"Başkomiserim izin verin yarın başlayayım işe" milyonuncu kez yalvarıyordum."Olmaz evladım prosedürler gereği bir hafta sonra başlayabilirsin"dedi.
"İki aya yakındır işe gelmiyorum beni kovdunuz da haberim mi yok?"dedim.
"Olur mu öyle evladım. Haftaya geldiğinde odama uğra"dedi. Ben bir şey demeye hazılanırken telefonu yüzüme kapattı.
Kahvaltı masasına baktım. Az olan iştahım hepten kesildi.
Doğanın üzerindeki polis üniforması sinirlerimi artırıyordu.
"Gitsene işine"dedim.
"Kahvaltıdan sonra giderim"dedi Doğan.
"Erkut başımıza daha ne belalar açacaksın"dedim.
"Bela falan ağır oluyor"dedi Doğan.
Şerefsizde bir rol yapma kabiliyeti vardı ağzımı açık bırakıyordu.
Elindeki çatalı masaya bırakıp kafasını eğdi Doğan. Masada sesizlik oluştu.
"Yağız bir daha kırıcı konuşursan kötü olur" bunu her şeyden habersiz saf sevgilim söylemişti.
"Ahmet lütfen üstüne gitme yağızın. Hem size yükten başak bir şey değilim"dedi.
Ağzım açık karşımdaki yüze baktım. Gözleri dolmuş alt dudağı titriyordu."Bir de bayıl istersen feriha"dedim.
"Efendim?"diye sordu.
"Sus köle"dedim.
Doğanın yüzünde oluşan sırıtışı nasıl ben tek fark edebildim aklım almıyor.
Erkutla Ahmet yemeğini yiyordu ben ise ellerimi göğsümde bağlamış sinirli bir ifadeyle Doğana bakıyordum.
"Yirmi iki"dedim.
"Yirmi üç" diye ekledim.
"Lokmalarımı mı sayıyorsun sen?"dedi Erkut.
"Lan ne sayacam Doğanınkini sayıyorum kiraya ekleyeceğim"dedim.
"İyice iştahımı kaçırdım Yağız"dedi Ahmet.
Ona masum bir ifadeyle baktım ama masadan kalkıp pencere kenarına geçti. Pencere kenarında duran paketten bir dal çıkarıp ucunu çakmakla tutuşturdu.
"Son kez uyarıyorum. Bu çocuğa en ufak bir imada bulunursan eli bini yarın alırım senden"dedi.
Aklıma gelen borç senetiyle yüzümü buruşturdum.
"Hangi böbreğimi satayım?" dedim.
"Orası sana kalmış"dedi Ahmet.
Bu çocuk ciddileşince aşırı seksi görünüyordu.
Ayağa kalkıp yanına gittim. Dudağından öpmeme izin vermeyeceğini bildiğimden yanağına sulu bir öpücük bıraktım.
"Olma böyle seksi olma"sesizce söylemiştim ama Doğanın duyduğundan emindim.
"Aha yine başladılar"dedi Erkut.
"Yağız sakin ol"dedi Ahmet.
Uzanıp bu defa boynuna uzun bir öpücük kondurdum.
Boynundan ayrılmadan önce dilimle daireler çizdiğim boynunu ısırdım. Ufak bir inleme kaçtı Ahmetin ağzından. Sırıtarak ondan ayrıldım.
"Yuh lan yuh!"Erkut konuşmuştu.
"Rahatsız olan varsa kapı orda"dedim.
"Ellerinize sağlık işe geç kalmadan gideyim ben malum yolum uzun"dedi Doğan.
"Doğan iki adımlık yer neresi uzun"dedi Erkut.
"Bırakınız gitsinler bırakınız yapsınlar"dedim keyifle.
"Yine saçma sapan konuştu"dedi Erkut.
Doğan masadan acıların çocuğu moduyla ayağa kalktı veda edip mutfaktan çıktı.
"Yolcu edeyim"diyip peşinden gittim.
"Çocuk işe gidiyor diye bi havalara uçmadığı kaldı" arkamdan konuşan Erkuta dönüp hareket çektim ve dış kapının açılma sesini duyunca koşar adım oraya ilerledim.
"Acıların çocuğu"diye seslendim Doğana.
Omzundan geriye bana baktı.
"Git başımdan"dedi.
Yanına yürüdüm.
"Doğancım malum yeni evliyiz libidomuz zirvelerde olduğundan böyle manzaralarla karşılaşabilirsin"dedim alayla karışık.
"Yağız sabrımı zorlama"dişlerinin arasından tıslarcasına konuşmuştu.
"Seni böyle gördükçe keyfim katlanıyor h-"
Beni sert çekilde duvara itti. Kendimi toparlayıp onu itmek için hamle yaptım. Benden daha iriydi.
Ellerimi başımda kenetleyip boynuma yüzünü gömdü.
Korkumdan sesimi dahi çıkaramadım. Ya ahmet görseydi o zaman asla yüzüme bakmazdı.
Ellerimi ondan kurtarmaya çalıştım.
Boynumda hissettiğim ıslaklık midemi bulandırmıştı.
Bacağımı kaldırıp dirseğimle karnına vurdum. Benden ayrıldı. Yüzünde keyifli bir ifadeyle bana baktı.
Islanmış dudaklarını baş parmağıyla sildi.
"Sakla saklayabiliyorsan boynundaki izi"dedi.
"Siktim belanı"dedim.
Ona doğru adım attığımda benden hızlı davranıp evden çıktı.
Elimle boynumu kapatıp odama girdim. Aynadan boynuma baktığımda ağzımdan bir küfür kaçtı.
Kan toplayıp moraran boynumu nasıl saklayacaktım?
Dolabı açıp dün akşam giydiğim boğazlı kazağı üzerime geçirdim. Boynumu tamamen saran kazak gizlemişti izi.
"Seninki yine iffet modunda"mutfağa girdiğimde Erkut Ahmete beni göstererek konuştu.
"Üşüdüm"dedim.
"Mevsim yaz"dedi Ahmet.
"Kansızım"dedim.
"Buna laf sokucu bir cevap verirdim de sabah sabah dayak yemek istemiyorum" dedi Erkut
"Aferin Erkut"dedim.
"Neyse beyler ben çıkıyorum bir yaramazlık yapmayın" Ahmet çocuk azarlar gibi konuştu.
"Koca adamlarız düştüğümüz duruma bak"dedim.
Kafamı Ahmete çevirdiğimde yüzünde beli belirsiz bir ifade gördüm.
Birini bu bakışıyla öldürebilirdi. Beni fark ettiğinde ifadesini değiştirip burukça gülümsedi.
"İşin rast gelsin beyim"dedim.
Yanımdan geçerken elleriyle saçlarımı karıştırıp mutfaktan çıktı.
Kısa süre sonra dış kapının açılıp kapanma sesi geldi.
Yerine gelen iştahımla masaya oturdum. Ahmetin yarısını yediği ekmeğe uzanıp aldım.
"Kalk çay doldur bana"dedim.
"Kendin doldur"diye cevap verdi Erkut.
"Kalkarsam bardak niyetine seni kullanırım Erkut"dedim.
Ayağa kalktığında arkama yaslanıp sırıttım. Birileri dediğimi yaptığında aşırı tatmin oluyorum.
"Aferin böyle adam ol"dedim.
Bardağı önüme koydu. Keyifle kahvaltımı yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatamsın
Teen FictionBirbirine zıt işler yapan iki kişi. Her beraber olduklarında ödemeleri gereken bir bedel vardı. Beraber olmaları evren için koca bir hatadan ibaret. Zıtlıkları aşıp mutluluğa ulaşabilecekler mi? (Eşcinsel romandır)