39- Senin İçin Çıldırıyorum

24.3K 2.5K 1K
                                    

"Ne demek negatifsin? Nasıl negatifsin ya?"

Araf'tan destek alarak yürümeye devam ederken şaşkınca ona baktığım için adım attığım yeri görmüyordum. Önümdeki merdivene ayağım takıldığında hafifçe sendelemiştim. Araf, hızlıca kolunu belime sarıp beni kendisine bastırdı ve yüzünü bana çevirip sinirle baktı.

"Önüne bakarak yürüsene."

Yüzündeki sinir, aramızdaki mesafenin kısalığını fark ettiğinde silinip gitmişti. Kahverengi gözlerini kırpıştırarak bana bakarken belimdeki eli tüm vücuduma bir sıcaklık yayıyordu. Araf, yavaşça yutkunup yüzünü diğer tarafa çevirdi ve belimdeki elini dikkatle çekip kolunu tutunmam için uzattı. Zaten iğne dolayısıyla aklım yeni yeni kendine geliyordu, bu çocuk düşünme yetimin geri gelmesine izin vermeyecek miydi?

"Gerçekten negatif misin?" diye sordum sesimi bulduğum anda. Araf, başını onaylarcasına salladı. "Evet, Cennet. Defalarca sordun, defalarca cevap verdim. Kan grubum seninkiyle aynı."

"Negatifsin yani."

Araf, sinirden gülmeye başladığında bakışlarımı ona çevirdim. "Niye gülüyorsun ya? İnanamıyor olamaz mıyım?"

"Olabilirsin," dedi Araf gülmeye devam ederken. Bakışlarını bana çevirmişti. Kaşlarımı çatarak yüzüne bakmaya çalıştım. Sinirli kalmak için çabalıyordum ama o böyle tatlı tatlı gülerken... "Sus, sinirliyim," diyerek bakışlarımı önüme çevirdim.

"Konuşmamıştım."

"Konuşma zaten. Konuşunca da yalan söylüyorsun, belli."

Hastanenin dışına çıktığımızda temiz havayı içime çektim. Şimdi çok daha iyiydim, hastanenin koşuşturmasından uzaklaşmak çok iyi gelmişti. Araf, beni ilerideki banka yöneltip oturttuğunda "Özür dilerim," diye mırıldandı. Kafamı kaldırıp ona bakacaktım ki yanıma oturmuş, başını bana doğru çevirmişti. Gözlerime baktı.

"Sana yalan söylememeliydim."

"Neden yalan söyledin? Pozitif olursan benden kurtulabileceğini düşündüğün için miydi yoksa?"

"Hayır," dedi anında. "Senden kurtulmak isteseydim seni engellerdim. Sen de bir daha yazmazdın. Sebebi bu değildi."

"O zaman?"

Araf, başını hafifçe yana doğru eğerek yüzümü inceledikten sonra ellerini birleştirdi ve bakışlarını önüne çevirdi. "Sen benden kurtul diyeydi."

"Ben senden kurtulayım-... Ne?

"Kan grubunun hislerinin önündeki tek engel olduğunu söylemiştin. Sandım ki kan grubum pozitif olursa benden vazgeçer ve daha fazla acı çekmezsin. Aptalca, biliyorum ama tanışacağımızı bilmiyordum. Bu şekilde olacağını bilmiyordum, Cennet."

"Ne şekilde?"

"Kurduğun her cümle bir soru," diye homurdandı. Söylediklerinin doğruluğuna gülmemek elde değildi ancak aklım sorularla doluydu. Yine de onu bunaltmaktan çekindiğim için dudaklarımı birbirine bastırmaktan öteye gidememiştim. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Araf, arkasına yaslanıp pes edercesine "Tamam," dedi. "Sor aklındakileri."

"Aklımda bir şey yoktu."

"Senin aklında mı bir şey yoktu? Hayatta inanmam."

"Peki, tüm sorularıma bıkmadan cevap verecek misin?"

"Muhtemelen bıkacağım ama hepsine cevap veririm."

"Hiç cesaretlendirici değilsin."

"Ben mi cesaretlendirici değilim? Sana açık açık dedim ki-..." Gözlerimi yüzüne dikince çenesini sıkıp başını çevirdi ve "Neyse," diye mırıldandı. "Bıkmayacağım, söz. Sor ne soracaksan."

0 RH (-) | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin