"Günaydın halime teyzem" dedim üst kattaki ev sahibime.Beyaz saçlarının üstüne renkli bir şapka takmıştı. Çok güzel görünüyordu.
"Günaydın Ahmet oğlum"diye karşılık verdi yetmişli yaşların ortasında olan kadın.
"Var mı bir isteğin sultanım?"dedim.
Muzipçe gülümseyip balkondan biraz daha aşağı eğildi.
"Oğlum şekerim var aç duramıyorum akşama bana ekmek getirebilsen-"sözünü kestim.
"Akşamı beklemeye ne gerek var çocukları söylerim getirirler "dedim. Başını olumlu anlamda sallayıp gülümsedi.
"Oğlum hayrola akşama işin mi var?" dedi. O da artık beni tanıyordu özel bir gün olmadan asla takım elbise giymezdim.
Gömleğimin yakasını düzelttim.
Üç senedir bu mahallede yaşıyordum. Koca evimi satmış bu küçük kasabaya yerleşmiştim.
İşimi de profesyonel bir yöneticiye devretmiştim benim yerime işletiyordu.
"Şehir dışına çıkacağım"dedim.
"Ha o gün gelmiş mi?" diye sordu.
Gülümseyip el salladım ve yürümeye başladım.
"Bak Ahmet abin sana kızacak"
Önümde selim abiyle küçük kızı durdu."Hayrola selim abi yine ne yaptı bu kerata?"diye sordum.
"Sorma Ahmetim yine sınıfta sonuncu olmuş"dedi.
Dokuz yaşlarındaki kıza baktım. Suçlu gibi değil de daha çok özgüvenli duruyordu. Gülümseyerek başını okşadım.
"Şunu şımartma"dedi babası.
"Daha küçük üstüne bu kadar gitme Selim abi"dedim.
"Sen de başlama anası gibi"diyip küçük kızı elinden tutup yanımdan uzaklaştı.
Bu mahallenin her şeyini seviyordum.
Yürümeye devam ettim.
Birkaç mahalleliyle daha ayak üstü sohbet ettikten sonra uzaktaki arabayı fark ettim.
Adımlarımı hızlandırıp arabaya yaklaştım ve ön kapıyı açıp bindim.
"Günaydın reis"dedi.
"Sür kerem sür"dedim.
"Abi onlarca bar varken niye yılda bir o bara gidiyoruz?"diye sordu kerem.
Buraya gelmemde en çok keremin etkisi vardı. Koca şehirde bir parkta oturup nereye gitmem gerektiğini düşünürken ansızın kerem aramıştı beni.
Ben de ilk uçağa binip bu kasabaya gelmiştim. İyi ki de gelmişim.
"Kerem yine aynı mevzu mu?"sorusuna soruyla karşılık verdim.
"İyi, bir içki için on saat yol çekecek olan sensin.."duraksadı.
"..ve benim"diye ekledi.
Koltuğu iyice arkaya yaslayıp gözlerimi yumdum.
---
Gözlerimi araladığımda çoktan karanlık çökmüştü.
"Nerdeyiz?"diye sordum.
"Bar"diyip kafasıyla ilerdeki mekanı gösterdi Kerem. O kaca bir esnemeyle bana baktığında yüzünü inceledim.
Mahalleli ne kadar diretse de asla saçlarının renginden vazgeçmiyordu, gri saçlarına eşlik eden ela gözleri ve kavisli burnuyla son derece yakışıklıydı.
Onun griye boyanmış saçlarını karıştırıp gülümsedim.
"Sabah barın kapanmasına yakın alırım seni"dedi.
"Eyvallah"diyip arabadan indim.
Üzerimi düzeltip bardan içeri girdim. Her gelişimde oturduğum masaya oturup kehribar içkimi sipariş verdim.
Gözüm ilerdeki bar taburesindeydi. Bilmediğim onlarca beden orada oturup kalkıyor insanlar geçip gidiyordu.
Yağız yoktu. Yağızı görme umuduyla her sene karşılaştığımız o tarihte buraya geliyordum.
Şuurumu kaybedecek kadar içtim.
--
Yazar
Orta yaşlarının başındaki adam zorlukla kafasını kaldırdı. Bar boşalmaya başlamış yüksek müzik kendini slow bir parçaya bırakmıştı.
Dans pistine baktığında birkaç sarhoş beden sallanarak dans ediyordu.
Gitmesine az kalmıştı yeşil gözlü adamın. Biliyordu birazdan güneş doğacak ve arkadaşı onu buradan alıp götürecekti. Umutsuzca bar taburesine baktı.
Sırtı ona dönük bir beden oturmuş içkisini yudumluyordu.
Dua etti taptığı Tanrısına o kişinin sevdiği adam olması için.
Yayvan şekilde sandalyesinden kalkıp bar tezgahına yürüdü. Bir tabureyi güçlükle kendine çekip oturdu.
Barmene işaret yaptığında adam anlamış şekilde ona bir içki uzattı.
Yanındaki bedenin yüzüne bakmaktan korkuyordu.
Ya yine başka bir yüzle karşılaşsaydı?
Kendine yemin etti eğer bu kişi yine Yağız değilse vazgeçecekti.
İçkisinden koca bir yudum alıp yanındaki bedene çevirdi gözlerini.
Kafası eğik şekilde içkisini yudumlayan kişinin yüzünde beli belirsiz yarım bir gülümseme vardı.
İçinde aynı anda milyonlarca kelebek uçuşuyor ve binlercesi de birbirine çarparak ölüyordu.
Karşısındaki beden Yağızdan başkası değildi.
Kendine engel olamadı iri beden. Gözlerinden koca bir yaş akıp gitti.
Sevdiği adam uzanıp yaşı sildi.
"Se-sen"diyebildi yeşil gözlü adam. Başka ne diyebilirdi ki?
Her şeyin bir rüyadan ibaret olduğunu düşünüyordu.
Yağız kafasını yana yatırmış bir eliyle başını sabit tutmakla uğraşıyordu.
"Ben"dedi Ahmetten daha ayıktı Yağız.
"Bunca yıldan sonra neden?"diye sordu Ahmet.
"Laneti ortadan kaldırdım sevgilim"dedi Yağız.
Artık biliyordu ki Ahmet onun hatası değildi tek doğrusuydu.
Ahmeti bir hıçkırık tuttu. Boğazını parçalayan yumruğa inat konuştu.
"Hoş geldin"diyebildi.
Ağzında binlerce küfür vardı. Bir konuşsa her zerresine kurban olduğu o adamı dövecekti.
"Hoş bulduk"diye karşılık verdi Yağız. Dilinin ucundaki onlarca özür konuşmasını geriye iterek.
"...hoş bulduk"
Hatamsın...
![](https://img.wattpad.com/cover/302850609-288-k230162.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatamsın
Novela JuvenilBirbirine zıt işler yapan iki kişi. Her beraber olduklarında ödemeleri gereken bir bedel vardı. Beraber olmaları evren için koca bir hatadan ibaret. Zıtlıkları aşıp mutluluğa ulaşabilecekler mi? (Eşcinsel romandır)