Selam meleklerim :)
Bir önceki bölüme gelen yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Bu bölüme gelecek olan yorumlarınız bekliyorum.♡
Bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.
Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Sizinkileri de bekliyorum.❥
Keyifli okumalar.♡
.
.
.
13. BÖLÜM "KORKU"
Korkudan tir tir titriyordum. Bacaklarım soğukta kalmış bir kuş misali titrerken ayaklarımın üzerinde durmam artık çok zordu. Korkudan dolan gözlerimden akan yaşları sildim. Ağlamak istemedim ama kendime de hiçbir şekilde engel olamıyordum.
"İyi misin?" Gözlerim bunu soran Melih'i buldu. Hâlâ hemen yanında duruyordum. Bakışlarımız kesiştiği an gözlerimi gördü, o an şaşkınca kaldı.
"Ağlıyorsun." Dedi ve koluma dokundu destek vermek istercesine. O an bir kez daha şaşırdı. "Ve titriyorsun." Diye ekledi. Sesi endişe dolu çıkıyordu. Ona cevap vermek için hiçbir çabaya girmezken az önce bize bağıran öğretmen hâlâ kızmaya devam ediyordu.
"Sakin ol lütfen." Dedi endişeyle ve devam etti. "Korkma, hiçbir şey olmayacak." Bunu dedi ama bu bile beni rahatlatmadı.
Disipline gidersem olacakları düşündüm. Annemin haberi olursa neler olabileceği bir bir aklıma geldi. Korkum daha da arttı. Bu korku her zamanki gibi mideme vurdu, midem bulanmaya başladı. Vücudumun verdiği tek tepki bu da değildi. Başım da dönüyordu, kalbim hızlanmıştı. Birazdan da burnum kanamaya başlardı. Ne zaman stres olsam, korksam ya da heyecanlansam hep aynı şeyler oluyordu.
"Defne iyi görünmüyorsun." Dedi Melih endişeyle, kolumdan sımsıkı tutmuştu. "Derin derin nefes al." Dediğinde dediğini yapmaya çalıştım ama olmadı. Göğsüm hızla inip kalktı ama sanki nefes alamıyordum.
"Hocam yardım edin." Dedi Melih ve hemen bir sandalye çekti, beni oturttu. Oturmak hiç değilse düşeceğim korkusundan kurtulmama yardım ederken bir anda etrafıma toplandılar. Herkes bir şeyler söyledi, sesler kulağıma uğultu gibi gelmeye başladı. Kimseyi anlamadım, duymadım. Düşündüğüm tek şey annemdi. Annem disiplin mevzusunu öğrendiğinde olacakları düşünüyordum ve bu hâlde olmamın tek nedeni buydu.
Birinin yüzüme su çarptığını hisettim. Soğuk su biraz olsun zihnimin durulmasına neden olurken nefes almaya çalışmaya devam ettim. Aslında nefes alıyordum ama aldığım o nefesi hissedemiyordum.
"Ambulans!" Dedi birisi, kim dedi anlamadım ama bu kelimeyi duydum. Hızla başımı kaldırdım, gözlerim başımdakilerin arasında gitti, Aras'ın elindeki telefonu gördüm ve nefes bile almakta zorlanırken can havliyle ona engel olmak için konuştum.
"Hayır!" Dedim, göğsüm hâlâ hızla inip kalkıyordu ama sakinleşmem lazımdı. Eğer böyle bir şey olursa annemin haberi olurdu ama olmazsa kendimi kurtarmak için bir şansım olabilirdi.
"Kızım iyi misin?" Az önce bize bağıran öğretmenin bunu sorduğunu duyduğumda başımı ona çevirdim. Az önceki sinirli hâlinden eser yoktu. O da çok endişeliydi.
"İyiyim." Yalan söyledim, iyi değilim ama iyi olmak zorundayım. Ambulans çağıracak kadar işi büyüteceklerdi yoksa ve bu benim için hiç de iyi bir şey değildi.
"Nefes alamadım bir an sadece." Dedim ve iyi olduğuma herkesi ikna etmek için ayağa kalktım. Oysa ayaklarımın üzerinde duracak hâlim yoktu. Hatta her an düşebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Teen FictionYakamoz nasıl oluşur bilir misiniz? Denizde yolunu kaybetmiş, yalnız kalmış ve ışık saçan canlıların bir araya gelmesiyle, onların birbirlerine dokunmasıyla oluşur. Bu da bizim bir araya gelme, birbirimizin hayatına dokunma hikâyemizdi. Bu, beş kişi...