Multimedya; Tamay.
İyi okumalar dilerimm :)
------
Gidişini kabullenemediğiniz insanların varlığı her zihninize düşmesin de sizi defalarca var oldukları yerden yok ederdi.
Hareleri külden, yüreği yangından ve zihni mezarlıktan oluşmuş bir adam tanıdım iki ay önce fakat o beni, yıllardır yüreğine devirmiş, sevmiş ve hatta zihnine gömerek mezarıma toprak atmıştı.
Onunla barda olan konuşmamızı anımsadım. Onu gömdükten sonra kimseyi sevemediğini söylemişti ve cümlenin nesnesi bendim.
Zamanın acımasız yumruklarını sırtımda, anıların acımasızlığını göğsümün oluğunda açılan yarada hissettim. "Ben..." sessizliği bozmuştum ama ne diyeceğimi bilemez hâlde etrafa bakıyordum. Deli gibi titreyen parmaklarımı avucumun içine gömerek yerimden doğrulduğumda Tamay'ın bakışları hâlâ fotoğrafta oyalanıyordu. "Ben kendimi iyi hissetmiyorum."
Yokuş aşağı akan bir nehir, göğüs oluğumun üstüne düşmüş ve kalbime dolan meyus duyguları alıp götürmek istercesine karnıma doğru bir sıcaklık olarak yaymaya başlamıştı. Kanayan yaram açılmamıştı, ince bir çizikti fakat ruhumun içime sığmadığını ve oradan bir canavar gibi elini uzatarak çıkacağını hissediyordum.
Tamay da donup kalmış ve ayakta titreyen bedenime boş bakışlar atmıştı.
Dudaklarım aralandı ve benim için asıl önemli olan yüreği yangın adamın kıvılcımları ruhuma sıçradı, içimdeki yangını derinden hissediyordum. "Leyla, hayır..." Başını iki yana salladı.
Onu adeta ağlayarak reddettim. "Tamay, gücü durduramam."
Bakışları üstümdeki beyaz kazağa düştüğünde yerinden adeta fırlamış ve beni kucağına alarak yatağa bırakmıştı. "Geçen sefer yaralarını nasıl iyileştirdiğini bilmiyoruz," Nefesi, korkunun boğazına sarılan elleri yüzünden kesik kesikti. "Bir daha iyileştirir mi onu da bilmezken kendine hakim olmaktan başka seçeneğin yok, güzelim."
Ona gözlerim kapandı kapanacakken baktım, etrafta siyah noktalar uçuşuyordu, Tamay üstümde ağırlığını bana vermeden oturuyor ve elindeki peçeteyi yaramın üstüne bastırıyordu. "Tamay, ölecekmiş gibi değil bayılacakmış gibi hissediyorum."
"Kriz geçiriyorsun, bana bak." Ona bakmak istesem de gözlerim hafif kaymış ve ciğerlerimde tökezleyen nefesim, düştüğü yerden merhametsizce bana bakmıştı. "Leyl, bana bak."
Gözlerimden süzülen yaşlar, şakaklarımdan geçerek başımın altındaki yumuşak yastığı dökülürken Tamay alnını alnıma yaklaştırmış ve beni sakinleştirmek için parmaklarını saçlarımın arasında dolandırmaya başlamıştı. "Bir ev düşün Leyl, ikimizin yaşadığı. İzmir'e dönmüşüz ve ailelerimizle aramızı düzelttikten sonra ayrı bir eve çıkmışız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LATHA
FantasyŞeytan'ın çocukları, zihinlerimize gömüldüğümüz yerde cirit atarken ve Tanrı'nın kaderimizi yazan kalemi kanımızla doldurulurken, zift gece kanımıza bulaştı. Olmaması gereken ne varsa, ay tamken oldu ve biz, bir gece yarası birbirine sarılan ruhlar...