Oldukça uzun bir bölüm ve yazarınızın morali çook bozuk bu yüzden bir yıldız boooolcaa da yorum bekliyorum sizden ❤️🩹
🌌🌌
🌌🌌
YAMAN
Simge'yi Vegas için ikna etmeye çalışmak, babam yakamdan düşmediği için zaman zaman şirkette sabahlamam, Simge'nin yeni işini kutlamak için ona sürpriz yapmak ve bu anın getirisiyle ufak çaplı yakınlaşmalarımızla dolu günler gelip geçerken bu kadını düşünmeden geçirdiğim tek bir anın dahi olmaması beni alt üst etmişti.
Kafe her şeyiyle hazır sadece açılmayı bekliyordu. Tüm uğraşların sonunda, benim için bir şey yapmak şartıyla, kabul edilen Vegas tatili de çok yakındı.
Kafamda ne yapacağım sorusu dönüp dururken hep birlikte oturmuş kapısı kapalı kafede Simge'nin limonatalarından içiyor, yapılacak işlerden, tatilden ve kafenin geldiği son halden bahsediyorduk. Çıkarılan işin güzelliği Simge'nin güller açan yüzünden zorlanmadan okunuyordu.
Ben Bade'nin melül melül bakan gözleriyle bana kitlenmesine dalmışken arka planda Eylül'ün sinirli sözlerinin hedefinde Simge'nin annesi vardı. Söylediğine göre bulduğu isim annesi tarafından çok klişe bulunmuştu ve Eylül sinirini saklamak konusunda mütevazı davranmıyordu. Ağzını açıp tekrar bir şeylere hiddetlenecekken araya girdim. "Yarınki yolculuk için hazır mıyız bakalım?"
Çünkü anne konusunda Simge'nin duygularının bu kalabalık ortamda deşilmesini istemiyordum. Bir elim Bade'nin eline sarılıyken önemsemeyecekleri detaylarla ortamı meşgul edip iddialı sözlerle biraz hareketlenmelerini sağladım.
Üzüldüğü, sıkıldığı ne varsa önünden çekip almak benim görevimdi artık. Yüzü hep gülsün, içi hep mutlulukla dolsun diye çabalamaktan başka bir amacım yoktu sanki. Bade'yi kaçırıp onunla vakit geçirirken yaralarını sarmak isteyen yanını beslediğini de biliyordum ama bunun için elimden hiçbir şeyin gelmemesi beni kahrediyordu.
Bedenini kollarımın arasında sarıp sarmalasam yaraları kaybolur muydu? Her bir yarasına öpücükler kondurup yıldızlar çizsem, kanamayı bırakır mıydı sevdiğim kadın?
Bilmenin tek bir yolu vardı. O yüzden, o gece yanımdan ayrılırken yanağına ufak bir dokunuş bıraktım. İçimdeki filizler ona da bulaşsın isteyerek bir yola girmişken pes etmeye niyetimin olmadığı duruşumdan belli olsun istedim. Belki düşündüğümden daha yavaş olacak, belki olmasına ihtimal verilmeyecekti ama deneyecektim.
Yaralarını saracak, onu hiç sevilmediği kadar, her anlamda, sevecektim. Öyle ki bunalacaktı bu sevgiden.
Arkasından bakarken düşündüklerim yüzümde salak bir gülümsemeyle bana döndükten hemen sonra saati kontrol edip annemlerin evine sürdüm. Sabah erken bir saatte akşam uğrayacağımı söylemiştim. İçimde patlak veren bu duyguları birine anlatmazsam delirecektim ve en uygun kişinin annem olması gurur duyduğum bir durum değildi. Ancak beni anlayacağını, en iyisine karar vererek akıl vereceğini bildiğim için değişik bir huzur hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Buluştuğu Gece
General FictionYukarıda dolunay parlak ışığıyla bedenlerimizi kutsarken yanımda oturan adamın sözlerini dinliyordum. "Çoban ve dokumacı kız birbirlerinden ayrı düşmüş. Yılda bir kez görüşmelerine izin veriliyormuş. Bu geceye Yıldızların Buluştuğu Gece demişler,"...