9

7K 137 10
                                    

Sarp öne oturdu. Ben Emiri kucağımdan indirip yanıma oturttum.

-Sarp ne oluyor ? Anlatacak misin?
-Ahter, bu Bora. Bora Ahter.
-Memnun oldum Ahter.
-Sordugum soruya cevap ver Sarp. Ne yapıyoruz şu anda?
-İstanbul'a gidiyoruz. Oradan sonra hal çaresine bakarız.
-Halamı aramam gerekiyor.

Bora ve Sarp birbirine baktı.

-Ahter, ben halanı biraz araştırdım. Bir avukat. Eşi desen savcı. Bu olay yüzünden başını belaya sokarlarsa ne olacak?
-Halam bize zarar vermez. O istedi ilk yanıma gelmeyi.
-Neden gelmedi peki? Anlattığına göre bir mesajla işi bitirdi.
-Bilmiyorum.
-Ben biliyorum. Enişten başını belaya sokmak istememiştir. Şimdi lütfen sessiz ol. İstanbul'a vardıktan sonra gerisi kolay.
-Halama güvenmeyip yarım saat önce tanıştığım birisine mi güveneceğim? Neden bana yardım ettiğini bile anlatmıyorum.

Bora arabayı durdurdu. Bana döndü.

-Bak prenses çok tatlı kızsın. Ama lütfen kulaklarımı bir şey yapmayı kes. Organ mafyası olsak ki değiliz çoktan seni bir kenarda öldürürdük. Eğer inmek istiyorsan in. Ama kimden kaçıyorsanız artık seni 10 dakika içinde bulursa da ağlama.

Ne diyeceğimi bilemeyip sustum. Ne denirdi ki zaten?

-Sessiz olacak mısın?
-Tamam.
-Ha şöyle ya.

Tekrar gaza basıp arabayı çalıştırdı.

-Sarp bey pedofiliye mi başladınız acaba? Bıraksaydın da kız bir reşit olsaydı en azından.
-Bora önüne bak şu vites topuzu-

Öksürmemle sustu. Emir yanımdayken bir zahmet küfür etmesinler.

-20 yaşındayım ben.
-Lan gene küçük bu kız.
-Bora evlenmek için kaçırmıyorum ya kızı. Kızın kaçması gerekiyor ben de kaçırıyorum.
-Her ihtiyacı olanı kaçırıyor musun? Ben niye yeni öğrendim? Yoksa her seferinde başka birisini mi çağırıyorsun sizi alması için?
-Bora arkada küçük çocuk var. Ağzımı bozdurma. Şu arabayı sür sadece. Ne kadar kaldı?
-Birkac saate Bursa'ya varırız. Oradan İstanbul'a geçeriz.

Bursa? Ben kaç saattir uyuyorum?

-Bir neredeyiz şu anda?

Sarp cevap verdi.
-Kutahya bitmek üzere.
-Ne? Kaç saat uyudum ben?
-Yani şöyle anlatayım. Çarşamba akşamından uyudun. Perşembe sabah da uyudun. Birkaç saat önce de uyandın. 11-12 saat olmuştur.

Ağzım açık kaldı. Ne diyeceğimi bilemedim.

-Bu süre zarfında Emir ne yaptı?
-İki üç kere mola verdik. Yemek yedik beraber. Gezdik, konuştuk. En son artık seni de uyandıralım dedik.
-Sen ciddi misin? Çok özür dilerim. Emir de şişirmiştir başını.  Ablacım sen de beni niye uyandırmıyorsun?
-Kizma çocuğa. Ayrıca başımı şişirmedi. Sohbet ettik biraz.

Ben yine de kendimi çok mahcup hissettim. Emirin uzun süreli konuşmalarda ne kadar kafa yorucu olduğunu biliyorum. 60 yaşındaki bir profesör gibi en gereksiz bilgileri bilirdi. Başta ilginç gelse de sonradan can sıkıcı oluyordu. Susması için para teklif ederdim. Umarım emir çok yormamıştır onları.

Kendimi arkaya bıraktım. Camdan dışarıyı izledim. Emir kucağıma doğru yattı. Saçlarını okşadım.

Neler olacak acaba ? Beni neyin beklediğini çok merak ediyorum. Arslan'ın peşimden geleceği bir gerçek. Ama onu gördüğümde ne yapacağım bilmiyorum.

Sarp'ın telefonu çaldı.

-Alo baba. Bora geldi. Geliyoruz şimdi İstanbul'a . 3-4 saate geliriz. Ayrıca baba sana dediğim şey vardı ya... Tamam baba. Görüşürüz.

Yıldız +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin