Odadaki gerginlik keyfimi yerle bir ediyordu.
Elimdeki yüzük kutusunu bir tur daha çevirdim.
"Ne yani Yağız eşcinsel miydin?"
Kafamı elimdeki ışıltılı kutudan çekip Ayşeye baktım.
Ahmet ise tekli koltukta oturmuş sigarasını yudumluyordu.
"Doğan nerde?" diye sordum Ayşeyi görmezden gelerek.
"Ooo kardeşim eski yarini görünce kafan uçtu hatırlamıyor musun? Doğan son görevden dolayı terfi aldı artık Adanada yaşıyor" dedi Erkut.
"Eski yar ha?" Ahmetin kırgın sesi içimi burktu.
"Anlat Ayşe" dedim bakışlarımı Ahmetten çekerek.
Bu ortamdan ayrılmak ve Ahmetle sakin bir gece geçirmek istiyordum.
"Önce sana sorduğum soruyu yanıtla. O kadar seviyordun beni hepsi sahte miydi?"
Ayşenin suyu bulandırması sinirlerimi bozsa da bir açıklamayı hak ediyordu.
"Eşcinsel değilim Ahmetselim" dedim.
"O ne la ?"
Sırtımdaki yastığı Erkutu susturmak için ona fırlattım. Acıyla yüzünü buruşturup bana baktı.
"Bundan önce de Ayşeseldi"
"Ahmet yapma" dedim. İmaları canımı yakmaya yeterdi.
"Neyi yapmayayım yağız? Sana evlilik teklifi ettiğim gece eski sevgilinle evime geliyorsun" sigarasını söndürüp ayağa kalktı.
Evden çıkmasından korkuyordum mutfağa ilerlediğinde derin bir iç çekip Ayşeye döndüm.
Bakışımı anlamış olacak ki konuşmaya başladı.
"Sen gittikten bir süre sonra okulumdaki bir öğretmenle görüşmeye başladım. Ama iş çirkinleşti şey... biz beraber olduk"
Ahmetten önce bunu duysaydım canım çok yanardı ama şimdi pek de tepki veremedim.
"Bunu şantaj olarak kullandı evlenmek istedi kabul etmeyince aileme her şeyi anlattı. Her şey bir anda gelişti evlendik. Ama o çok değişti beni dövmeye sürekli içmeye başladı. Bana sürekli senin gözlerinde başka bir adam var diyordu. Mahalleliden seni öğrenmiş yağızı düşlüyorsun diyip dövüyordu. Sa-saçlarımı kesti. Ben de dayanamadım yerini çoktan biliyordum numarana da ulaşınca çıkıp geldim"
Ahmet odaya girdi bir elinde birkaç birayı zar zor tutuyordu.
Diğer elinde bir bardak su vardı. Suyu Ayşenin önüne bırakıp eski yerine geçti.
"Benden ne yapmamı bekliyorsun?" Diye sordum.
"Bana yardım et e-eskisi gibi olabiliriz"
Şimdi odayı Ahmetin içtiği birasından gelen ses dolduruyordu.
Susamışçasına tüm birayı kafasına dikip bitirdi.
"Bunu yapamam ayşe" dedim.
"Yapamam değil yapmam olacak o!" Ahmetin yüksek sesi Ayşeyi ürküttü.
"Ahmet sırası değil"dedim. Omuz silkip ikinci birasına uzandı.
"Yağız yalvarırım" Ayşeye acıyordum ama sevgim kalmamıştı. Kalbimde Ahmet dışında kimseye yer yok.
"Sen misafir odasına geç Erkut sana göstersin bi duşunu al dinlen yarına kadar kalacak bir yer düşün"dedim.
Koltuktan kalkıp dış kapıya ilerledim.
"Nereye?"
"Biraz dolaşacağım"dedim Ahmete.
Bir şey demeden o da ayaklandı beraber evden çıktık.
