Biz geldiiikkk
İlk bölümden herkese merhaba
Bu bölüm eskilerden bir karakterimizi yakından tanıyoruz:))
Sonraki bölümde de partneriyle tanışacağız
Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin desteklerinizi bekliyorum💜
🌌
İşinden istifa edip aile evine dönmenin güzel olduğunu savunmak imkansızdı. Özellikle aileniz tam da memur oldu kızımız, rahat bir nefes alalım dedikleri zamanda. Onlara böyle hissettirdiğim için her zaman vicdan azabı duyacaktım. Belki de yıllar sonra da azalmayacaktı bu his.
Aslında sırf onlar için çabalamıştım. Üniversitede, ben hemşire olmak istiyorum, diye karşılarına dikildiğimde bana bir kez olsun karşı çıkmayıp okulu bırakmamı ve tekrar sınava hazırlanmamı izlediler. Tüm o insanlara yardım edeceğim hevesi, stajlarda bir gün onlar gibi olacağım diyerek gıptayla baktığım profesyoneller hayallerimi süslüyordu.
Ve bunlara rağmen ben sadece 9 ay dayanabilmiştim. Kendi irademle bu sadece üç aydı. Altı ayını aileme borçluydum.
Ben aslında kendimi hep pozitif ve özgüvenli bir insan olarak tanımlardım. Ama biliyor musunuz? Hiçbir şey dışarıdan göründüğü kadar kolay değildi. Ve ben bunu ilk haftanın sonunda çok iyi anlamıştım. Maruz kaldığım mobbing beni günden güne her şeyden soğuturken her gece ağlayarak uykuya dalıyordum.
Bir yere kadar güzel dayanmıştım. Ailem benimle gurur duyuyordu ve benim onlara, ben yapamıyorum, diyecek yüzüm yoktu.
Maaşımı harcamıyorum desem yeriydi. Sanki bu güne hazırlanıyormuş gibi kenara attıklarım fena sayılmayacak bir meblaya dönüşmüştü. Adım adım kendimi son raddeye kadar taşıyordum.
Bardağı taşıran son damla tuvalette adeta hönkürerek ağladığım o gün olmuştu. Başta her şey çok normaldi ve ben sabahın ilk saatlerinde gece yatağıma uzanıp ağlayacağım zamanın hayalini kurmaya çoktan başlamıştım. Doktorla birlikte odaları geziyordum ve biz son odaya girdiğimizde koridorun başındaki odalardan bağrışma sesleri yükselmişti. Aslında burada bu gibi durumlar normaldi, hastalar acı içinde olduklarında ağızlarından çıkanları kontrol edemezlerdi.
Odada işimiz bittiğinde bağrışmalara kırılma sesleri eşlik etti.
"Ne oluyor," diye çıkışan Adnan Bey'e omuzlarımı silkerek baktım.
Olay şuydu ki hastalardan biri tepsisini yere fırlatmış, başka şeyler yemek istediğinden ve ona verilmediğinden dem vurmuştu. Yerdeki yemeklere üzüntüyle bakarken Adnan Bey'in bağıran sesiyle kendime geldim.
"Bu nasıl bir rezillik Şebnem! Hastalarınız burayı dingonun ahırı mı belliyor?"
Şey, burada göz teması kurduğu kişi bendim. Ancak bu olayın suçlusu ben değildim ve adım da Şebnem değildi. "Hasta benim h-"
"Cevap verme bana! Çağırın hademeyi kaldırsın döküntüyü! Senin de işinden haberin olsun! Bin tane hastayla uğraştığım yetmiyor bir de işini yapmayan ayak takımıyla uğraşıyoruz!"
Ağzımı açıp aklıma gelen her şeyi saydırmak ve yüzünün aldığı ifadeyi görmek için deliriyordum. Ama bu durumda buna hakım yoktu. Zaten o da herhangi bir cevabımın olmasını beklemiyordu. Laflarını sıralamış ve gitmişti. Söylenmesi gereken kişi ben değildim. Bu rezilliğin hesabını vermesi gereken kişi başhemşiremiz Selvi Abla'ydı ama o da diğerleri gibi bundan kaçmak için beni öne sürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Buluştuğu Gece
General FictionYukarıda dolunay parlak ışığıyla bedenlerimizi kutsarken yanımda oturan adamın sözlerini dinliyordum. "Çoban ve dokumacı kız birbirlerinden ayrı düşmüş. Yılda bir kez görüşmelerine izin veriliyormuş. Bu geceye Yıldızların Buluştuğu Gece demişler,"...