*iyi okumalar 🖤
Zaman benim için her şeyi daha da kötü yapıyordu. 1 haftadır okula gitmiyordum ve bizimkiler her gün birbirini yerken 'okul kaydımı aldırmak istiyorum' diyemiyordum. Desem, her şey daha da kötü olacak gibiydi. Annem her gün başka bir eve temizliğe gidiyordu. Düzenli iş bulana kadar, babamdan laf yememek için bunu yapıyordu. Abim hep diken üstündeydi. En son olan olaydan sonra, geceleri uyanıp annemlerin odasına kontrole gidiyordu. Neye endişelendiğini biliyordum ama o kadarını düşünmek istemiyordum. Babam bu hafta bizi hep diken üstünde hissettirmişti.
Perşembe günü 'Git lan artık okula. Affettir kendini o çocuğa, anneni de işe koysun it.' diye başımda dikilmişti.
Kalbim kırıktı ve bunun üstüne her şey daha da kötü gidiyordu. Gururum, düşüncelerim ailem için önemsizdi. Annem de, Munteza ile kavga ettiğimizi fark eden annesinin onu kovduğunu söylemişti. Oğullarının bir kötü haline, bizi def etmeleri normaldi. Annem 'oğlum Munteza'dan özür dile.' diye her gün kapımı aşındırırken, evde kalmak da işkence olmuştu.
Bu yüzden istemeye istemeye okula geldim. Kaydımı alamasam bile evden annemi kovduran Munteza, beni de okuldan kovdurabilirdi. Onu görmeden geçirdiğim bir haftadaki düşüncelerim, bedenime işkence etmişti. Her kötü anımda yanımda olan çocuk, şimdi kötü anlarımın mimarıydı. Üstelik ailem hala benim ona yalvarmamı bekliyordu. Elimde olan tek şey kendimdim. Onu da kaybetmemi istiyorlardı. Yıllardır dediklerini işime geldiği için yapmıştım. Fahişe gibi yüzüme para fırlatan çocuğa 'özür dilerim' dersem, bir daha toparlanamazdım. Bunu yapmayacağım için daha çok sorun yaşayacağımı biliyordum. Bu yüzden bir türlü kendimi toplayamıyordum. Hem parçalanmış, hem de ufala ufala kendimi kaybetmiştim.
Okulun kapısından girdiğimde, Munteza'yla karşılaşmak için hazır olmadığım bir kez daha yüzüme vurdu. Vücudum düşüncesiyle bile kasılırken, dişlerim sürekli sıkılıydı. Dışarıdan patlamaya hazır bomba gibi gözüküyor olmalıydım.
Arkadaşlarıyla güle oynaya sohbet eden Munteza'yı görürsem o beni okuldan attırmadan, ben onun ağzını burnunu kırıp atılabilirdim. Nefretim her gün güçleniyordu. Ailemin baskısı arttıkça, ona daha da öfke duymuştum. Ben bunu hak etmemiştim.
Sarhoştum ve aşkıma karşılık bulduğumu sanmıştım. Düşüncelerim düzenli olsa bile tamamen kontrollü değildim. Bu yüzden üstune hiç düşünmeden onunla olmuştum. Sabahta kendimden olmuştum.
Munteza'yı tanıyorsam pişman olacağını biliyordum. Belki 2, belki de 3 hafta sonra gelip özür dileyecekti. Bu sefer yaptığı özürle geçmeyecek kadar ağırdı. Sadece bana değil, aileme de zarar vermişti. Eğer onu tanıyamamışsam ve gelmezse her şey daha iyi olurdu. Böylece nefretim sevgimi tamamen kapatırdı. Şimdi bile kalbim sancıyordu. Bu acıyı da hak etmiyordum. Neden bize sevginin güzelliğini yaşayamadan en kötüsünü yaşatmıştı? Onun için bu kadar katlanılmazsa, en başından dokunmamalıydı. Fotoğraflarımı cinsel fantezilerine alet etmemeliydi. Bana her seferinde öpmek ister gibi bakmamalıydı. Benim hatam aptal olmaktı. Onun hatası da korkak ve şerefsiz olmasıydı. Keşke hatalarımızın cezasını birlikte çekseydik.
Bu konu aynı günün akşamı aileme uzamamalıydı. Sadece aşk acısı çekmem gerekiyordu. Babam, anneme daha büyük bir şey yapar mı diye korkudan ölmemeliydim. Abimin yatağının yanına bıçak koymaması lazımdı. Bu kadar mahvolmamalıydık.
Sınıfa ilerlerken, insanlara kör yürüyordum. Düşüncelerim gözlerimi kapamış gibiydi. Bakıp, görmüyor sadece zihnimdeki görüntüleri izliyordum.
Omzuma atılan kolla, irkilip öne doğru eğilmiştim.
Ferhat iğrenç sesiyle "Uğurcan, sonunda gelmişsin." dediğinde, sol koluma giren Rahmi de "Çıktın mı lan deliğinden?" diye kıkırdamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mu Kıtası (bxb)
RomanceTAMAMLANDI Munteza zorbanın tekiydi ama Uğurcan'a iyi davranırdı. Uğurcan'sa en büyük zorbalığı kendisine yaptığını düşünüyordu. Duygusal ve toparlanamayacak şekilde.