Sesizce ne kadar yürüdük bilmiyordum bir parka geldiğimizde adımlarımı banka sürükleyip oturdum. Ahmet de beni taklit etti.
"Evet"dedim.
"Ne evetti ?" Hafif sarhoş olan bedene çevirdim gözlerimi.
"Seninle yaşlanmaya evet" dedim. Gözlerinde sönmüş olan ışık geri geldi.
Yeşil gözleri benim ilacımdı.
"Yağızım başımız beladan kurtulmuyorken evlenmek.."duraksadı beni kırmamak için cümlelerini özenle seçiyordu.
"Teklifin geçerli değil mi?" Diye sordum.
"Bilmiyorum yavrum bilmiyorum"dedi.
Cebime sıkıştırdığım kutuyu çıkardım ve bu sefer onun önünde ben diz çöktüm.
"Bu parkı hayatımızı paylaşacağımız çocuklarımızla doldurmaya var mısın?" Susuyordu.
"Ahmetim, tüm doğrularımı silip attın sen, şimdi tek doğrum sen kaldın."
Yüzündeki muzip gülümseme keyfimi yerine getirdi.
"Benimle bu şehri terk etmeye, yeni bir hayata var mısın?"
Bu şehre gelmemin en büyük nedeni ailemin mezarıydı şimdi Ahmet için onları bırakıyordum.
"Kaçmaktan vazgeç artık"dedi.
"Benimle evlen"dedim onu duymazdan gelerek.
"Yağız!" Yüksek sesle ismimi söylemesi canımı bir nebze sıkmıştı.
"Benimle evlen lan!" Onun sesini gölgede bırakacak kadar yüksek sesle bağırdım.
"Evet lan!"
Dünyanın bir an bizim için durduğuna yemin edebilirdim.
Kulağımdaki rüzgar sesi de araba sesleri de adeta durmuştu. Uzaktan gelen salıncak gıcırdamasın dışında.
Ayağa kalktım o da benim gibi kalktı. Bir alyansı çıkarıp ince uzun parmağına geçirdim.
Alyanslı parmağını uzunca öptüm.
Kutuyu elimden aldı. Alyansı çıkarıp banka bıraktı kutuyu.
Önce alyansı öptü sonra parmağıma geçirdi.
Uzanıp alnımdan uzunca öptü.
"Hatamdın hayatım oldun"dedi.
"Hatamdın nefesim oldun"dedim.
Uzanıp sıkı sıkı sardım iri bedeni. Sarılışıma anında karşılık verdi.
Ara ara boynuma uzun öpücükler bırakıyordu. Birbirimizden ayrıldık.
"Varım anasını satayım varım senle kaçmaya"dedi.
Yüksel bir kahkaha attım, sanki bizi onaylamayan ailelerimizden kaçıyorduk.
"Ama şu kızcağızın mevzusunu çözelim. Bize savunmasız bir kızı yarı yolda bırakmak yakışma sevgilim"dedi.
Onu sevmemem için hiçbir sebep yoktu. Onun merhameti buz tutmuş yüreğimde ateşe neden oluyordu.
"Çözelim kocacığım"dedim.
Yüksek bir kahkaha attı.
"Bu kocacığım kelimesini yatakta da duymak isterim" dedi.
Utanıp başımı yere eğdim. Çenemden sıkıca kavrayıp başımı kaldırıp yüzüne çevirdi.
Yana yatırdığı kafasıyla bana uzanıp dudaklarımdan ıslak şekilde öptü. Ellerimi ensesinde birleştirip öpüşüne karşılık verdim.
İlk kez bir park canımı yakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatamsın
Teen FictionBirbirine zıt işler yapan iki kişi. Her beraber olduklarında ödemeleri gereken bir bedel vardı. Beraber olmaları evren için koca bir hatadan ibaret. Zıtlıkları aşıp mutluluğa ulaşabilecekler mi? (Eşcinsel romandır)