*iyi okumalar 🖤
Bir şeyler var ama aynı zamanda yok gibiydi. Bağ evinde geçirdiğimiz ikinci gün, ikimiz de birbirimize çekingen davranmıştık. Neyse ki gitmeye yakın, eskisi gibi konuşabilir olmuştuk. Arabaya atlayıp, Munteza'ların sarayına geldik. Munteza'dan beni direkt eve bırakmasını isteyemezdim. Babamla ömrünün sonuna kadar karşılaşmasın istiyordum. O ne zaman gelmek istese sunduğum bahane sabitti.
'Mahalleye yabancı birini alınca, tilt oluyorlar. Sen gittikten sonra benimle uğraşır durular.'
Şöförleri yabancı değildi. Aynı mahalleden olmamız, bu bahaneme artı bir gerçeklik katıyordu. Evine geldikten sonra, içeri girmeden şöförü beklemeye başlamıştım.
Munteza bana kartını uzatıp "İstediğin kadar çekersin, sen de de kalabilir" deyince, gözlerim etrafı taradı.
Ailesinden birinin bunu görmesini istemiyordum. Ya da onlara haber verebilecek herhagi birinin. Munteza'yı kullandığımı düşünen çok insan vardı. Şu an yaptığım bu olsa da, normalde onu kullanmıyordum. Hatta bundan nefret ediyordum.
Elindeki kartı alırken, utanç hissettim. Babam, benim en büyük utanç kaynağıydı.
Utançtan dolayı kısık çıkan sesimle "Getiririm kartını" dediğimde, ellerini cebine soktu.
"Nasıl istersen"
Bir ara, İngiltere'ye dedesinin yanına gitmişti. O zaman kartını verip 'ihtiyaçlarını burdan giderirsin' dediğinde, berbat hissetmiştim. Okul yemekhanesine param yetmediğini biliyordu. Gittiğinde öğünlerimi aksatmamamı istemişti. Yerin dibine girdiğim başka bir andı. O zaman kavga edip 'Bir daha bunu yapma! Senin parana ihtiyacım yok!' diye atar çekmiştim. Geldiğimiz noktada onun parasına ihtiyacım vardı. Atarımın da kapağı açık maden suyu gibi gazı kaçmıştı.
Kartı cebime sokup "Sağol, borcumu ilerde ödeyeceğim" dedim.
İşe girdikten ve paramı kazandıktan sonra geriye dönük hesaplaşmam olacaktı. Derslerime çok çalışıyordum. Hepsi başarılı olmak içindi. Başarılı olup, ona sırtımı yaslamayı kesmek istiyorum. Omuz omuza yaslanır hale gelip, eşit olmalıydık. Bu benim en büyük dileklerimden biriydi. Yanında, besleme hissetmeden durup, onunla aramızda para lafının geçmemesi.
Şöför geldiğinde, Munteza "Görüşürüz" deyip, elini cebinden çıkarıp el salladı.
Ben de arabaya binerken ona el salladım. Kapıyı kapatıp, uzaklaşana kadar arkamızdan bakmaya devam etmişti. Kafamı çevirip, arkama yaslandım. Emin abi "Nasıl geçti tatiliniz?" diye sordu.
Emin abi yaklaşık 20 senedir, bu evin şöförlüğünü yapan 40'ların sonunda bir adamdı. Annemin de burda çalışması, onun sayesindeydi. Babamın alacaklıları kapıya dayanınca, bize yardım eli uzatmıştı. Hem birikmiş parasıyla borçları kapatıp, hem de annemi işe sokmuştu. Babamı sokacak cesareti yoktu. Bu, yüzünün eğilmesine neden olurdu. Annem, dışarda çalışarak alacağının 3 katı maaşı burdan alıyordu. Yani, burası yağlı kapıydı. Emin abi de o birikimi bu sayede yapmıştı. Malesef, ona olan borcumuzu asla ödeyememiştik.
"Güzeldi abi, eğlenip geldik"
'Hem de ne eğlence' diye geçirdim içimden. Penisimi saran ellerini düşündükçe, hala aşağlarım sızlıyordu. Meme uçlarım ise tişörte her temas ettiğinde dikeliyordu.
Emin abi "Eğlenin eğlenin. Bu yaşlarda yapacağınızı yapın. İlerde fırsatınız kalmıyor" dedi.
Kafamı sallarken "Haklısın abi" dedim.
Bunu subliminal mesaj olarak almalı mıydım? Şimdi cesaretimi toplamazsam, ilerde hiç toplayamayabilirdim. Bu düşünceyle iç çektim.
Emin abi iç çekişimi, başka bir derde yorumlayıp "Davud ne yapıyor?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mu Kıtası (bxb)
RomanceTAMAMLANDI Munteza zorbanın tekiydi ama Uğurcan'a iyi davranırdı. Uğurcan'sa en büyük zorbalığı kendisine yaptığını düşünüyordu. Duygusal ve toparlanamayacak şekilde.