22

321 17 1
                                    

Kapıyı tekmelercesine çaldım. Sonunda kapı açıldı. Doğanı es geçip yatak odasına girdim. Çoğu eşyam kendi evimdeydi.

Az olan eşyalarımı bir bavula sıkıştırdım.

"Yağız neler dönüyor?" kafamı kaldırıp Doğana baktım.

"Bu evden gidiyorum" duraksadım.

"Erkuta da haber ver gelmek istiyorsanız beni takip edin"dedim.

"Bir anda neden bö-"onu susturdum.

"Doğan karşımda dikilip hesap soracağına git hazırlan"dedim.

Başını olumlu anlamda sallayıp odadan çıktı. Ben de yarısını kapatmak için uğraştığım bavulu tamamen kapattım. Ayağa kalkıp odaya göz attım.

Bu sabah beraber kalktığımız yatağın dağınıklığı duruyordu.

Odanın kapısı hışımla açıldı. Kafamı kaldırdığımda karşımda Ahmet duruyordu.

"Gitmek yok"dedi. İçeri girerken kapıyı kapatmıştı.

"Kim olduğunu sanıyorsun?"dedim.

"Yağız bırak o bavulu otur konuşalım"dedi.

Üzerindeki ceketi çıkarıp yatağa fırlattı. Yatağa oturduğunda eliyle yatağa vurup oturmamı işaret etti.

"Vazgeçtim senden de senle ilgili her şeyden de"dedim.

"Yağızım nolur mantıklı düşün"dedi.

Ona baktığımda gayet rahat görünüyordu. Oysa benim sinirden ayaklarım titriyordu. Zar zor karşısında dimdik duruyordum.

"Ahmet her şeyi unut"dedim.

Sesim titremeye başlamıştı.

"Senin gibi biriyle beraber olamam. Vicdanımı susturup ömrümü seninle geçiremem. Seni tanıdığımı sanıyordum ama yanılmışım. Sen kalbimdeki Ahmet değilsin"dedim.

"Ben hep aynı kişiydim. İşimi öğrendin diye bambaşka birine dönüşmedim yağız"dedi.

"Uzatmayalım"dedim.

Biraz daha konu uzasaydı yere çökebilirdim.

"Gitmekten söz ediyorsun yağız . Sensiz bu evde nasıl yaşarım ben?" yüzünü inceledim acı çekercesine bana bakıyordu.

Ona bir cevap vermeden arkama döndüm eğilip bavulu aldım tam kapıya ilerlemiştim ki arkamdan sıkıca sarıldı.

"Seni bir zindana kilitlemem gerekiyorsa yaparım. Seni yerin dibine gömmem gerekiyorsa onu da yaparım hatta seni gökyüzüne hapsetmem gerekiyorsa onu bile mümkün kılarım. Yeter ki gitmemeni engelleyeyim" kurduğu cümleler canımı daha çok yakmıştı.

Demesi gereken tek şey bu işi bırakacağım olmalıydı.

Eğer ki öyle bir şey deseydi yalan veya gerçek olup olmamasına bakmaksızın onun yanında kalırdım.

"Beni göm Ahmet. Beni göğsüne göm"dedim.

Karnımda kenetlenen ellerini zar zor birbirinden ayırdım ve odadan çıktım.

Doğan salonda beni bekliyordu.

"Erkut nerede?"diye sordum.

"Yeni bir dershaneye yazılmış eşyalarını yanıma aldım"dedi.

Başımı olumlu anlamda salladım.

Doğana doğru adım attığımda bileğimden Ahmet sıkıca tuttu.

"Gitmiyorsun Yağız!" Sesi odada yankılandı.

Bileğimi canımı yakmasını umursamadan sertçe kavramıştı.

Doğan yanımıza geldi. Ahmetin yaptığı gibi bileğimi kavradı.

"Ahmet bırak"dedi.

"Sana ne bok oluyor lan?" tıslarcasına konuştu Ahmet.

"Seninle kalmak istemiyorsa delikanlıca aradan çekileceksin"diye karşılık verdi Doğan.

"Ya çekilmezsem?" Ahmetin yüzünde yine aynı şeytani ifade oluştu.

"Ahmet beni durdurmak yerine işi bırakacağım demeni bekledim" sesim titriyordu.

"Oysa sen beni tehdit etmek dışında hiçbir şey yapmadın?" Yutkunamadım bile.

"Sevmek bu değil , bu bencilikten başka hiçbir şey olamaz"dedim.

"Bunca zaman bana yalan söyledin. Üst yönetimde bir müdür olduğun zırvalığını geçiyorum. İş benim için önemli değil ama senin işin insanların canıyla kumar oynamaksa orada duracaksın" bileğimi tutan eli gevşedi ama tam bırakmamıştı.

"Senin için can bu kadar kıymetsizken seninle bir gelecek kuramam. Yüzüne her baktığımda o depodaki insan yığını gözlerimin önüne geliyor. Söylesene Ahmet, onlardan kaçı şu anda öldü?"

Bileğimdeki elini ruhsuzca benden çekti.

Bunu fırsat bilen Doğan beni kendine çekti.

Doğan arkamda duruyordu bir eli de bileğimi kavramıştı.

Ahmet ise düşmanımmış gibi karşımda kafasını yere eğmiş şekilde duruyordu.

"Söylesene Ahmet! İşi bırakıyorum diye!"

Sesimin yüksek çıkmasının tam tersi olarak yalvarırcasına bir tonda demiştim.

"Ahmet seni seçiyorum demen gerekiyor" dedim.

"Ahmet!" sesim artık çıkmayacak gibiydi.

Bu son adını anışım olacaktı. İşini benden önde tutan kişi oydu. Beni göz göre göre gitmeye iten kişi de oydu.

"Sensiz yapamam"dedi.

"Duymak istediğim bunlar değil"diye karşılık verdim.

"O kadının dedikleri gerçekti. Senle ben bir hatadan başka bir şey değiliz. Karşılaştığımız o günden bu güne kadar"duraksadım.

"Hepsine lanet olsun" eğik kafasını kaldırıp gözlerime baktı.

Yeşil gözleri kızarmıştı, yüzünde eti lime lime kesiliyor gibi bir ifade vardı.

"Git Yağız elimden bir kaza çıkmadan siktir olup git!"

Kurduğu cümle içime oturdu. Tükür gibi ismimi telafuz etmişti.

"Seninle karşılaşmak hayatımın en büyük hatasıydı ve Ahmet sırf seninle öbür tarafta karşılaşmamak için affediyorum seni"dedim.

"Canımı bu kadar yaktığına pişman olacaksın Yağız" yanımdan geçerken omzuma çarptı.

Ahmet kapısı açık gül bahçesi gibiydi nerden bilebilirdim ki dikenlerle kaplı olduğunu.

Evden çıkıp gitti.

"Gidelim mi?" 

Yerdeki bavulu alıp Doğana baktım.

"Gidelim"diyebildim.

HatamsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin