34

14.7K 1K 304
                                    

*İyi okumalar ❤

Dağılması bu kadar kolay olan hayatımın toparlanması da kolaylaştırılabilir miydi? Munteza'ya verdiğim şans güçlü kalmak için sarıldığım halatı yerinden sökmüştü. Savrulacağımı biliyordum ve Munteza bu sefer de beni tutmazsa her şey kendi suçum olacaktı.

Munteza ona verdiğim fırsatı kaçırmamak için hızlı davranmıştı. Beni çağırdığında yanında avukat olduğunu gördüm. Yanlarına oturduğumda abimle ilgili konuştuk. Avukat onu içerden çıkartacaklarını söylediğinde hem mutlu oldum hem de yine benim için zor olan bir konunun Munteza için ne kadar basit olduğunu bir kez daha anladım. Bu sefer onun için kolay olan şeye minnettar oldum. Avukat gittikten sonra Munteza'yla yalnız kaldık.

"Teşekkürler."

Onu affetme fikrini benimsemeden önce bile bununla karşıma gelse minnettar olurdum. Abim benim için çok önemliydi. Neredeyse yarım senedir kaldığı hapishanede bir gün daha kalmaması için her şeyi yapardım.

"Teşekkür etmene gerek yok."

Kafamı salladığımda Munteza oturduğu yerde rahatsızca kımıldandı.

"Seninle konuşmanın zor olacağı bir döneme gireceğimizi hayal etmezdim."

Dudağım kıvrılırken "Ben de." dedim.

Önceden tartıştıktan sonra bile rahatça konuşabilirdik. Tartışmamıza başkarı da ve hayatlarımız da dahil olduğu için boyutu büyümüştü.

"Yabancı gibi hissettiriyorsun."

Dediği şeyle tebessümüm büyüdü. Onunla beş yaşında tanıştığımız ilk zaman bile yabancılık çekmemiştik. Çocuklar kolay kaynaşırdı ama bizimki daha farklıydı. Daha ilk tanışmamızın akşamı eve gitme vakti geldiğinde ayrılmak zor olmuştu. Zaten o zamandan sonra da neredeyse hiç ayrılmamıştık. İlkokulda, okuldan çıkınca ilk onun evine gider akşama kadar oyun oynardık. Ortaokulda Munteza geceleri de kalmam için ısrar etmeye başlamıştı. Bazen sabaha kadar sohbet eder, bazen de rastgele bir dizi seçer izlerdik. Lisede bu yakınlığımız annesi tarafından hoş karşılanmamaya başlamıştı. Beni konumumdan sürekli vuran kadın bir keresinde kalmam için müştemilatı hazırlayabileceğini söylemişti. Ondan sonra onlara her akşam gitmeyi kesmiştim. Lise birin yazında Munteza'nın bana evinde bir oda hazırlamasıyla kaçışlarım son bulmuştu. Annesi benden daha da nefret etti ve ben de bunu görmezden geldim. Gittiğimde bana hazırlanan odada bir kez bile kalmadım. Hep Munteza'nın odasında sabahlardık. Munteza'da bana bir kez bile diğer odaya git dememişti. 

Onlarca odası olan evde bize ait olan tek yer onun odası gibiydi. Onun hislerini öğrendikten sonra her şey anlam kazanmıştı. Belki de hisleri benim kadar eskiye dayanıyordu. Eğer tüm yaşanılanlar önümü kesmese durup bunun hakkında konuşabilirdim. Sevgi şu an konuşacağımız son şey gibi geliyordu. 

"Bir kere gitmen yabancılaşman için yetti mi?"

Ne kadar uzaklaşırsak uzaklaşalım o benim için asla yabancı olmayacaktı. Yıllarca görüşmesek bile onu unutmam mümkün değildi.

Munteza arkasına yaslanıp "Senin tavırlarından bahsediyorum." dediğinde tebessümümü sildim.

Kaşlarımı kaldırıp "Benden hemen eskisi gibi davranmamı mı bekliyorsun?" diye sordum.

Eğer hayatım eskiye dönerse belki bunu başarabilirdim. Gerçi ne kadar eskiye dönmesini istediğimden de emin değildim. Babamın yine iğrenç bir insana dönüşmesine bu sefer katlanamazdım. Abimin yanımda olması ve Munteza'yla eskisi gibi olsak yeterliydi.

"Beklemiyorum ama istediğim bu."

Munteza oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Oturması için yana kayarken tereddüt etmedim. Açtığım boşluğa vücudu bana dönük şekilde oturdu. Masadaki soğuyan kahvelere kayan gözlerim birden hissettiğim heyecandan dolayıydı. Hala böyle hissetmeye hakkım olmadığını düşünüyordum. Onun hayatımı kolaylaştırmasına izin vermek gurursuzluk gibiydi. Aşkım için defalarca gurursuz olmuştum ve içimden bu son gurursuzluğum diye düşündüm.

Mu Kıtası (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin