19- İlk Konuşma

24.1K 2.3K 450
                                    

Heyecandan titreyen ellerimle Araf'ı aradığımda telefonu kulağıma yaslamış, başparmağımı kemirerek beklemeye başlamıştım. Telefon açıldığında "Yok artık," diyen bir erkek sesi duydum. Araf'ın sesini ilk kez duyuyordum ve sesi...

İç geçirmemek için kendimi zor tuttum.

"Arayacağını söylediğinde instagramdan arayacağını düşünmüştüm. Numaramı nereden biliyorsun?"

Konuşmalı mıydım? Beni hiç tanımıyordu, konuşsam kim olduğumu anlamazdı. Sesimi daha önce hiç duymamıştı ki ben de onun sesini duymamıştım. Ancak bir türlü ağzımı açıp da bir şey diyemiyordum. Şu an konuşsam ve Araf sesimi duysa kesin memlekete döndüğünde karşılaşasımız tutardı. 

Final haftasındaydı, finalleri bittiği gibi evine geri dönecekti ve onunla aslında aynı şehirde yaşıyorduk. Araf, üniversite için Ankara'daydı.

"Konuşmayacak mısın?" diye sordu. Onaylamaz bir ses çıkardım. Nefesini bıkkınca dışarıya verdi. "Cidden insana kafayı yedirirsin."

İstemsizce kıkırdadım. "Eğleniyorsun demek," dedi Araf keyifli çıkan bir ses tonuyla. Kendisinin de eğlendiği ortadaydı. 

"Neyse," diye mırıldandı. "En azından gülüşünün neye benzediğini biliyorum. Şimdilik bu yeter."

Söylediklerine erimekle fazla meşguldüm. Dedikleri oldukça hoş sözler miydi yoksa ben onun ağzından çıkan her şeyi mi seviyordum? Sesi öyle güzeldi ki şu an bana küfretse şiir gibi gelirdi. Daha önce hiç sesini duymamıştım ve nasıl bir sesi olduğunu da hayal etmemiştim. İçimden geçirdiklerime inanamıyordum ama sesi...

Çok erkeksiydi.

Olması gereken buydu zaten. Araf erkekti sonuçta. Sesi de erkeksi olmalıydı. Ancak kimi erkeklerin sesi bu kadar derin olmazdı, tonlamaları farklı olurdu. Araf, sonsuza dek konuşsa bayılarak dinleyeceğim bir sese sahipti.

"Bir şey söylemeyeceksen kapatacağım."

"Hâlâ-..." Elimi hızla dudaklarımın üzerine kapattığımda çıkan 'şak' sesi, Araf'ın gülmesine sebep olmuştu. Neden hâlâ kapatmadığını soracaktım ancak sesimi ondan gizlediğimi bir an için unutmuştum. 

Neyse, diye düşündüm. Bir daha ömrümün sonuna kadar 'hâlâ' kelimesini kullanmazdım, olur biterdi.

"Bir şey söylüyordun sanki. Niye sustun?"

Sesinde az önceki gülüşünün izi vardı. Sırtımı yatağa doğru bırakıp yüzümdeki gülüşü genişlettim. Araf, bir süre bekledikten sonra bir şey söylemeyeceğimi anlamış, telefonu kapatmıştı.

Telefonu yatağıma bırakıp elimi hızla atan kalbimin üzerine koydum. Yüzümdeki şapşal gülümseme oraya asılı kalmıştı. Araf'la ilgili öğrendiğim her yeni bilgi, beni inanılmaz derecede mutlu ediyordu. 

Adını, göbek adını, soyadını en başından beri biliyordum. Telefon numarasını başından beri biliyordum. Doğum gününü, burcunu... Bilmediklerim nasıl göründüğü, sesinin nasıl çıktığı gibi önemli detaylardı. Elbette fotoğrafını görmüştüm ancak gördüğüm fotoğraflar çocukluk fotoğraflarıydı ve o fotoğraflarda da çok küçüktü. 

Ondan hoşlanmaya başlayalı çok olmuştu. Aslında onu ilk kez duyduğumda bir his doğmuştu içime. Bu çocukla aramda bir şeyler olacak, diye bir his. Belki saçmaydı, belki o an o hissi önemsemesem bu kadar kaptırmazdım kendimi. Hoş, kaptırmamak adına çok uğraşmıştım. Çünkü gerçek hayatta tanışmıyorduk ama ben onu tanıyordum. 

Elimle göğsüme hafifçe vurdum. "Salak kalbim," diye homurdandım. "İğne görünce de böyle atacak mısın?"

Düşüncesi bile içimi bir tuhaf yapmıştı. Yüzümü yastığa gömüp boğuk bir çığlık attım. İğneden ölümüne korkuyordum ve pozitif kan grubunda birine sırılsıklam âşık olmuştum.

Yaşadığım farkındalıkla gözlerim kocaman açılırken kafamı yastıktan kaldırdım. Ben, Araf'tan etkilenmiyor veya ondan hoşlanmıyordum. Hislerim artık yalnızca bunlarla sınırlı değildi.

Araf'a âşıktım.

0 RH (-) | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin