BİZ GELDİK! ❤️🔥
Bana o kadar iyi geliyorsunuz ki her gün bölüm yazıp sizinle buluşmak istiyorum. Daha önce konuşmuş olsak da olmasak da İYİ Kİ VARSINIZ 🥺🤍
Keyifli Okumalar!
🌌🌌
Sonuna kadar açılan kapıya öylece bakarken bakışlarını yüzümden çekmeyen adama dönüp bakamıyordum. Bana ihtiyacım olan zamanı vermek istediğinden tüm yolculuk boyunca sessiz kalmış ve kendimle baş başa kalmamı sağlamıştı. Gülümseyen yüzü hiç düşmeden eliyle içeri geçmemi işaret etti. Eteklerim geçtiğim tüm sokakların pisliğini taşıdığı için iyice kavrayıp yukarı çektim ve içeriye adımladım.
"Elbisem çok pis," diye mırıldanırken Yaman da arkamızdan kapıyı kapatıp koridorun ışığını açtı. Gözlerim kamaşırken hafifçe kısarak ona baktım.
"Sorun değil. Ben sana bir şeyler veririm şimdi." Onaylarcasına kafamı salladığımda birkaç saniye öylece dikilip birbirimize baktık. Bakışlarımı yüzünde çok tutamadım. Durumun absürtlüğü giderek daha rahatsız edici oluyordu. Canım yanıyordu; babamın sözlerinin sebep olduğu bir acıydı. Eylül'ün de onun da yaptığı ilk şey geçmişimi tek olup olmamamızı umursamadan yüzüme vurmalarıydı ve ağırıma gitmişti.
Bunu Yaman'ın yanında yapmak zorundalar mıydı? Sözlerine hak verebilirdim ama ne bileyim, utanmıştım işte.
"Ben kıyafet ayarlayayım sana." Yanımdan geçip gidecekken durup tekrar bana döndü. "Korse için yardıma ihtiyacın var mı?" Bu soruyu nasıl bir ifadeyle sormak için yanıp tutuştuğunu biliyordum ama korkunç ruh halim ona da yansıdığından gayet ciddi bir şekilde dile getirmişti.
Bunun böyle gitmesini istemiyordum. Şu anda çok mutlu olmalı ve hiç korkmadan en yüksek noktasına kadar bu duyguyu yaşamalıydım. Bir kez daha elimden alınmıştı, ben de buna izin veriyordum.
"Lütfen," dedim yakınır gibi. Onaylayıp karanlık odalardan birine adımlarken usul usul onu takip ettim. Onunki olduğunu tahmin ettiğim geniş yatak odası, bir başka odaya açılan kapıyla bölünüyordu. Hızlı adımlarla o kapıdan geçtiğinde bir giyinme odası olduğunu anladım. Az eşyalı ve oldukça modern görünen odasında göz gezdirirken ışıkları açma dürtümle savaşmam gerekti. Çarşafları beyaz ve bulutlarda uyuduğunu vurgularcasına rahat görünüyordu. Ailesinin evindeki odasından çok uzaktaydı. Sanki o karmaşıklıktan kaçıp kendine sap sade, ne düşündüğünü de ne hissettiğini de belli etmediği bir dünya inşa etmişti.
Elinde birkaç parça giysiyle geldiğinde gülümseyerek yatağın üzerine bıraktı.
"Burada giyinebilirsin. Karnın aç mı? Yemek söyleyelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Buluştuğu Gece
General FictionYukarıda dolunay parlak ışığıyla bedenlerimizi kutsarken yanımda oturan adamın sözlerini dinliyordum. "Çoban ve dokumacı kız birbirlerinden ayrı düşmüş. Yılda bir kez görüşmelerine izin veriliyormuş. Bu geceye Yıldızların Buluştuğu Gece demişler,"...