L -18-

58 11 43
                                    

Multimedya; Leyl. Bölüm şarkısı; Tolgahan Tarıoğlu-Bu Kalp

 Bölüm şarkısı; Tolgahan Tarıoğlu-Bu Kalp

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar dilerimmm 💚💚

------

Zaman, duvarları küf tutmuş bir kuyuydu ve kuyunun dibindeki geçmiş, şimdiki zamanın küfünden geçerek geleceğe uzanıyordu. Yerin üzerinde kalan kısım gelecekti ve gökyüzünü gören tek zaman yine gelecekti.

Bu da ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın umudun gelecekte bir yerlerde gökyüzünden yeryüzüne bir urganla sarktığının kanıtıydı.

Umudu görmezden gelerek kuyunun kenarına oturmuş ayaklarımı zift geceden daha karanlık olan sığ suya doğru küçük bir çocuk gibi sallıyordum.

Umut doğdu, büyüdü ve olgunlaşarak bedenime çarptığında artık geçmişin katran karası suyuna düşmüş, hiçbir çaba göstermeden boğulmama boyun eğmiştim.

Boğuluyordum.

Onun okyanuslarının kıyısında bile dolanmıyorken üstelik.

"Şaka yapıyorsun..." Tamay aramızdaki mesafeyi tamamen katletti ve ben vücudumdaki güç çekildiği için yere yığılırken titreyen parmaklarımın arasındaki fotoğraf düşecek gibi oldu. "Siktir...kahretsin ya!" Tamay arkasını dönerek avuç içiyle yüzünü sıvazladı, cümlesinde anlam veremediğim bir şeyler vardı, sanki benim bilmediğim bir şey onun zihninde cirit atıyordu.

Tan'ı ilk gördüğüm an yüzündeki tanıdıklık, harelerinin vücudumda uyandırdığı hissi anımsadım ve bu karnıma binlerce kordan mızrakların saplanmasına neden oldu.

Bora ile bir akrabalık bağı vardı.

Tamay arkasını dönerek hızlı adımlarla odasına ilerledi ve ben dağılmış bir halde otururken üstüne siyah bir pantolon geçirmiş geri yanıma gelmişti. "Dün sen uyurken Bora'nın evini karıştırmaya gittim," Yanıma eğilirken bakışlarım zeminin üzerinde yamuk bir şekilde duran fotoğrafta oyalanıyordu. Kabanının cebine uzanırken cebinden iki tane kağıt parçası çıkardı, biri davetiyeye bir kısmı kan olan kağıt mektuba benziyordu.

Ölüm kokan bir mektup.

"Tan'ın zaten Bora'nın düşmanı olduğunu biliyorduk," diye konuştum sesim birden fazla anlam taşıyordu. Sanki bir savaşın ortasında bütün mühimmatımla savaşıyordum da arkamdan gelen kurşunları görmemiştim. Bakışlarım fotoğrafa düştü ve titreyen parmaklarım fotoğrafa uzandı. "Bilmediğimiz şey aralarında bir akrabalık bağı olduğuydu."

Tamay olayın devamını anlatırken akşam zorunlu olarak bir davete katılacağımızı da eklemiş ve makineyle herhangi bir ilgisi bulunan herkesin orada olacağını söylemişti. O bunları konuşurken göz renkleri cehennemden bir parça taşıyan üç adama baktım. Bora ve Tan, onların omuzuna elini koyan adamın arasındaydı ve adamın çehresine baktığımda vücudumu sarsan derin bir ürperti var oldu.

LATHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin