2

11.1K 207 33
                                    

Tüm gece uyumadım. Meleğimin yanında yatıp onu izledim. Saçlarıyla oynadım.
Sabah anneannem hızlıca odaya girdi.  Kapı çarpmasıyla Emir uyandı. Anneanneme bağırdım. "Ne yapıyorsun? Çocuk uyuyor burada. Senin geldiğin yerde kapı yoktu herhalde." "Eğer odana girmeden önce kapı çalınsın istiyorsan konağa gideceksin küçük hanım. Bu evde böyle. Şimdi kalk kahvaltı hazırla. Dana gibi yatıyorsun." "Tamam."

Bir şey demeden yataktan kalktım. Emir bana seslendi.

"Abla nereye." "Mutfağa gidiyorum." "Hayır sen beni bırakıp gideceksin." Emire sarıldım. "Kim söylüyor ablacım bunları." "Anneannem."

Sinirden yumruklarımı sıktım. Emire baktım. "Ablacım şimdi seninle küçük bir oyun oynicaz. Eğer dediğim her şeyi yaparsan sana bir sürü çikolata alacağım." "Ne yapacağım?" "Bundan sonra anneannem ne derse desin duymayacaksın. İstersen dışarıda oyna. İstersen evde otur. Anneannemin benim hakkımda dediği hiçbir şeyi dinlemeyeceksin. Çünkü o yalancı. O yalan söylüyor." "Tamam abla." Emirin kafasını sevip odadan çıktım.

Kahvaltı hazırlamaya başladım. Kafam çok dağınıktı. Salatalıkları keserken parmağımı kestim. Bağırarak elimi tuttum. Mutfağa ilk dedem geldi. "Ne oldu, ne oldu?" Konuşmak yerine parmağımı gösterdim. Tereğin yanındaki beyaz havluyu parmağıma bastırdı. Anneannem arkadan geldi.

"Bırak sen. Kendi halletsin. Şimdi burada olmak yerine hanım olsa onun için kahvaltı hazırlayacak bir sürü hizmetçisi olacak."

Sinirle anneanneme döndüm. "Senin benimle derdin ne? Dediğini kabul ettim hala benimle uğraşıyorsun." "Gerçekleri gör, Azcik heveslen diye yapıyorum."

Bıçağı tutan elim sertleşti. Bıçağı kavradım. Anneannem bıçağa baktı. Dedem bir adım geri çekildi. Sinirle bağırdım "Yeter be!" Bıçağı tereğe attım. Elimdeki havluyu parmaklarıma sarıp mutfaktan çıktım. Kendi kendime saydırdım. "Şu kahpe dünya bir beni kabullenemedi. Şu kahrolası Mardin bir beni istemedi. Yeter artık yeter. Bıktım hepsinden." Ayakkabımı giyip dışarı çıktım biras daha hava almasam ölecektim.

Yol boyunca sinirli sinirli yürüdüm. Yürürken ağlamaya başladım. Sahile gittim. Denize bakarak ağladım. Annem ve babam aklıma geldi. İçimden konuştum. "Güçlü olmak bu kadar zor mu gerçekten? Dayanamıyorum. Ne vardı o kazada ben de ölsem?" Gözlerimi yanaklarıma sildim. Parmağıma baktım. Hala kanıyordu. Zaten ağlıyordum bir de onun için ağladım.

Havlu iyice kan olmuştu. Yanıma yaşlıca bir adam yaklaştı. "İyi misin kızım?" "İyiyim." Adama bakmadım. Denize bakmaya devam ettim. "Müsade var mıdır." Bir şey demeden bankın yan tarafına oturdum. Adam yanıma oturdu. Saçlarıma dokundu. Bir anda ayağa kalktım. "Ne yapıyorsun ya sen? Allah teker teker göndermiyor dertleri bana. Şimdide sapıklarla uğraşıyorum." "Yanlış anladın kızım. Saçlarına bakıyordum. Buralardan değilsin herhalde. Sapsarı saçların var." Geri oturdum. "Annem buralı." "Sen niye ağlıyorsun?" Adama parmağımı gösterdim. Adam güldü. "Ah ne kızım. Küçük bir kesiğe mi ağlarsın? Ben de sandım ki birisi bir şey yaptı. Bu güzelliği ağlatan herifi bulup bir güzel dövmek isterdim. Ama küçük bir kesikmiş." Adam poşetinden bir yara bandı çıkardı. "Al kızım. Sar parmağını daha fazla ağlama. Şu güzelim gözlere yazıktır. Ne güzel, deniz gibi masmavi." "Bu yara bandı beni mutlu etmeye yetmez. Bana kefen falan sarılması gerekiyor." "Öyle de deme. Allah'ın gücüne gider. Buna da şükür de geç. Daha kaç yaşındasın ki bunları söylüyorsun. Üzülme. Hiç kimse taşıyamacağı dertle sınanmaz. Hadi sana iyi günler. Dediklerimi düşün."

Adam kalkıp gitti. "Hızır gibi geldi adam. İlah falan mıydı ki?" Kendi düşüncelerime güldüm. Cebimdeki telefon çaldı. Arayan çok yakın arkadaşım Gizemdi "Efendim." "Ahter neredesin?" "Sahilde." "Bekle geliyoruz." "Kiminle?" "Selen ile ben."
Gizem telefonu kapattı.

Denize doğru baktım. Dalgalar taşlara vurup geçiyordu. Birkaç dakika sonra kızlar geldi. Ağladığımı gören Gizem sordu. Olayları kısaca anlattım. Selen eliyle ağzını kapattı.
"Sen... Sen evleniyorsun." "Kızım biz niye şimdi öğrendik." "Ağlamakla meşguldüm."

Gizem elini ağzına götürdü. Selen sorgulamaya devam etti.
"Ne olacak peki?" "Kardeşimi burada bırakamam." "Emin misin arkadaşım. Bir yol çaresi bulunur." Gizem konuştu. "Hangi ağa diye sordun mu?" "Mardin'in ağası dedi." Gizem ve Selen birbirine baktı. İlk Selen konuştu. "Yok artık." "Ciddi misin?" İkisi de birbirine baktıktan sonra bana baktılar. "Ne olamaz?"

Selen konuştu. "Yani sen şimdi Arslan ile mi evleneceksin?" "o kim?" Gizem araya girdi. "Bir tane ağa yok ya koca Mardin'de. Selen sen de dur şimdi." Gizem ellerimi tuttu. "Ne yapmak istiyorsun arkadaşım." "Emiri alıp gitmek."

Telefonum tekrar çaldı. Anneannem ariyordu. Anlık sinirle telefonu kapattım ve denize attım. Selen ayağa kalktı. "Ahter! Ne yaptın?" "Kimseyi duymak istemiyorum. Onunla konuşmak hiç istemiyorum. Kahpe karı. Beni kardeşimle tehdit ediyor."

Gizem daha sakindi. Elimden tutup ona bakmamı sağladı. "Ahter, asla istemediğin bir şey yap demiyorum ama bir düşün istersen. Eğer Arslan bey ise kardeşine ve sana çok iyi bakar diye düşünüyorum. Nasıl birisi olduğunu bilmiyorum ama onunda küçük bir kardeşi vardı öldü. Emire ona baktığı gibi bakar." "Bilmiyorum Gizem. Ayrıca o olduğu da belli değil. 70 yaşında birisi gelse ne diyeceğim? Kardeşimi burada bırakamam. Evlenmek zorundayım." Tekrar ağladım.
Selen göz yaşlarımı sildi. "Ah canım arkadaşım." Üçümüz beraber sarıldık. Ben daha çok ağladım. "Dayanamıyorum. Bir tane hayatım var. Hiç istediğim bir şey yapamıyorum. O kadar zor ki. Dayanamıyorum. Boğuluyorum. Bıktım buradan. Ben İstanbul'a gitmek istiyorum."

Bir süre daha dertlestik. Gizemin telefonu çaldı. "Efendim mukaddes teyze." "Ahter yanında mı kızım.?" "Yanımda teyze." Telefonu bana verdi. "Niye açmıyorsun telefonu?" "Senin sesini duymamak için." "Kızım , ben senin iyiliğin için..." "Yeter ya yeter. Sen sadece cebin para görsün diye beni satıyorsun. Bu kadar. Zamanında senin büyüklerin seni iki koyun uğruna satmış sen de kabul etmişsin. Ama ben öyle değilim anladın mı? Ben senin gibi paha biçilir değilim. Benim değerim o kadar az değil. Beni kendinde bir tutma yeter artık!" Telefonu kapatıp gizeme verdim.

Kızlar bana baktı. "Sence de ağır olmadı mı?" "Onları hakediyor." Saat iyice gec olmuştu. Kızlarla vedalaşıp kalktım. Marketten emirime bir çikolata aldım.

Eve gittim. Emir komşunun oğlu ile oynuyordu. Evde değildi. Yatağıma uzandım. Yanıma anneannem geldi.

"Al şu parayı. Yarın gidin kızlarla elbise neyim alın." "Koy masanın üstüne." "Kabul ettin sonunda." "Kardeşimi bırakıp gitse miydim?"
"Telefonun nerede?" "Cehennemin dibinde. Sen de gidip baksana hala yerinde mi diye." "Terbiyesiz. Ama damadım seni yola sokar. Evcileştirir seni." "Hayvan miyim ben? Kedi, köpek, at evcileştirilir." "Artık şu dik başlılığı kes." "Anneanne. " "Söyle kızım." "Eğer o herif üstüme kuma getirmeye kalkarsa yemin ederim kendimi öldürürüm. Vebali senin boynuna. Ona göre."

Anneannem bir şey demeden odamdan çıktı. Bende uyudum. Sabah alışverişe çıkacaktık.

Yeni bölüm hakkındaki görüşleriniz neler?

Sınır geçince görüşmek üzere

Yıldız +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin