11.BÖLÜM "CESARET"

4.7K 821 595
                                    

Selam yıldızlarım :)

Bir önceki bölüme gelen yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bu bölüme gelecek olan yorumlarınız bekliyorum.♡

Bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.

Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Sizinkileri de bekliyorum.❥

Keyifli okumalar.♡

.

.

.

11. BÖLÜM "CESARET"

Okulun önünde duran arabadan indim. Birkaç kişinin gözleri beni bulurken şoför okulun önünden uzaklaştı, ben de okula girdim. Gözlerim bahçede gezindi. Her zamanki saate gelmiştim ama her zaman olduğundan biraz daha kalabalıktı bahçe. Bugün hava biraz güzeldi, belki de herkes onun için bahçedir diye düşünürken bahçede ilerledim.

Etrafta hâlâ biraz kar vardı ama öyle bembeyaz değildi her yer. Var olan karlar bile pis görünüyordu ve bu hoş bir görüntü değildi. Kardan sonra oluşan bu görüntüyü pek fazla sevmiyordum. Etrafa bakınmayı bırakıp önüme baktım. Hava güzeldi, güneş vardı ama buna rağmen soğuktu. Güneş havayı ısıtacak kadar da sıcak değildi.

Okulun girişindeki merdivenlere doğru yürümeye devam ederken ayaklarımın ucuna bir top geldi. Top yüzünden durmak zorunda kalırken ileriden bir ses geldi. "Atar mısın?" Başımı kaldırdım ve bunu diyene baktım. Yabancı bir yüzle karşılaşmayı beklerken Kuzey'i gördüm. Masmavi gözlerini üzerime dikmiş, dikkatle bana bakıyordu. Ona bakmak yerine istediğini yaptım ve topa hafifçe vurdum, top Kuzey'in yanına ulaştı.

"Sağol." Deyip yere eğildi, topu aldı ve kendisini bekleyen arkadaşlarının yanına döndü. Topu onlara doğru atıp maçı yeniden başlattı, bir daha hiç buraya dönmezken sabahın bu saatinde ve hava bu kadar soğukken futbol oynamaya devam ettiler.

Onu izlemek yerine önüme döndüm ve ulaştığım merdivenlerden dikkatle çıktım. Merdivenler ıslaktı ve kayıyordu. Bu yüzden dikkat ettim. Bir kaza çıkmadan okula girmeyi başardığımda cebimden telefonumu çıkardım, saate baktım zilin çalmasına on beş dakika olduğunu gördüm, sınıfa çıkmak istemedim, kantine yöneldim.

Kantine tam girecekken çıkmak üzere olan biriyle çarpıştım, geri savruldum. Neyse ki dengemi sağlayıp düşmedim. "Biz seninle çarpışmadan duramıyoruz sanırım." Dedi, kolumu tutarken başımı kaldırdım, gördüğüm kişiyle şaşkınca kaldım, kal gelmiş gibi durup baktım, tek kelime edemedim.

"Neden bu kadar şaşırdın anlamadım." Dedi Kuzey, istemsizce az önce geçtiğim giriş kapısına baktım. Hangi ara benden önce okula girmişti? Az önce bahçede değil miydi?

"Sen ne ara geldin kantine?" Diye sordum, şaşırdı.

"Vallahi ben bir yarım saattir kantindeyim." Şaşkınlığım daha da arttı. O yarım saatir kantindeyse ben az önce kime top attım? O top attığım da Kuzey'di.

"Sen az önce bahçedeydin, futbol oynuyordun." Dediğim an dudakları yana kıvrıldı, yüzündeki anlamsızlık yok oldu. Neler olduğunu anlamış gibiydi.

"Ha sen onu diyorsun." Dedi ve güldü, kaşlarımı çattım. Bunda gülünecek bir şey mi vardı ki gülüyordu?

"O ben değilim, yani bana benziyor ama ben değilim. İkizim, Güney." Başta anlamsızca baktım, sonra durumu algıladım, o anlamsızlık yok oldu. İlk defa birbirlerine bu kadar çok benzeyen ikiz kardeşler görmüştüm.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin