9Multimedya; Bölüm Şarkısı; Perdenin Ardındakiler-Düşlerim Zifiri Karanlık
İyi okumalar dilerimm💚💚
-----
Siz hiç beyaz kefene sarılıp bir mezar boşluğuna gömüldüğünüzü ve üstünüzü annenizin örttüğü battaniye ile değil de kurumuş topraklar ile örtüldüğünü hayal ettiniz mi?
Hayal etmedim, bizzat farklı bir ruhun girdiği yansımam bunu yaşadı.
Olduğum yaşta ve farklı bir evrende gömülmüştü.
Bu beni korkutan ve uykularımı kaçıran bir ayrıntıydı. Bileklerinin ağrıması, yaşadıklarımın yansımasıydı. Aileme kavuşamadan ölme hissiyatımın verdiği korku ile ailesine kavuşamadan onların mezarına gidecek olma korkusu birbirlerine sarılmış, ellerinde silah dahi olmadan bizi yaralıyorlardı.
Tamay ile iştahsız bir şekilde kahvaltı masasında otururken ikimizin de dalgın bakışları Bora'daydı. Ona sormam gereken binlerce soru vardı fakat aklım hâlâ tam olarak toparlanmamıştı. "Söylesene Bora," Dedim en sonunda oturduğum yerde arkama yaslanırken. Bacak bacak üstüne atarken Bora parmaklarının arasında kıstırdığı çatalı tabağına bırakmıştı. "Kaç yaşındasın?"
Hatırlıyordum, yaşım küçüktü ve gücümü zar zor kontrol ettiğim zamanlardaydık. Annem bir gün çalıştığı yerden döndüğünde elinde buraya gelmeden önce parçaladığım bileklik vardı. Onu Bora Kardem'in bana hediye ettiğini söylemişti.
Bu kumpas doğduğumuz an kader çizgilerimize mürekkep gibi bulaşmıştı.
"Yirmi üç yıldır yirmi beş yaşındayım."
"Niye, yaşlanmama iksirini mi buldun puşt?" Tamay homurdanarak yerinden kalktığında bakışlarım gerginliğine kısa bir an değindi. Daha sonra zihnimde olduğu halde içeri geçti. Bu hareketi bile her şeyimizin aslında planlı olduğunu gösteriyordu.
"Gücü size bırakırken elbette bir kısmını kendimiz için kullanmamız en doğrusu olurdu." Omuz silkerek yerinden kalktığında zihnimde Tamay'ı hissettim.
Kendimiz dedi, ne alaka?
"Kendimiz derken?" Diye sordum yerimden kalkıp onun karşısında dikilirken.
Bora ağzına tıktığı poğaçanın yarısını geri çıkartırken gözlerini devirdi. "Bana hâlâ güvenmemen canımı sıkıyor." Bal hareleri, koyu renkli gözlerimi katletmek isteyen şafağa meydan okur gibi baktığında Bora yarım bıraktığı çayını yudumladı. "Bu işe tek başladığımı düşünecek kadar salak olmayacağını varsayıyorum. Çalıştığım yerden birkaç kişiye daha yaşlanmaması için güç aktarımı yaptım." Sesi ifadesizdi, sanki bunu defalarca anlatmış gibi umarsızdı kelimeleri.
"Neyse ne tamam, uzatma." Dedim ters bir şekilde. "Devamlı da buraya gelme."
Omuz silkti. "Peki."
Gözlerimi devirdim ve hareket etmeden sadece gücümü kullanarak etrafı toplamaya devam ettiğimde Tamay zihnimde dolanmaya devam ediyordu. Onu bir gölge gibi hissediyorum fakat onun gölgesi aydınlıktı. "Sana iki adet sorum var, Bora." Diye konuştum onun cevaplarının dürüst olması için birçok şeyi feda edebilirdim şu anda. Bora içtiği sigaranın cesedini fırlatarak bana döndüğünde gözleri kısılmıştı.
Kurumuş dolgun dudaklarımı ıslatırken zifiri geceyi taşıyan harelerim onun yüzündeydi. "Birinci soru, bizim burada olmamız kendi ailemizde ne olarak biliniyor ve oradaki zaman ile buradaki arasında nasıl bir fark var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LATHA
FantasyŞeytan'ın çocukları, zihinlerimize gömüldüğümüz yerde cirit atarken ve Tanrı'nın kaderimizi yazan kalemi kanımızla doldurulurken, zift gece kanımıza bulaştı. Olmaması gereken ne varsa, ay tamken oldu ve biz, bir gece yarası birbirine sarılan ruhlar...