaklara uğraşıyorduk. Bir süre evde oturunca canım sıkıldı. Yiyecek bir şey de bulamayınca bi kafede bir şeyler yiyip içmeye karar verdim. Üstüme giyindim ve evden çıktım. Kafeye geldiğimde herkesin birileriyle oturduğunu gördüm. Bense tek başımaydım. Boş bi masa bulup oturdum. Siparişimi verdim ve beklemeye başladım. O sırada karşı masada bi çocuğun bana baktığını farkettim. Koyu kahve saçları ve kahverengi gözleri vardı. Buğday tenliydi ve çok tatlı bir yüzü vardı. Ben de ona bakınca ne yapacağını şaşırdı ve gülümsedi. Bende aynı durumdaydım ve gülümsedim. Diyetteydim ve salata söylemiştim. Yemeğe şöyle bir bakınca bununla nasıl doyacağımı düşünmeye başladım. Yemeğimi(!) bitirdikten sonra diyeti boşverip gözümü tatlılara diktim. O kadar doymamıştım ki vişneli bir dilim pastayla buzlu mocha söyledim. Çocukla sürekli bakışıyorduk. Yanında bir kaç arkadaşı vardı. Pastam ve Mocha'm gelmişti. Bir yandan pastamı yiyip bir yandan da telefonumdan gündeme bakıyordum. Kim kimle çıkmaya başlamış, kim kimden ayrılmış, kim kimle nereye gitmiş falan filan bunları gözden geçiriyordum. Kafamı kaldırdığımda yine çocukla göz göze geldik. Yediklerim bitince hesabı ödemek için kasaya gittim. Sonra eve doğru yürümeye başladım. Arkamda ayak sesleri duydum. Son yaşanan olaylardan sonra arkaya dönecek cesaretim yoktu. Normal insan işte yolda yürüyordur diye içimden geçirdim. Evin önüne geldiğimde bir el omzuma dokundu. Bir anda yerimden sıçradım. Çok korkmuştum.
"Afedersin korkuttum galiba."
"Ne oldu ne istiyorsun? Neden beni takip ettin?"
"Şey numaranı alabilir miyim? Ya da ben sana numaramı vereyim istersen mesaj atarsın olur mu?"
Çok korkmuştum. Panikledim ve çocuğa baktım. Elinde bir kağıda çoktan yazmış olduğu numarasını uzattı ve gülümsedi. Uzattığı kağıdı aldım.
"Ya gerçekten korkuttuysam özür dilerim. Korkmanı ya da sapık olduğumu düşünmeni istemem. Cesaretimi anca toplayabildim. Bu arada Murat ben." Deyip elini uzattı.
"Gökçe ben de." dedim ve elini sıktım.
"Gitsem iyi olacak." diye ekledim. El salladı ve"Umarım, görüşürüz." deyip gülümsedi. Bende gülümsedim ve içeri girdim. İlk defa başıma böyle bir şey gelmişti ve istemsiz tırsmıştım. Ama yinede içimde ufak bir heyecan vardı. Sanırım çocuktan etkilenmiştim. Çocuğa mesaj atsam mı atmasam mı diye düşünürken telefonuma mesaj geldi.
Barış: "Nasılsın?"
"İyi sen?"
"İyi ben de. Nasıl gidiyor orada her şey yolunda mı? Diğerleri falan nasıl?"
"Herkes iyi. Her şey yolunda (bunu yazarken kendim bile inanmamıştım.) Yeşim nasıl?"
"Günden güne kötüleşiyor. Ne isterse yapıyorum. Gerçi pek bir şey istemiyor."
"Çok üzüldüm gerçekten. Artık kabullenmiş sanırım. Ama sevdiğin birinin yanında olduğunu hissettirmesi güzel bir şey."
"Bunu kendime bile itiraf etmek zor. Ama Yeşim'i hep arkadaş olarak gördüm. Hiç bi zaman onun istediği gibi sevemedim. Çok değer verdiğim birinin gözünün önünde eriyip gitmesi beni de çok yıprattı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALPEREST
Romance4 senesini beraber geçirdiği erkek arkadaşından ayrılan ve sonra gittiği üniversitede eskiden sevdiği çocukla karşılaşan,eski arkadaşlarıyla bir araya gelen ama yakası beladan ve entrikadan kurtulmayan bir kızın hikayesi. Eylül, genç yaşında zorlukl...