Notu okumaya başladım. Beynimden vurulmuşa döndüm. Şaşkınlık içinde yatağın üzerinde oturuyordum. " Noldu kimden gelmiş?" dedi Serkan.
" Ender göndermiş" dedim sakince.
Serkan notu elimden aldı. Okumaya başladı:"Geçmiş olsun demek isterdim. Bu yaptığımı bir uyarı olarak düşünün. Eğer peşimi bırakmasanız daha çoooook basınız ağrır"
ENDER...Serkan'ın şaşkın olan yüz tavrı bir anda sinirli bir hale dönmüştü. Ne olduğunu o da, ben de daha anlamamıştık. Serkan elindeki notu çiçeğin üzerine aynı şekilde bıraktı. O koltuğun üzerinde, bende yatağın üzerinde öylece oturuyorduk.
Serkan bir anda ayağa kalktı. Odadan çıktı. Ben ise hala şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım. Ender'in gönderdiği bu not beni zerre kadar korkutmamıştı. Üstelik daha da çok hırslandırmıştı. Ama elimden hiç bir şey gelmiyordu. Kafamdaki kocaman yara ve ağrısıyla onu nasıl yakalayacaktım?
Böyle düşünürken Serkan içeri girdi.
" Ne oldu bir anda çıkıp gittin odadan" diye sordum meraklı bir şekilde. " Hasan müdürü aradım. Ne yapılması gerekiyor bir sorayım dedim" dedi. Yatağımın karşısında bulunan koltuğa oturdu. " Eee ne dedi Hasan müdür" dedim gözlerimi büyüterek. "Sen şimdi boş ver işi mişi
iyileşmene bak" dedi. Sanki biraz kızmış gibiydi. " Ender tekrardan sana saldırabilir, yada seni kaçırabilir. O yüzden daha temkinli olmalıyız." dedi Serkan emir verir bir ses tonuyla." Serkan unutma ben bir polisim. Kendimi koruyabilirim." dedim sinirle." Çok iyi bir polis olduğunu herkes biliyor ama koruyamadın. Eğer koruyabilseydin o zaman Ender seni kaçıramazdı." dedi yüzü allak bulak bir halde. Serkan'ın bu söyledikleri pek de çok hoşuma gitmemişti ama bir yerde de haklıydı. Ben iyi bir polis olsaydım kendimi koruyabilirdim.
Daha fazla dayanamadım, içimden söylediğimi dışına vurdum:" Haklısın ben iyi bir polis olsaydım kendimi koruyabilirdim." dedim ağlamaklı bir sesle. " Hayır. Ben öyle bir şey demedim ki, sadece daha dikkatli olmalısın dedim. Hatta sen benim tanıdığım en cesur , en iyi polisin." dedi Serkan. Serkan'ın benim hakkımda böyle düşünmesi beni biraz teselli etmişti.
Yüzümde küçük bir gülümseme oluştu. Serkan'ın da yüzü gülmüştü.
Doktor Furkan beni kontrol etmek için gelmişti. " Defne hanım nasılsınız?" dedi mutlu bir yüz ifadesiyle. " Teşekkürler Furkan bey iyiyim. Şey ben ne zaman çıkabilirim. "dedim. Aslında çıkamayacağımı biliyordum ama bir şansımı deneyeyim diye düşündüm.
" Bakın Defne hanım, başınıza aldığınız darbe sonucu beyin kanaması geçirdiniz. Daha yoğun bakımdan çıkalı bir gün dahi olmadı. Bu şekilde çıkarsanız tekrardan bir beyin kanaması geçirebilirsiniz. Çıkmanız çok büyük tehlike ama siz bilirsiniz. Bana sorarsanız eve gitmeniz burada olmanızdan daha tehlikeli." dedi." Tamam Doktor Bey siz Defne' ye bakmayın. O kendisine bunları yapan kişiyi bulmak istediği için böyle konuşuyor. Siz ne zaman çıkabilirsiniz derseniz o zaman çıkacağız. " dedi Serkan bir yandan da bana sinirli bir şekilde bakıyordu." Serkan yapma" dedim üzgün bir tavırla. " Serkan İyileşene kadar burda duracaksın Defne. Ne zaman tam iyileşirsen o zaman çıkacağız." dedi. Bana gerçekten çok kızmış olmalıydı. Yoksa böyle bir tavırla benle konuşmazdı.
" Tamam o zaman anlaştıysak ben hemşireleri çağıracağım pansuman yapsınlar" dedi ve ellerini cebine koyarak odadan çıkıp gitti.
Çok geçmeden iki tane hemşire Serkan'la birlikte ellerinde pansuman ekipmanları ile odaya geldiler. Başımdaki kocaman ve acı veren yaraya pansuman yaptılar.
" Geçmiş olsun komiserim." dedi hemşireler yüzlerindeki ufak gülümseme ile odadan çıktılar.Yatağımın kenarında bulunan komodinin üzerinde duran kumandaya uzanmaya çalıştım. " Ah basım" elimi kafama götürdüm. Serkan, " Defne tamam dur ben veririm" dedi ve elime kumandayı uzattı.
Serkan'ın telefonu çalmaya başladı.
" Kim arıyor" dedim merakla. " Emine arıyor. Galiba Ender den bir haber var" dedi. Ve telefonu açtı.Acaba Ender'in izini bulmuşlar mıydı? Yada Ender'i bulup evine baskın mi yapacaklardı?
Aklımda cevabını bilmediğim, ama o telefonda cevabı olan bir soru vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet Büro
ChickLitYeni kurulan cinayet büro özel ekibinin içindeki komiserlerin zorlu hayatları ve aşkları " Beni senin için bir kurşun değil bin kurşun olsa da seve seve yerim onu" dedi bunca şeye rağmen kalbinden bir gram bile sevgi eksilmemişti."