Kaderin Kırmızı İpi'ni kaldırmayı düşünüyorum ama kıyamıyorum bölüm yazma isteğim sıfır o yüzden buraya geleyim bir nabız yoklayayım dedimKeyifli Okumalar 💜
🌌🌌
Nedendir bilinmez, insanların yanında sessiz kalmak beni hep çok rahatsız etmiştir. Bir şeyler söylemek zorunda hissedersiniz ama ağzınızı açtığınızda saçmalayacak olacağınızdan emin olurdunuz ya, işte böyle bir durumdu.
Yanımda, iki kere gördüğüm halde, hakkında birçok şey bildiğim Yaman ile otururken tam da böyle hissediyorum. Konuşmalıydım ama ne söyleyebilirdim? Sonuçta belki de kimseye açmadığı, ona ağır gelen hislerini bana anlatmıştı ama bir yorumda bulunabilmek için fazla yabancı hissediyordum.
O yüzden bu rahatsız edici sessizliği sürdürdüm. Onun da bir şey söylememe ihtiyacı olduğunu düşünmüyordum aslında. Sadece seslice dile getirip hafiflemeyi ummuştu belki de.
Hava kararmaya yüz tuttuğunda derin bir nefes alarak sessizliği bozdu. O zamana kadar varoluşsal sancılarımla baş başaydım. Attığı adımla birlikte ikimiz de düşüncelerden sıyrılınca bana dönen bakışlarına karşılık verdim.
"Acıktın mı?"
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Midem hafif burkulmalarda bulunmuyor değildi o yüzden saklama gereği duymadan kafamı salladım. Karnım guruldasa ve ben rezil olsam daha mı iyi olacaktı sanki?
"Hadi dönelim o zaman."
Kalkıp bana yardımcı olmak için elini uzatınca itiraz etmedim. Akşam bütün soğukluğuyla gelmişti ve ben bunu ayaklanana kadar fark etmemiştim.
"Burada geceleri çok soğuk olur," dedi gülümseyerek. "Eve gider gitmez bir şeyler veririm sana." Kafamı salladım. Hayra geçersin desem ortamın ciddiyetine ederdim o yüzden susup adımlarıma odaklandım.
"Sen ne iş yapıyorsun?" Konu açma becerime yok mu bir alkış? Sonuç olarak bu ülkede meslekler kimlik belirlerdi, değil mi? Patavatsız konuşmamdan ötürü anında utandım.
"Kusura bakma," dedim hemen. "Bu sıralar meslek olayları çok kafamı kurcalıyor. Saçma sapan şeyler soruyorum."
Karşımda Eylül kadar yakın olduğum biri olsa kafaya takmazdım ama Yaman'a karşı kelimelerimi seçerek konuşmak istiyordum. O, ev sahibiydi. Dahası birbirimizi ne kadar tanıyorduk? Saçma yanlarımı görmesi için çok erkendi.
"Arkadaş olduğumuzu sanıyordum," dedi yandan bir şekilde gülümserken. Sebepsizce, tıpkı daha önce olduğu gibi, anında rahatladım. Birbirimizi çok uzun zamandır tanıyormuşuz hissi gelip en ortaya yerleşti. Hareketlerimi, konuşmamı iğnelemiyor ve rahatsız edici bulmuyordu.
Rol yaptığını düşünebilirdim ama samimi duruşuna inandım.
Belki de sebebi, benim de onun için aynı hisleri barındırıyor olmamdı.
Kelimeleri bir araya getirip önüme sunuş şekli başka birinde irrite edici dururdu, emindim. Ama onun ağzından çıktığı an bambaşka anlamlara kapı açtığını çok net hissediyordum.
Samimiyetini hissedebiliyordum. Büyük ihtimalle o da aynı şekilde beni ve uçuk kafamı gayet net anlamıştı.
Eve geri döndüğümüzde Emir ve Nilay şömine başında sarmaş dolaş oturuyorlardı. Eylül, kahvaltıdan sonra uyumaya gitmiş sonrasında Çağlar ve Bade de ona katılmıştı. Ben boş koltuklardan birine yerleşirken Yaman çalışanlara yemekleri ayarlamalarını söylemek için mutfağa yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Buluştuğu Gece
General FictionYukarıda dolunay parlak ışığıyla bedenlerimizi kutsarken yanımda oturan adamın sözlerini dinliyordum. "Çoban ve dokumacı kız birbirlerinden ayrı düşmüş. Yılda bir kez görüşmelerine izin veriliyormuş. Bu geceye Yıldızların Buluştuğu Gece demişler,"...