Son iki haftadır cidden aşırı yoğunum çünkü yeğenime bakıyorum o yüzden geç geldik kusura bakmayın lütfen 🥺
KEYİFLİ OKUMALAR 🤍
🌌🌌
Sonunu görmeden gittiğiniz yolda her ihtimale hazırken bile keşke dersiniz. Ben de her seferinde buna hazır olmama rağmen pişman olmuştum. Ders çıkarma konusunda eksik olmamı ise içim acıyarak küçük kızıma bağlıyordum. Bu, bir bahanenin arkasına sığınmaktı.
Beni deliler gibi sevecek bir adamın varlığı hayatta en çok istediğim şeydi. Bu uğurda öyle saçma davranıp oradan oraya savrulmuştum ki kendimden utanmış, adeta iğrenmiştim. Hatta bazen beni eğlenilecek biri gibi görmelerinin sebebinin kendim olduğunu düşünürdüm. Verecekleri aşka o kadar bağımlıydım ki gerçekte ne istediğimi bilmediğimi iddia ederek aşkı sevişmekte bulacağıma inandırmak için çabalarlardı.
Ben anlık bir tutkunun eseriydim.
Bir anlık kıvılcımın sebep olduğu tek bir gece, hoşnutsuz ve zorunlu kalmış bir anneyle; beni sürekli ezip, benden nefret etmesinin izlerini silmeye çalışırken de pasif kalmış bir babayla büyümeme sebep olmuştu.
Şimdi bunun tam tersini isterken atabildiğim en büyük adımları bu hataların üstüne giderken kullanmaktan korkuyordum.
Her şeyi tamamlanmış tatlı kafemin mutfağında arkadaşlarım ve küçük Bade için içecek bir şeyler hazırlarken bunları neden düşündüğümü merak ediyor olabilirsiniz. Aradan geçen bir ayda çok şey değişti demek isterdim ama hayatım eskisiyle aynı hatta daha beterdi. Gecem de gündüzüm de Ay Işığı ismini vermek istediğim yeni evimde geçiyordu. Yaman benimle hâlâ konuşmamış, aksi gibi dip dibe geçirdiğimiz her dakika öyle garip davranıştı ki huzursuzluğum katlanarak artmıştı.
Hem fiziksel hem de psikolojik olarak öyle yorgundum ki bulduğum her yerde uyumak gibi bir huy edinmiştim.
Koca tepsiyi kavrayıp geniş mekandaki en büyük masaya yerleşen arkadaşlarımın yanına adımladım. Üzerimdeki elbisemin etekleri bacaklarımın arasına dolanırken hızlı olmaya çalışıyordum.
"Limonatalar geldi," diyerek ortaya yerleştirdim tepsiyi. "Size de süt getirdim küçük hanım."
Ona uygun bir sandalye olmadığından arabasında kalmak zorunda kaldığı için mutsuz olan Bade'nin önüne bardağı bıraktım. İçeceğinden ya da bu anları hatırlayacağından değil ama ortama uyum sağlamasını istemiştim.
"Dışarıdan gördüğümde bile inanamamıştım ama burası harika olmuş. Bir ay önce geldiğimiz yerle arasında uçurumlar var sanki."
Gözleri sürekli etrafta gezinirken kurduğu cümleler günümü aydınlattı. Uykusuzluktan üstüme çöken yorgunluğu unutmak imkansız olsa da mutluluğun getirdiği coşkuyla ayakta kalabiliyordum. "Zorladı ama güzel oldu." Yanındaki boş sandalyeye kurulurken Bade'nin çenesinden makas aldım. "Değdi."
Narlı limomatamdan kocaman bir yudum alırken Çağlar, "Tabela siparişini verdin mi," diye sordu. Kafamı iki yana salladım. İşte tek sorun bu kalmıştı. Mekana nasıl bir isim vereceğimi bilmiyor, ne düşünsem bir türlü içime sinmezken buluyordum kendimi. "İsime karar verebilmiş değilim. Ay Işığı olsun diye düşünüyordum ama annem çok banal buldu."
Eylül kabaca homurdandığında ortam merakla sus pus oldu. Ona hak veriyor dahası düşüncelerini paylaşıyordum ama annemle konuşurken ona bunları hissettirmek benim için hep çok zor olmuştu. Eylemlerimle ona karşı geldiğimi son yıllarda az çok hissettirmeye çalışıyordum ama bana mecbur kaldığını dile getirebilen anneme ondan da düşüncelerinden de nefret ettiğimi söyleyemiyordum. Acınası ama aynı zamanda hayatımın en büyük gerçeğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Buluştuğu Gece
General FictionYukarıda dolunay parlak ışığıyla bedenlerimizi kutsarken yanımda oturan adamın sözlerini dinliyordum. "Çoban ve dokumacı kız birbirlerinden ayrı düşmüş. Yılda bir kez görüşmelerine izin veriliyormuş. Bu geceye Yıldızların Buluştuğu Gece demişler,"...