23

307 15 0
                                    

Canımı yakan bir rüyaydı bu.

Aynı anda hem karnıma ağrı giriyor hem de beynim patlayacak gibiydi.

Bir rüya insanı öldürmeye yetebilir miydi?

Konuştukça sesim bana ait değilmiş gibi geliyordu. Çabalamayı bıraktım ne olacaksa olsun artık dedim.

Rüyamda yaşamak için çabalamayı bıraktığım an kulaklarıma milyonlarca çığlık sesi ulaştı, hissettiğim ağrı katlandı ve gözlerimi rüyanın aksine yavaşça araladım.

Yıllardır görmediğim bu rüya tekrardan beni bulmuştu.

Odaya göz attım yer yatağında uyuyan Erkutun yüzünü ay ışığı aydınlatmıştı. En azından tek değildim.

Arkamı döndüm küçükken öğrendiğim birkaç dua mırıldanıp kendimi uykuya tekrardan teslim ettim.

---

"Çok şanslısın Yağız oğlum" başkomiserimi dikkatle dinlemeye devam ettim.

Masada duran kağıt bardaktaki çayından bir yudum alıp devam etti.

"Takip ettiğimiz bir suç örgütü var en son adanada görülmüş bizden bir ekibi oraya geçici süreliğine görevlendirme  için gönderecektim. Eğer gitmek istiyorsan seni de ekibe dahil ederim" dedi.

Sabah ilk işim karakola gelip başka yere tayinimi istemek olmuştu.

"Ya ben?" Kafamı Doğana çevirdim. Bir türlü peşimi bırakmıyordu.

"Doğan oğlum ikinci haftan sayılır bu gitme merakın niye?"diye sordu müdürüm.

"Başkomiserim evrak düzenlemekten çok sıkıldım"dedi.

Müdürün sert tepki vermesini beklerken yüksek bir kahkaha attı.

"Tamam tamam seni de ekibe dahil ediyorum"dedi.

Teşekkür edip odasından çıktık.

"Nesin sen kuyruğum falan mı?" Doğana dönüp sordum.

"Sen gelmeden önce ben odadaydım" dedi.

Gözlerimi devirip yanından ayrıldım.

Bir anda kolumu yumuşak sayılmayacak şekilde tuttu etrafa bir göz attığımda kimse yoktu koridorda.

"Doğan canımı sıkma"dedim.

"Neden kaçıyorsun?"sorduğu soruyla kafamı yere eğdim.

Ben buydum kaçmak kişiliğimin merkezindeydi.

"Git bunu karşı kaldırımda çadır kuran Ahmete sor"dedim.

Sabah işe gelirken Ahmet karakolun karşısında sırtını bir ağaca dayamış beni bekliyordu.

Göz göze geldiğimizde ise sadece içkisini yudumladı. Sabahın bu saatinde nasıl içerdi aklım almıyordu.

Ona ardırış etmemeye çalışarak içeri girmiştim.

"Ahmet yüzünden mi?"

Doğan gerizekalı gibi davranıyordu.

"Doğan iki gün önceki kavgamıza şahit olmadın mı? Abuk subuk konuşma da bırak kolumu" dedim.

Kolumu daha çok sıktı.

"Ayrıldınız yani" dedi.

Tek elimle omzundan tutup yere eğdim ve dirseğimi karnına geçirdim.

Acıyla inleyip yüzüme baktı.

"Ayrıldık"diyip onun yanından ayrıldım.

Uzun zamandır işte olmadığımdan çok fazla evrak işi birikmişti öğle arasına kadar onları düzenledim.

"Yağızcım öğle arasınına girdik dışarda yemeye karar verdik bize katılır mısın?" Kafamı kaldırım isminin buse olduğunu anımsadığım kıza baktım.

Yüzüne yakışan bir tombulluğu vardı. Çok zayıf sayılmaz çok da kilolu görünmüyordu. Sevimli bir kızdı.

"Olur"diyip gülümsedim.

Busenin bakışı yüzümde gezince yanakları al al oldu.

Bilgisayarı uyku moduna alıp ayağa kalktım.

Karakoldan bir gurup olarak çıkmıştık. Merdiven basamağında busenin bileği burkulduğu için koluma girdi.

"Buse istersen bir hastaneye gidelim?"dedim.

"Yok Yağızcım geçer birazdan"diyip koluma daha çok yapıştı.

"Bu arada ben Tolga"dedi uzun boylu mavi gözlü adam.

Gülümseyip elini uzatınca ona karşılık verdim.

"Bende Cansel"dedi yanındaki saçları boyadan yanmış kadın.

Ama bu görüntüsü ona yakışıyordu. Ona gülümsediğimde elini uzattı.

Uzanıp elini sıktım. Elimi çekmek üzereyken ağacın olduğu yere gözüm kaydı.

Ahmet şeytani bakışıyla beni izliyordu.

Arka cebimdeki telefon çalınca buseden müsade isteyip zar zor telefonu çıkardım.

Ekrana baktığımda bilinmeyen numaraydı.

Yürümeye devam ederken meşgule attım aramayı.

Telefonu cebime tekrar koyarken mesaj sesi durdurdu beni.

05*********:  O kızdan ayrılmazsan yarın sabah Sahra Çölüne postalarım onu.

Mesajı okuduğumda gözlerim istemsizce kocaman açıldı. Sırtıma inen sıcaklıkla arkama baktım. Ahmet elindeki telefonu sallayarak bana göz kırptı.

Bir insan kaçakçısının dediğini görmezden gelemezdim.

"Buse Cansunun yanına geçsen olur mu Tolgayla özel bir mesele konuşmam gerekiyor"dedim.

"Aaa sevgilimi soracaksan tolgaya ben diyeyim yok"diyip koca bir kahkaha attı.

Elimle ensemi kaşıyıp onu Cansuya yönlendirdim.

"Tolga" diye seslendim.

Yanıma gelip kolunu omzuma attı. Kulağıma eğilip konuştu.

"Buseden aman diyim uzak dur"dedi.

"Niye?" diye sordum beni biraz daha kendine çekti çok yakın duruyorduk.

Kalçamda titreyen telefon rahatsız etse de umursamadım.

"Kendini nikah masasında bulursun da ondan"diyip kahkaha attı.

"Aman Allah korusun"dedim.

Tepkim gülüşünü ikiye katlamıştı.

Uzanıp arka cebimdeki telefonu çıkardım.

Aynı numaradan birçok mesaj gelmişti.

Son mesaj duraksamamı sağladı.

05*********: Sendeki izimi bir başkasının dokunuşu silemez Yağız.

Arkama dönüp baktım. Elleri cebinde bana dönük şekilde yürüyordu.

İçime oturan berbat hisle önüme döndüm.

HatamsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin