31- Gerçeğin Peşinde

21.7K 2.3K 795
                                    

Araf

Uykuyla gözlerimi kırpıştırarak Kenan'ın gözlerine bakarken Kenan, ona anlattıklarımı sessizce dinlemiş ve en sonunda kendi yorumunu yapmıştı. "Sen bu kızdan hoşlanmadığına emin misin?"

"Hoşlanmak değil," diye homurdandım. "Hoşuma gidiyor ama ondan hoşlanmıyorum."

"Farkı ne aptal?"

"Çok farkı var."

"Bana bir tanesini söylersin o halde."

Kenan, merakla gözlerime bakarken homurdanmaya devam ederek başımı çevirdim. Ona en son iğne fobisi olan bir kız konusunda gözünün açık olmasını söylemiş, hayatımın en büyük hatasını yapmıştım. Kenan'ın aşırı meraklı bir insan olduğu bilgisi o an için aklımdan uçmuştu. Beni evermeye en az babaannem ve annem kadar meraklıydı. Onların ruhlarından bir parçayı içinde taşıdığına dair saçma bir düşüncem dahi vardı hatta.

"Kabul et işte, hoşlanıyorsun bu kızdan. Bir şey söyleyemedin. Ki bu senin gibi biri için oldukça şaşırtıcı."

"Kızı tanımıyorum bile, Kenan. Nasıl hoşlanabilirim? Kız çok tatlı, onunla konuştuğumda genelde gülüyorum ve konuşmak da hoşuma gidiyor. Ama hakkında sayılı şey biliyorum."

"Zaten ben de kalkıp sana âşık olduğunu söylemedim, Araf Erdem. Hoşlanıyorsun dedim." Göbek ismimi de kullanması onun bu konuda ne kadar ciddi olduğunu gösteriyordu. Ancak ben de en az onun kadar ciddiydim. Anonimden hoşlanıyor muydum? Bu konuda gerçekten bir fikrim yoktu.

Gerçekliğinden emin olamıyordum. Sadece telefondaki biriydi. En azından öyle hissettirmeliydi ama beni gerçekten de çok iyi tanıyordu. Telefonda konuştuğumuz zaman yalnızca ufak kıkırtısını duymuştum. Hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Belki...

Düşüncelerime ara verip konuştum. "Belki kızı bulursam bu söylediklerini kabul edeceğim."

"Kimden şüpheleniyorsun?"

Bakışlarımı yan masanın siparişini alan Çiçek'e çevirdim. Buraya geldiğimden beri bakışlarını üzerimde hissediyordum ve ne zaman onun olduğu tarafa baksam gözlerini kaçırıyordu. Tabii Kenan'a da bakıyor olabilirdi ancak onun anonimle olan ortak noktalarını görmezden gelemezdim.

"Garson kız," diyerek şüphelerimi Kenan'la paylaştım. Kenan'ın gözleri eğlenceyle parıldadı. "Olabilir he. O kız net bir şekilde sana yanık."

Kaşlarım çatılırken "Harbi mi?" diye sormuştum. Kenan, onaylarcasına kafasını salladı. "Sen hiç fark etmedin mi? Ne zaman buraya gelsen masamızın başında kalıyor kız. Ben buraya Çetin'le de Ümit'le de geldim, hiçbirinde böyle yapmadı."

"Belki sanadır bu ilgisi."

"Güzel bir kızdan ilgi görmeye hayır demezdim ama aptal da değilim. İlgisi sana."

Çiçek, bizim masaya yaklaştığında ayağımla Kenan'ı dürtmüş, sessiz olmasını sağlamıştım. Boş çay bardaklarını aldıktan sonra gülümseyerek bana döndü. "Başka bir isteğiniz var mı?"

"Şu anlık yok."

Çiçek, kafasını onaylarcasına salladıktan sonra masamızdan uzaklaştığında arkasından bir şey düşürdüğü gözümden kaçmamıştı. Uzanıp yere düşürdüğü ve dörde katlanmış kağıdı almış, Çiçek'in peşinden ayaklanmıştım.

"Affedersin," diyerek omzuna dokunduğumda Çiçek, başını bana doğru çevirmişti. "Bir şey mi sipariş edecektin?"

Elimdeki kâğıdı ona uzatıp konuştum. "Bu senden düştü."

"Öyle mi?" dedi Çiçek gerginlikle. "Hiç zannetmiyorum. Belki senden düşmüştür."

"Benden-..." Çiçek'in bunu bilerek düşürdüğünü anlamam ancak birkaç saniye sonra gerçekleşmişti. Gözlerime öyle bir bakıyordu ki biraz daha konuşmaya devam etsem 'anla artık geri zekalı' diye bağıracağından şüphelenmiştim.

"Kusura bakma," dedim gergin bir gülümsemeyle. Kenan'ın yanına dönüp oturduğumda Kenan, merakla öne doğru eğilmişti. "Ne konuştunuz?"

"Bir şey konuşmadık, bunu düşürdü sandım," dedikten sonra elimdeki kâğıdı gösterdim. "Ama sanırım ben düşürmüşüm."

"Vay, eski taktikler demek. Aç da oku hadi."

"Ben de tam olarak bunu yapmak üzereydim." Dörde katlanmış kâğıdı dikkatle açtığımda Kenan'la tahmin ettiğimiz üzere içinde bir şey yazdığını görmüştüm. Gözlerimi kısarak yazıyı okudum.

Kendimi çok belli ettim, değil mi? Mesaim bittiğinde seninle konuşmak istiyorum. Umarım burada olursun.

Defalarca okuduğum yazıyı en sonunda anladığımda yalnızca gözlerimi kâğıtta tutuyordum. Kafamı kaldırdığımda beni neyin bekleyeceğini bilmiyordum. Sanırım... Şüphelerimde haklıydım. Anonim de ondan şüphelendiğimi fark edip işi daha fazla uzatmak istememişti.

Yüzümde ufak bir tebessüm oluşurken kâğıdı tekrardan katlayıp ceketimin cebine koydum ve telefonumu elime aldım. Bakışlarımı kaldırdığımda Çiçek'le göz göze gelmiştik. Gözlerimi ondan çekip telefonumun ekranına çevirdim ve rehbere girip Vampir kişisini aradım.

Kendisini çok belli ettiğini bu şekilde söylemek istiyordum.

Telefonu kulağıma yaslayıp gözümü Çiçek'e dikerken telefonunun çaldığını fark etmesini ve açmasını bekliyordum. Birkaç saniye sonra beklediğim de olmuştu.

Ancak çalan telefon, Çiçek'in değildi.

Kafamı hızla sesin geldiği yöne, arkama doğru çevirdiğimde bir kızın apar topar kalktığını ve koşarak dışarıya çıktığını görmüştüm. O kadar hızlı geçmişti ki hiçbir şey görememiştim. İkinci kez düşünmeden ben de ayaklandım ve o kızın peşinden kafeden çıktım.

Görünüşe göre bir kovalamaca olacaktı.

Harika.



0 RH (-) | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin