Multimedya; Duman ve Sude. (Normalde yan karakter eklemesi yapmıyorum ama burada eklemem gerektiğini düşündüm.)
Bölüme geçmeden önce oy verir misiniz, şimdiden teşekkürler. Satır aralarında benimle buluşmanız dileğiyle. İyi okumalarr💚💚
----
Parmaklarımın arasından akan kan, anılarımı yazan o kaleme mürekkep olurken kaburgalarımın altındaki o organın acıdığını hissedebiliyordum.
Şayet yazmaya kalksam, binlerce satır sararmış sayfaları kana bulardı.
Lâkin yazmadan, o hissin beni kamçılamasına sadece bu anlığına izin veriyordum. Unutacaktım sonuçta, hislerle işim olmazdı benim. On sekiz yaşıma girişim takvimden bir sayfa koparılmasına neden olurken bakışlarım kalabalıkların arasında gezdi. Tamay ile sevgilisi kafenin bir köşesinde birbirlerine oldukça yakın bir şekilde konuşuyorlardı ve nedenini bilmek istemediğim şekilde canım hafiften acımıştı.
Hâlbuki Tamay benim dört senelik dostumdu, onun için mutluluğu istemem gerekmez miydi?
"Neyin var bebeğim, dalmış gitmişsin." Bakışlarım yakalandığımı düşünerek hızla o yakıcı köşeden çekildi ve Çağan'ı buldu. Benim gibi duvara yaslanmış elindeki içkiyi yudumluyordu ve sorgulayan bakışları yüzümü eşeliyordu.
Omuz silkerek kahve renkli irislerine kilitlendim ve ona gülümsedim. "Bir şey yok, biraz yoruldum sadece. Baksana kaç saattir buradayız, gün ayacak neredeyse." Çağan ellerini belime yaslayarak beni kendine çektiğinde kaşlarımı kaldırdım ve ona bakarken gülümsememi genişlettim. Birkaç aydır sevgili olmamıza rağmen onu sevdiğimden emindim ama sanki önüme konulan yapbozda bir bozukluk vardı. Hem bir parçası eksik, hem bir parçası fazlaydı.
"Seni eve götürebilirim," Dudakları dudaklarıma yaklaşırken gözlerimi kapattım ve dudaklarından dökülen soluğu yudumladım. Kalbim çoktan infilak ederek kaburgalarıma devrilmişti zaten. "Ya da evime gidebiliriz."
Alayla gülerek dudağına küçük bir buse kondurduktan sonra başımı göğsüne yaslayarak ona sarıldım. Buradaki bütün organizasyonu Tamay ile birlikte ayarlamışlardı ama Tamay ile şu an aramızdaki mesafeden dolayı henüz konuşamamıştım. Bugün tanıştığı kız arkadaşından gözü pek görmüyordu beni açıkçası. "Abim de öyle diyordu Çağan, Leyl bu gece sevgilisinde kalsın da toplu katliam yaratayım diye de eklemiştir eminim söylediklerine." Kulaklarıma dolan hızlı kalp ritmi, bu notaların bana ait olduğunu bildiğimden beni gülümsetirken Çağan saçlarımın üstüne küçük bir buse kondurdu.
"Abin ile konuşacağım bir gün, yakın arkadaş kılıfından sıkılmaya başladım." Homurtusu ile kahkaha atarak ondan ayrıldım ama bakışlarım ondan önce okyanuslara teğet geçti. Bu teğet zihnimdeki lathanın bir an için genişlemesine neden olurken Çağan'ın elini tutarak onu dans edenlerin arasına sürükledim. Üstümde kırmızı saten bir elbise vardı ve altıma giydiğim topuklu, ayaklarıma adeta işkence ediyordu.
Tam ortaya geldiğimizde durduk ve belime uzanan maşalanmış gece renkli saçlarımı Çağan geriye attı. "Çok güzelsin, biliyorsun değil mi?" Bunu bu gece kaçıncı söyleyişiydi bilmiyorum ama her seferinde kalbimdeki filizlenen çiçekler katmerleniyor, bütün ruhumu kuşatıyordu. Küçüklüğümden beri sevgi dolu bir ortamda büyümüştüm ben, hayatımdaki iyilikleri ortaya dökmeye kalksam etrafta aydınlıktan başka bir şey saçılmazdı.
"Sen de çok yakışıklısın."
"Senin yanında sönük kalmak istemem." Gözlerimi devirerek onunla aramdaki mesafeyi kapattım ve omuzundaki ellerimi ensesinde birleştirdim. Topuklu ayakkabı giymeme rağmen onun burnuna geliyordum, basketbol takımının kaptanıydı ve gereğinden fazla uzun bir bedene sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LATHA
FantasyŞeytan'ın çocukları, zihinlerimize gömüldüğümüz yerde cirit atarken ve Tanrı'nın kaderimizi yazan kalemi kanımızla doldurulurken, zift gece kanımıza bulaştı. Olmaması gereken ne varsa, ay tamken oldu ve biz, bir gece yarası birbirine sarılan ruhlar...