46- CehenCem

21.3K 2K 875
                                    

"Geldik," dedikten sonra adımlarımı durdurdum ve Araf'a doğru döndüm. Evimin olduğu sokağa girmiştik. Araf ve Cem'i ayaküstü tanıştıracaktım. Bir yere oturup ikisiyle beraber saatlerce kalmak istememiştim. Böylesi üçümüz için de en iyisiydi.

"Hadi ara o zaman." 

"Arayayım tabii," diye mırıldandıktan sonra montumun cebinden telefonumu çıkardım ve hızlıca son aramalara girip Cem'in numarasının üzerinde durdum. Bakışlarımı kısa bir anlığına telefondan çekip Araf'a baktığımda beni bekliyordu. "Eminsin, değil mi?"

"Cennet," dedi Araf uyarı dolu bir sesle. "Böyle yaparak beni gerdiğinin farkında mısın? Arıyorsan ara."

"Valla günah benden gitti," dedikten sonra Cem'i aramış ve telefonu kulağıma yaslamıştım. Birkaç çalışın ardından telefon açılmıştı. Cem, huysuz bir sesle "Efendim?" dediğinde dudağımı içten ısırdım.

Keyfi yerinde değildi. Telefonu 'çiçeğim' diyerek açmamıştı.

"Ablasının balı nasılmış?" diyerek yağcılık girişimlerinde bulundum. Cem'den sıkıntı dolu bir oflama yükseldi. "Ne istiyorsun yine?"

"Çok ayıp, ben ne zaman senden bir şey istedim?"

"Cennet, çıkar şu ağzındaki baklayı."

"Cennet mi? Abla diyeceksin, abla! Terbiyesiz."

"Benden sadece 15 ay büyüksün."

"Sonuçta büyüğüm."

Araf, dirseğiyle kolumu dürttüğünde bir an evvel didişmeyi bırakıp konuya gelmemi istediğini anlamıştım. Elimi saçlarımdan geçirip "Sen evde misin?" diye sordum. Cem onaylarcasına homurdandığında bir türlü bir yere koyamadığım elim boşlukta sallanmıştı.

"Ben de sokağın girişindeyiz." Kaşlarımı çatarak kurduğum cümleyi kendi kendime sorguladım. "Biz," diyerek düzelttim kendimi. "Biz sokağın girişindeyiz."

"Sen ve kim?" diyen Cem'in sesinde tehlikeli bir sakinlik vardı.

"Ben ve biri."

"O herif mi?"

"Herif denmez, ayıp."

"İsmini bilmiyorum, ne diyeyim?"

"Tamam işte, gel buraya öğrenirsin. Tanışmak istemiyor muydun?"

"Tanışalım madem," dedikten sonra oturduğu yerden kalktığı için olduğunu düşündüğüm hışırtılar duydum. "2 dakikaya oradayım."

"Montunu giymeden gelme, hava soğuk."

"Tamamdır, küçük anne."

Cem'le telefonu kapattıktan sonra telefon konuşmamı dikkatle dinleyen Araf'a döndüm. Zaten telefon konuşmasından Cem'in geleceğini anlamıştı, bu yüzden bildiği bir şeyi ona aktarma gereği duymamıştım. Sırıtarak konuştu. "Sen beni kendi kardeşinle tanıştırırken bu kadar geriliyorsan annemle tanıştığında ne yapacaksın?"

"Annenle zaten tanışıyorum."

"Evet ama babaannemin kankası olarak," dedi Araf. Başını hafifçe sağa doğru eğip sözlerine devam etti. "Benim sevgilim olarak tanışmadın."

Bu gerçek bir anda kafama dank etmişti. Ne Fatma Teyze ne de Emel Teyze sevgili olduğumuzdan haberdardı. Araf 13 gün sonra Ankara'ya gidecekti, dolayısıyla imalı sözlerden ve bakışlardan uzakta olacaktı ancak ben Fatma Teyzenin imalarına epey maruz kalacaktım.

"Fatma Teyze bilmiyor, değil mi?" diye sordum. Araf, kafasını iki yana salladı. "Ben söylemedim ama tahmin ediyordur."

"Eyvahlar olsun..."

0 RH (-) | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin