13

480 29 2
                                    

"Ben bakamam abicim"dedi. Kanepeye iyice yayılıp Erkutla Ahmetin kavgasını izledim.

"Ne demek bakamazsın"dedi yeşil gözlüm.

"İşim gücüm var benim"dedi Erkut.

"İşin dediğin şey üniversite sınavına mı
hazırlanmak?"diye sordu Ahmet.

"Üstelik yirmilerin ortasındasın"diye de ekledi.

"Lan Yağız Lan yağız!" dedi Erkut.

"Onu ne ara söylemiştim ya"diye sordum.

Ahmet göz kırptı bana. Sonra benimle küs olduğu aklına gelmiş olacak ki yüzündeki ifadeyi toparladı.

"Abartılacak bir şey yok kendime bakarım ben"dedim. Ahmetin işleri yoğundu yanımda kalamazdı.

"İki gün önce dikişlerini patlatmayı beceren biri mi söylüyor bunu?"

Yine Ahmet benimle konuşmuştu. Gülümseyerek başımı salladım.

"Olağan şeyler bunlar Ahmetim"dedim.

Bana cevap vermedi. Masanın üzerine iki tane kart koydu.

"Bak Erkut burda numaram yazıyor en ufak bir sıkıntıda beni ara"bana kısa süre bakıp tekrar Erkuta döndü.

"Kredi kartı da masada ne eksikse ordan öde beni aradığında şifreyi söylerim"dedi.

Gitmek için ayaklandığında ona seslendim.

"Bi dudak bir yanak yolla" Erkut iğrendiğini belli edercesine bir nida çıkardı.

"Uslu dur"dedi Ahmet.

Yüzündeki ifadesi gülmemek için kendini tutuyor gibiydi.

Alt dudağımı büzüp ona baktım. Bir adım bana doğru atmıştı ki vazgeçti ve evden çıkıp gitti.

"Kaldık mı baş başa"dedim.

"Hadi kalk da markete gidelim"dedi.

"Erkutum marketi boşver oyun konsoloğu alalım"dedim.

Birbirimize bakıp sırıttık. Masadaki kartı cüzdanıma yerleştirdim. Erkut da numara yazılı kartı alıp telefonuna numarayı kaydetti.

Erkut taksiyi aradı ve olduğumuz yeri söyledi taksiyi beklerken yeni çıkan oyunlardan bahsediyorduk. Taksi kısa sürede gelmişti.

Erkuta kaş göz işareti yaptım. Arabaya geçtiğimizde telefonla Ahmeti arayıp şifreyi öğrenmişti.

Ben asgari ücret sınırlarında maaşla çalışan bir polistim. Elbette Erkuttun da benden eksik kalır yanı yoktu. Partime işlere gidiyordu. Elimize kart geçmişken alt üstü bir oyun konsolu alacaktık.

Susmak bilmeyen vicdanımı susturma çabasına girmiştim.

Araba kırmızı ışıkta durdu. Pencereden dışarı baktığımda gözlerimin içi parladı.

Erkutu dürttüm ve başımla o yönü gösterdim.

"Düşündüğümü düşünüyor olamazsın"dedi.

"Abicim biz burda inelim borcumuz nedir?"dedim taksici abiye.

Söylediği fiyatın üstünde para uzatıp arabadan indim. Arkamdan da Erkut geldi. Olmayan servetime servet katacak yere sırıtarak baktım ve içeriye girdim.


8 saat sonra....

"Yağız yine ötüyo telefonun"dedi Erkut.

"La dur hadi be merve koş!" diye bağırdım. Saatlerdir susmak bilmeyen telefonu arka cebimden çıkarıp cevapladım ve kulağıma götürdüm.

"Bastır mervem bastııırr!!" diye bağırdım.

"Bittin sen Yağız!" keskin sesi karşı taraftan duyduğumda olduğum yerde kala kaldım. Ahmetin bağırarak konuşmasıyla kendime gelmiştim. İddia dükkanından dışarı çıktım.

"Yağız merve seni bekler"Erkut kafasını dükkandan çıkarıp bana bağırdı. Ona elimle sus işareti yapıp arkama döndüm.

"Kaç saattir.."duraksadı.

"Nerdesin lan?" hızlı hızlı nefes alışlarını telefondan duyuyordum.

Sorusunu es geçtim.

"Ahmet merve diye biri yok"dedim.

"Lan deli mi edeceksin beni nerdesin NERDE!" Telefonu kulağımdak biraz uzaklaştırdım.

"İki dakkaya evdeyim"dedim.

Karşı taraftan büyük bir gürültü sesi geldi. Bir şeyleri deviriyordu.

"Yağız..kapat telefonu"dedi.

Dediğini yapıp telefonu kapattım.

Arka cebime sıkıştırdığım fişleri çıkardım. Ne kadar harcamıştık onu hesaplayıp Ahmete geri ödemek için.

20

40

10

30

10

Bin

Toplamda 100 bin harcamıştık. Ellerim titremeye başladı. Ensemden tüm vücudumu saran titremeyle kala kaldım.

Dükkana girecekken Erkut dışarı çıktı. Ağlayacak gibi bir ifadeyle bana baktı.

"Yağız s*ktin belamı"dedi.

Tek kaşımı kaldırarak ona baktım.

"Hayrola"dedim.

"Ahmet aradı ve psikolojimi sarsan cümleler kullandı"dedi.

"Adresi vermedim de" yalvarırcasına konuştum.

"Verdim hacı"dedi.

"Erkut elimde kalacaksın"ona bir adım atmıştım ki arkamdaki korna sesi dikkatimi çekti.

Şöför kapısı açıldı ve yakışıklı sevgilimin yüzünü gördüm. Başıyla arabasını işaret edip arabaya geri bindi.

Erkutla arabanın önüne geldik.

" Öne geç"dedim.

Erkut başını olumsuz anlamda salladı. Onu ikna etmeye çalışırken Ahmet kornaya bastı. Erkutu itip arkaya geçtim. Bende öne oturacak göt yoktu.

Sanıldığının tam aksine yolculuk sakin geçmişti. Eve geldiğimizde Ahmet kapıyı açıp içeri girdi ardından da biz.

"Bekleyin beni"dedi.

Üst kata çalışma odasına çıktı. Kısa  süre sonra elinde kağıtlarla ve kalemle döndü.

"İmzalayın"diyip önümüze bıraktı. İsmimin yazılı olan evrağı alıp inceledim

"50 bin borç mu?" diye sordum.
Erkutunkine baktığımda onun da 50 bin yazıyordu.

Derin bir iç çektim.

"İmzalayalım Erkut  ölüm fermanımızı"dedim.

HatamsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin