1

61.7K 2.3K 1.2K
                                    

*İyi okumalar 🖤

Her sabah, annemle çalıştığı eve gelir, okula gitmek için küçük beyi beklerdim. Gecekondularla dolu o yerden sonra, gördüğüm görkemli saray, masal dünyasından çıkmış gibiydi. Ev diyemiyordum: Burası evse ben çöplükte yaşıyordum.

Annem sabah kahvaltısını hazırlarken, mutfakta oturmuştum. Önüme yumurta, jambon ve bilmediğim meyveleri koyan annemle iç çektim. Evde erzak parasını babam hep kumarda yerdi. Bu yüzden annem burda karnımı doyurur, akşam da gizlice yemekten kalanları bize getirirdi.

"Günaydın"

Annem, evin küçük beyine bakarken kocaman gülümseyip "Günaydın" dedi.

Buraya ilk geldiğimde 5 yaşında falandım. Benimle aynı yaşta olan bir çocuk görünce çok heyecanlanmıştım. Onunla kumun içinde oynadıktan sonra, annesi annemi deli gibi azarlamıştı. Annemin eğik kafası ve dolan gözleri ilk kez 'konum' denilen şeyi anlamamı sağlamıştı. Benim konumum, küçük beyin yanında oynamaya yeterli değildi. Ama sonradan, o küçük bey beni oyun arkadaşı olarak istemişti. Ve ben yabancı olduğum dünyasında onun istediği gibi hareket eder olmuştum.

Munteza, büyüdükçe daha da yakın davranır olmuştu. Benim içimden koyduğum mesafeyi görmüyordu. Göstermemek için uğraşıyordum. Özellikle bana dokunduğu zaman alt tarafımda oynamalar olduğundan beri, mesafem artmıştı. Biri ya da o öğrenecek diye ödüm kopuyordu.

Munteza yanıma oturup, göz kırptı. Önümdeki tabağa yediğim çatalı batırıp, ağzına meyvelerden birini atarken, annem hemen ona da tabak hazırlamaya başlamıştı.

"Hırkana ne oldu?"

Babamın dün çekiştirerek yırttığı hırkam aklıma gelince çaktırmadan anneme baktım. Annem hemen kaşlarını anlatmamam için oynatmaya başlamıştı. Zaten anlatamazdım. Ailevi sıkıntılarımız olduğunu bilseler, bizi malikaneden uzaklaştırırlardı. Ne kendi hayatlarında, ne de çalışanların hayatında huzursuzluk istemiyorlardı.

"Eskimişti baya, giymedim ondan."

Munteza "Alalım yenisini çıkışta" deyince, sahte bir tebessüm ettim.

Besleme olmaktan nefret ediyordum. Annemin ışıldayan gözleri, masraftan kurtulduğu içindi. Benim gözlerim ise hep biraz daha donuklaşıyordu.

"Yaz geldi zaten"

Munteza "İnce bir şeyler alırız" dedikten sonra, önüne konan tabak için anneme tsşekkür etti.

İştahım fazla yoktu. Kafamı elime yaslayıp, onu izledim. Aynı yaşta olmamıza rağmen beslenme yüzünden olsa gerek benden çok daha fazla uzamıştı. Kaslı gövdesi, gittiği spor salonu yüzündendi. Sivri çenesi, çıkık elmacık kemikleri, iri gözleri, kalın kaşları ve dağınık saçları kalbimi çarptırıyordu. Hafif çıkan sakalları iyice onu olgunlaştırmıştı. Kimse ona bakıp 17 yaşında demezdi. Üniversiteliler ondan küçük gözüküyordu. Bu erkeksiliği çok hoşuma gidiyordu.

Bana kayan gözleriyle irkildim. Bunu hiç farketmemiş gibi gülümsedi. Yanağında oluşan gamzeye düşüyordum. Dudağımı ısırıp, dikleştim.

"Yesene yemeğini bebeğim"

Annem hala onun bana bebeğim demesine alışamamıştı. Bunu garipseyen bakışlarından anlıyordum. Ilk duyduğumda heyecanlandığım kelime, artık bana normal geliyordu. Hatta ismimi söyleyince garip oluyordum.

Tabağı itip "İştahım yok" dedim.

Munteza önümdekilere bakıp "Meyve ye bari" dediğinde, güldüm.

Benimle annemden çok ilgileniyordu. Belki de bu yüzden kalbimi ellerine bırakmıştım. Tamamen nefret ettiğim hayatımın başrollerinden olsa bile, ondan nefret edemiyordum.

Mu Kıtası (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin