31

16.3K 1.3K 304
                                    

İyi okumalar 🖤

Affetmek sadece suçlu olanın yararına olan bir durumdu. Suçlu olan kimse bu şekilde vicdanını rahatlatabilir ve önüne bakabilirdi. Affeden ise hiçbir şey kazanmıştı. Annem affetmenin yüce gönüllülük olduğunu söylerdi. Yüce bir gönül istediğim yoktu. Herkesi affedebilen bir kadının verdiği tavsiye üzerinde de düşünmeyecektim.

Çalıştığım kafeyi satın alma cömertliğini yapan Munteza'dan bir kez daha nefret etmiştim. Kafedeki diğer çalışanları umursamadan onu kolundan tutup arka sokağa çektim.

Kendini affettir dediğimde yaptığı ilk şey parasını gözüme sokmak olmuştu. Bunu yapma nedenin sözde bana daha iyi çalışma koşulları sağlamak olduğunu biliyordum. Aylardır 12 saat çalışıp uyuyamayacak kadae yorgun çıktığım yerde rahatlayacağım diye sevinemiyordum. Çünkü benim zorlandığım her şeyin onun için ne kadar kolay olduğu tekrar yüzüme çarpmıştı.

Arka sokağa çıktığımızda, tuttuğum kolu kızgın bir demire değmiş gibi bıraktım. Aylar sonra onunla temas ediyor olmak garipti. Hayallerimde ve zihnimde durmadan bedenini görüp kin kusuyordum. Gerçeği karşımdayken de buna devam edecektim.

Kaşlarımı çatıp gizlemeye gerek duymadığım öfkemle "Ne yaptığını sanıyorsun?" dedim.

Munteza yine benden beklediği tepkiyi alamamıştı. Birkaç kez açılıp kapanan dudakları ve düşen kaşları bunu gösteriyordu.

"Rahat etmeni istedim. İşten çık desem kabul edecek miydin? Bacağın böyleyken çalışmanı istemiyorum."

Sinirle nefes verip, elimi saçlarımdan geçirdim.

"Beni bu kadar düşünüyor olman neredeyse ağlamama neden olacak. Burada çalışmaya yeni başlamadım, aylardır rahatsızlık çekiyorum ve gördüğün gibi gayet iyi idare ediyorum."

Gelir gelmez hayatımdaki çukurları doldurduğunda, geçmişi unutmayacaktım. Ona kendini affettir dediğimde sürünmesini umut etmiştim. Ben sürünürken tepemde durup beni kaldırmaya çalışmasına gerek yoktu.

Munteza aynı yaşta olmamıza rağmen benden ne kadar güçlü olduğunu birkez daha gözüme soktu. Belki de onu süründürme hayalim, sadece zihnimdeyken gerçekçiydi.

"Hiçbir zorluk yaşamaman beni deli ediyor."

Suskunluğu söylediklerimle bozuldu. Kaşları çatılırken benim gibi sinirle güldü.

"Nerden biliyorsun?"

Sesindeki soğuk tınıyla yüzüne dik dik baktım.

"Baban İngiltere'de partilerken sana karıştı mı yoksa?"

Dudaklarımdan alaylı bir nefes döküldü. Munteza'nın babası bu hayatta sadece oğluna değer veriyor gibi davranırdı. Annesinin aksine oğlu için beni bile kabul etmişti. Diğerlerini insan yerine koyup konuşmayan adamla az da olsa küçük yaşıma rağmen muhabbetim olmuştu. Her ne kadar muhabbetimiz oğlunun kölesi olmam için olsa da karakterini çözmüştüm. Bu kadar sevgi küçük beyi zora sokmuş olmalıydı.

Munteza çenesini sıvazladı. Zayıflaması yüz hatlarını daha belirgin yapmıştı. Onun fiziksel değişiminden çok daha fazlasını aynaya baktığımda görüyordum.

Eskiden olsa onu çöken bedeni yüzünden azarlardım. Sadece birkaç ay önce bu görüntüsü beni üzgünlük çukuruna sürüklerdi. Şimdi ise zayıf bedenine bakıp 'sadece kilo kaybetmiş.' diye düşünüyordum.

Sızlayan yanımı görmezden gelmek o kadar kolaylaşmıştı ki düşüncelerimin kontrolü tamamen kindar olan tarafımdaydı.

Munteza koluma uzandığında çekmeme izin vermeden sertçe kavradı. Sertliğinin eskisine göre azlığından yaşadığı güç kaybını anladım.

Mu Kıtası (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin