"Vay be," diye mırıldandı Araf. "Demek pazarda tanıştınız."
"Evet. Fatma Teyze gözlüklerini evde unutmuş, pazardaki fiyatları görmüyordu. Hain satıcının teki de kadıncağızın bu durumundan faydalanmaya çalıştı. Ben müdahale ettim. Sonra tüm pazarı beraber dolaştık, koluna girdim hatta. Sohbet edip durduk. Babaannen dünyanın en tatlı kadını."
"Öyledir," dedi Araf gülümseyerek. "Peki bu ne zaman olmuştu?"
"Dedenin yeni vefat ettiği zamanlardı." Duraksayıp mırıldanarak konuştum. "Mekânı cennet olsun."
Araf'ın yüzünde beliren hüzünlü gülümsemeye içim gitmişti. Başını hafifçe önüne eğip içine derin bir nefes çekti. "Tanısaydın dedemi de çok severdin. Babaannemle devamlı didişirlerdi ama birbirleri olmadan da yapamazlardı."
"Fatma Teyze devamlı anlatır, çok tatlı olduklarından eminim."
Araf, muhtemelen biraz daha bu konudan konuşursak ağlayacağından, iç geçirerek konuyu dağıttı. "Pekâlâ," dedi. "Babaannemle aşkınız pazarda başladı. Peki nasıl devam etti?"
"Pazardan sonra torbalarını taşımasına yardım ettim. Eve getirdiğimde de çay ikram etmek için çok ısrar etti, benim de onu bırakasım yoktu zaten. Ben kendi babaannemi hiç tanımadım, çok küçüktüm öldüğünde. Anneannemi de o zamanlar yeni kaybetmiştim. Bana karşı sıcaklığına çok ihtiyacım varmış sanırım. Kadını bir türlü rahat bırakmadım."
"Boş ver, iyi olmuş." Araf, başını eğerek bacağımın durumuna ve yürürken zorlanıp zorlanmadığıma baktı. Taksi durağına doğru yürüyorduk. Çok uzakta değildi ancak Araf'tan destek alarak yürüyordum ve o da çok yavaş yürüyordu.
"Ben seni nasıl hiç yıllarca görmedim?"
"Kaçtım da ondan. Fatma Teyze devamlı benim yaşlarımda bir torunu olduğunu söyleyip duruyordu." Yanaklarım kızarırken Araf, kafasını iki yana sallayıp güldü. "Babaannem işte, hiç şaşırmadım."
"Gerçekten çok zeki bir kadın," dedim dudak bükerek. Asla saf değildi. Aşırı kurnazdı ve sinsilikte bir numaraydı ama öyle tatlıydı ki... Ne kadar oyun oynarsa oynasın, o pamuk yanaklarını sıkma isteğim hiç bitmeyecekti.
Sonunda taksi durağına geldiğimizde Araf, beni özenle bindirmiş ve diğer kapıyı açıp yanıma oturmuştu. Başını bana doğru çevirip sordu. "Evin nerede?"
"Ne? Fatma Teyzeye gitmeyecek miyim ben?"
"Fatma Teyzeni bir süre unut," dedi Araf acımasız acımasız. "Evine gidecek ve uzanacaksın, iyice dinleneceksin. Ayrıca, sınava hazırlanmıyor musun sen? Ne bu tembellik?"
"Hazırlanıyorum," diye mırıldandım. "Ders çalışıyorum ben."
"Daha çok çalışacak ve Ankara'ya geleceksin. Şimdi, adresi tarif et." Surat asarak taksiciye döndüm ve evimin bulunduğu mahallenin adını söyledim. Araf'ın kahverengi gözlerinin yüzüme dikildiğini görebiliyordum. "Ne oldu?" diye sordu eğlenerek. "Kankana gidemiyorsun diye tripli misin?"
"Yok," diyerek kafamı diğer yana çevirdim. Araf, gülerek "Harika," demişti. "İlk tribimi yiyorum şu an."
"Trip atmıyordum."
"Evet, atıyorsun."
"Hayır, atmıyorum."
"Atıyorsun."
"Atmıyorum dedim."
"Huysuz keçi," dediğinde kafamı hızlıca ona çevirmiştim. "O benim lafım."
"Şu an sana daha çok yakışıyor." Gözlerimi kıstığımda kahkaha atmamak için kendisini sıktığını görmüştüm. Resmen benimle uğraşarak eğleniyordu ve böyle tatlı tatlı bakarken ona hiç kıyamıyordum. Bir anda aklıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
0 RH (-) | Texting
Short StoryHerkesin kendine partner seçerken birtakım kriterleri vardır. Bu kriterlerin kimi fiziksel özellikleri içerirken kimi de karakter özelliklerinden oluşur. Ancak benim kriterlerim ne fiziksel ne de karakter özelliklerine dayanıyordu. Yalnızca bir krit...