Selam yıldızlarım :)
Bölüme başlamadan önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak bana destek olabilirsiniz.
Buraya ben de sizin için bir yıldız bırakıyorum.⭐ Sizinkileri de bekliyorum.❥
Lütfen yorum yapmayı ihmal etmeyin, yeni bölüm için oy ve yorumların birikmesini bekleyeceğim.
Keyifli okumalar.♡
.
.
.
26. BÖLÜM "HOŞLANMAK"
Tedirgin adımlar atarak ilerledim sokaklarda. Issız değildi geçtiğim yerler, hatta kalabalık sayılırdı ama yine de korkuyordum. Çünkü ilk defa bu saatlerde dışarıda yalnızdım. Tamam, doğrusu ilk değildi ve daha önce de böyle bir şey yaşamıştım ama o zaman Melih gelmişti hemen. Yanımda olmuş, korkularımı geçirmiş ve beni evime götürmüştü. Fakat şimdi yalnızım ve gittiğim yer evim değil, evimden uzak bir yer. Buna rağmen cesur davranmaya çalışmaya devam edip yürümeye devam ettim. Dakikalar sonra sahile ulaşıp boş bir banka oturduğumda kalbim ağzımda atıyordu. Beni çok bekletmeyeceğine ve burada olacağına dair mesaj atmıştı, gelmesi de gerekiyordu.
Telefonumu çıkardım, ne bir arama ne de mesaj vardı. O geleceğim dedikten sonra cevap yazmamıştım. O da arkasından bir şey yazmamıştı. Acaba şimdi yazsa mıydım? Gelmiş olduğumu söylemem yeterli olur gibiydi. Bu mantıklı gelmiş olsa da bir şeyler bana engel oldu ve ona mesaj yazamadım, bekledim. Biraz bekledikten sonra yazabilirim diye düşünürken "DOĞU VE NEFERLERİ" grubundan mesajlar geliyordu. Tuana, Aras ve Doğu konuşuyordu ama Melih bir şeyler yazmıyordu. Bir süre takip ettim mesajları. Konuştukları şey hâlâ suçlunun kim olduğuydu ve teori üretiyorlardı. Bunları okumaktan sıkılınca ekranı kapattım, telefonu cebime koydum ve beklemeye devam ettim.
Aradan yarım saatten fazla zaman geçti. Saat 10'a gelmek üzereydi artık ve eve dönmeme sadece bir saat kalmıştı. Geleceğine dair umutlarım azalırken telefonumu bir kez daha çıkardım. Tam ona neden gelmediğini yazarken duyduğum ayak sesleriyle arkamı döndüm ve gördüğüm kişiyle şaşkınca kalakaldım. "Melih." deyip telaşla ayağa kalktım. "Sen..." Sustum, şaşkınca bakmaya devam ettim. Gizemli Bey o muydu yani şimdi?
"Ne yapıyorsun burada?" diye sordu, afalladım. Bu, duymayı beklediğim bir soru değildi ki.
"Ben şey..." dedim, ne diyeceğimi bilemedim.
"Bir şey mi oldu?" Bunu sorarken endişeli bir şekilde yanıma geldi. "Sen korkarsın tek başına bu saate, neden burada böyle yalnızsın?" Endişeyle sordu.
"Hava almak istedim sadece." dedim, hâlâ neden onun burada olduğunu anlayamıyordum.
"Tek başına mı?" diye sordu, sinemaya gitmek için evden kaçıp sonra da gece yalnız kaldığım için korkudan ağladığımdan şu an bunu sorması çok normaldi.
"Evet, babam izin verince çıkmak istedim." dedim, anladım dercesine başını salladığında sorularının bittiğini anlayıp sordum. "Peki sen? Sen neden buradasın?"
"Ben eczaneye gelmiştim." dedi, ilerideki eczaneyi gösterdi. "Nöbetçi eczane buradaymış, geldim. Babam şifayı kapmış, hastaneye de gitmem diye tutturunca gelip bir ağrı kesici, ateş düşürücü bir şeyler alayım dedim." dedi ve elindeki eczane poşetini gösterdi. "Aldım da hatta, çıktığımda da gözüm buraya takıldı ve bir baktım sen oturuyorsun." Anladım dercesine başımı salladım ama kendi içimde bunun tesadüf olup olmadığını ve onun Gizemli Bey olma ihtimalini düşündüm. Fakat kendime mantıklı herhangi bir cevap veremedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
أدب المراهقينYakamoz nasıl oluşur bilir misiniz? Denizde yolunu kaybetmiş, yalnız kalmış ve ışık saçan canlıların bir araya gelmesiyle, onların birbirlerine dokunmasıyla oluşur. Bu da bizim bir araya gelme, birbirimizin hayatına dokunma hikâyemizdi. Bu, beş kişi...