GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN BALLI ÇÖREKLERİM 💜🌸🌌🌌
Hem ilk hem sonmuş gibi
En güzeli oymuş gibi
Kirpiklerime sürdüğüm rimeli düzelttikten sonra aydınlatıcımı kontrol edip rujumu elime aldım.
Bunca yıl beklemiş gibi
Beklediğime değmiş gibi
Dudaklarımı kahvenin açık bir tonuna boyadıktan sonra dudaklarımı birbirine bastırıp kremsi halinin her yere yayılmasına sebep oldum. Arka planda çalan şarkım bittiği anda tekrar başa sarıyordu ve yaklaşık üç defa dinlediğimden dilime dolanmıştı. Makyajımı bitirdiğimde kıvırcık saçlarımı düzeltip aynadan kendime gülümsedim.
Sabah uyandığımda tam bir enkazdım. Daha önce hiç bu kadar gerçekçi bir rüya görmemiştim. Bir an tekrar kendimi Yaman'ın belirgin yüz ifadesiyle beni kucağına çekişinde bulurken irkilerek kendime geldim. Ne kadar etkilenirsem etkileneyim onu arkadaştan öte görmek istemeyen yanım hala uyanık, hala etkiliydi.
Yakışıklı, etkileyici ve istediğini elde etmek için çabalamasına gerek olmayan bir adam olduğunu biliyordum. İnkâr da edemezdim ama yakaladığımız uyum arkadaşlıktan öteye geçtiğimiz an enkaza çevirirdi bizi.
Dekolteli kısa kazağımı düzeltip kendime aynadan sakin bir bakış attım. "İşte bu yüzden yaşının kadını oluyorsun ve aptalca bir hareket yapmıyorsun," diye uyardım aksimi. Trençkotumu üstüme geçirip çantamı çapraz şekilde omzuma asıp odamdan çıktım.
"Ben çıkıyorum!" Kısa bir bilgi alışverişinden sonra ayakkabılarımı giyip evden çıkabilmiştim. Saat ikiye gelmediği için yoldan bir taksi çevirip Yaman'a öyle haber vermeyi düşünmüştüm ama o planını çoktan yapmış gibi görünüyordu.
Dün gece beni bıraktığı yerdeydi. Arabadan çıkmamış öylece telefonuyla uğraşıyordu. Bir an bu karşılaşmaya hazır mıyım diye düşündüm. Saatler önce onun üstünde dönen oldukça ıslak bir rüya görmüştüm. Ve şimdi onu görmek çok tuhaf hissettiriyordu; biraz utanç biraz da acaba gerçekte nasıldır merakı bedenimi sarmıştı.
Tırnaklarımı avucuma bastırdım. Bunları düşünmemeliydim. Yutkunup gülümsedim ve kapısına gidip camına tıklattım. İrkilerek pencereye döndü. Dişlerimi göstererek gülerken beni fark edince o da gülmeye başladı.
"Erkencisin," dedim ama beni duyup duymadığından pek de emin değildim. Nitekim camı sonuna kadar açtığında parfüm kokusu burun direklerimi sızlatmak istercesine hücrelerime doldu. Pahalı bir parfüm olması abartıya kaçılmış olduğu gerçeğini asla degiştiremezdi!
"Selam. Almam gereken bir prenses vardı."
Kusuyormuş gibi yaptım. Gülüşü kahkahaya dönerken o da kendinden tiksinmişti. "Balkabağıma binip gelecektim. Erkenden kapımda beklemeye başlamana gerek yoktu." İmalı bir bakış attıktan sonra arabanın etrafında dönüp yolcu koltuğuna yerleştim. Bana cevap verirken aynı zamanda yola koyulduk.
"Şaka bir yana, nasılsın?"
"Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu değil mi," diye takıldım yine. Ne yapayım, onunla böyle konuşmak çok hoşuma gidiyordu. Her saniye gülmek istemek gibi içimde baş gösteren bu duyguya engel olamıyordum. Hem o da gülüyordu. Belli ki bundan hoşlanıyordu.
"Özledim," dedi. Sesi öyle yoğundu ki bir an için ciddi olduğunu düşünme gafletine düştüm. Ancak şaka yapıyordu; her zamanki gibi. Bu adamın varlığı yadsınamayacak kadar farklı vuruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Buluştuğu Gece
General FictionYukarıda dolunay parlak ışığıyla bedenlerimizi kutsarken yanımda oturan adamın sözlerini dinliyordum. "Çoban ve dokumacı kız birbirlerinden ayrı düşmüş. Yılda bir kez görüşmelerine izin veriliyormuş. Bu geceye Yıldızların Buluştuğu Gece demişler,"...