48- Seviyor Sevmiyor, Papatya Yalan Söylüyor

19.8K 2.2K 605
                                    

Bugün, Araf'ın buradaki son günüydü.

Bu gerçek aklıma geldikçe içime bir hüzün çöküyordu. Yarın sabah erkenden otobüse binecek ve Ankara'ya gidecekti. Vizelerinden sonra uğrayacağını söylemişse de uzun uzun kalamayacaktı. En fazla 1 hafta kalabilirdi. O Ankara'dayken düzenli bir şekilde ders çalışmam gerekecekti. Çünkü ancak bu şekilde Ankara'ya, onun yanına, gidebilirdim.

"Anne, ben çıkıyorum!"

Kapı önünde montumu giyerken annem, yanıma geldi. "Nereye gidiyorsun?"

"Fatma Teyze çağırdı."

"Hmm," dedi annem imalı imalı. Kollarını göğsünde birleştirdikten sonra suratıma sırıtarak baktı. "Yani sadece Fatma Teyzeni görmeye gideceksin, öyle mi?"

"Zaten cevabı biliyorsun," dedim onun gibi sırıtarak. Annem ondan bir şeyler gizlememi istemiyordu, bu yüzden nereye gittiğimi, ne yaptığımı açık açık söylemem taraftarıydı. Ondan hayatımda yalnızca birkaç şeyi gizlemiştim. Araf'a olan hislerimi en başından beri bilmiyordu ama bunu kimseye anlatmamıştım. Bir de amcamın bana yaptıklarını gizlemiştim. Emin olmadığım bir konuda annemi üzmek istememiştim.

"İyi, hadi bakalım. Çok geç dönme eve."

"Yok annem, çok geçe kalmam. Hadi görüşürüz." Anneme el sallayarak evden çıktım ve yürümeye başladım. Bir yandan da güzel şeyler düşünerek aklımı dağıtmaya çalışıyordum. Araf'ı görecektim, onunla vakit geçirecektim. Fatma Teyzeyi de epeydir görmüyordum. Bacağımı köpek ısırdıktan sonra bir sürü olay olmuştu. Ama Araf'ın buradaki son günü olduğunu hatırladıkça üstüme çöken hüzünlü havadan kaçamıyordum.

"Cennet?" 

Duyduğum tanıdık sesle donakalmıştım. Bakışlarımı yerden kaldırıp bana seslenen kişiye bakarken bunun yalnızca bir yanlış anlaşılma olmasını tüm hücrelerimle istiyordum. Lütfen, onun sesine benzeyen bir başkası olsun. Lütfen...

Gözlerim o tanıdık yüzü incelerken iğrenç bakışları gözlerindeydi. Bana doğru yaklaşıp yüzüme sinirle baktı. "Mutlu musun, küçük hanım? Koskoca aileyi saçma sapan düşüncen yüzünden dağıttın. Senin yüzünden karım benden boşanıyor. Yuvamı da mahvettin."

Titreyen ellerimi yumruk yaparak korkumu ona belli etmemeye çalıştım ancak deli gibi korkuyordum. Ya bana dokunmaya çalışırsa? Çenemi sıkıp düşündüm, bu adam benim amcam falan değildi. Babamın abisi olabilirdi ancak hiçbir amca yeğenine bu şekilde dokunmazdı. Dokunmamalıydı.

"Küçük dilini mi yuttun? Konuşsana!"

"Sana söyleyecek hiçbir şeyim yok," dedikten sonra yanından geçmeye çalıştım. Sertçe dirseğimi kavrayarak beni eski yerime çekerken parmakları kolumda inanılmaz bir baskı yapıyordu. "Bırak beni," diye söylendim. "Bırak!"

Çevredeki insanların bakışları bize döndüğünde amcam, kolumdaki parmaklarını çekmişti. Küçük bir mahallede yaşıyordum, insanların birbirini kolladığı harika bir yerdi. Kimse umursamaz değildi ve bu konuda oldukça minnettardım.

Amcam, çevredeki insanların dikkatini daha fazla çekmemek için suratıma bir süre daha bakmış, ardından topuklamıştı. Dışarıya titrek bir nefes verip kendime gelmeye çalıştım. Tir tir titriyordum. Kolum belki de acıması gerekenden daha fazla acıyordu. 

Cebimde titreyen telefonumu hissettiğimde kafamı iki yana sallayıp silkelendim ve cebimden telefonumu çıkarıp kimin aradığına baktım. Araf arıyordu.

Aramasını cevaplandırıp kulağıma yasladım. "Alo?"

"Cennet, çıktın mı evden?"

"Evet, şimdi çıktım. Birazdan orada olurum."

0 RH (-) | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin