L -11-

191 34 585
                                    

Multimedya; Bölüm Şarkısı; Madrigal-Seni Dert Etmeler

İyi okumalar dilerrimm, (Bölüm epey uzun, yorum sınırını beş yüz yapabilir miyiz acaba? Hadi, diğer bölüm gelene kadar paragrafları benim için doldurun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar dilerrimm, (Bölüm epey uzun, yorum sınırını beş yüz yapabilir miyiz acaba? Hadi, diğer bölüm gelene kadar paragrafları benim için doldurun.💚💚)

-----

Zaman, parmaklarının arasında binlerce keskin bıçak olan canavardı, acı çektiğiniz zamanlarda yavaşlar korktuğunuz zaman ise bıçaklar ile ruhunuzu yumruklardı.

Şu andan itibaren nereyi tutsam parmaklarıma kan bulaşacaktı.

Ocak ayının altıncı günündeydik. On dört gün sonra ise vedanın kucağında ölümün soluğunda olacaktım.

On dört günü kaç ile çarparsam daha fazla bir sayıya ulaşabilirdim. Her günden uyuduğum saatleri çıkarsam kaç saat nefes alışımın bilincinde olup onun değerini bilecektim? Hangi cümleyi döksem dudaklarımdan, birazdan Tamay'a söyleyeceklerim onda en az etki bırakacaktı?

Tamay bir terslik olduğunu anlayıp yanıma varmış ve apar topar kulüpten çıkmıştık. Midem bulanıyor, başım dönüyordu. Okyanusların dibinde, yosunların sardığı bedenimle kumların altına gömülüyordum. Zaman oradaydı, alacağım nefeslerin sayısının dolmasını bekliyor, ölüm dudaklarına yasladığı çatlak kadehten kanımı yudumluyordu.

Üç kelimelik şiiri andım.

Tamay, özür dilerim.

"Zihnindeki kapıları aç sevgilim, aç ki konuşmanı zorlayan olayı anlayabileyim." O bu cümleyi kurana kadar, kendi içimde olayları ondan saklayabilme yeteneğimin olduğunu bilmiyordum aslında. Eve vardığımızda kelimelerime geçen prangaları topladım ve sessizliğimi koruyarak arabadan indim. Soğuk hava yüzüme küçük iğneler halinde batarken patika yolu kollarımı göğsüme bağlayarak geçtim. Eve varıp kendimi banyoya attığımda ise zihnimin kapılarını ona açtım.

Onu bırakacak olmanın ağırlığı ve aileme kavuşamadan ölmenin acısı birbirine karıştı ve oturduğum küvette küçüldüm. Ailem, mezarıma bile gelemeyebilirdi.

Hıçkırarak avuç içlerimi yüzüme örttüğümde ılık su vücudumu bir anne gibi sarmalıyordu. Dudaklarımdan dökülen yakarışlar banyonun duvarlarından sekip tekrar bedenimi buluyordu. Gözlerimden akan yaşlar, yanaklarımdan kendilerine yol izlerken zihnimdeki bütün kapıların sertçe kapandığını hissettim.

Tamay gitmişti.

Onun da benim gibi yıkılmış olma ihtimali fırtınada ayakta kalmaya çalışan boynu bükük bir kardelen çiçeği gibi hissetmeme neden oldu. Karı delip geçmiştim de göğe bakan yüzüme ölümün gölgesinin çökeceğini tahmin edemedim.

Ilık suyun yüzeyinde ceset gibi salınan siyah dalgalı saçlarım bileklerimin üzerindeki kesiği kapatırken yaslandığım yerden kayarak kendimi suyun altına gömdüm. Boğulmak, işler son raddeye gelmeden bu sikik şehirden kurtulmak istiyordum. Zihnimdeki sokaklarda ayın ışığı üstüme düştü, izmihlalim beni karşıladı.

LATHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin