26- Gerçekler

3 1 0
                                    

Sabah uyandığım da Serkan yatakta yoktu. Hızlıca yataktan çıktım ve üzerimi değiştirdim. Odadan çıktım. Aşağı kattan sesler geliyordu. Bu Serkan'ın sesiydi... Acaba ne olmuştu? Hiç beklemeden aşağıya indim. Aşağı indiğimde Semih ve Serkan'ın karşılıklı bir şeyler konuştuğunu gördüm.

"Uyanmışsın" dedi Serkan yanıma geldi ellerini belime sardı ve saclarımı öptü.
"Siz ne konuşuyordunuz burada sesiniz yukarı kadar geliyor" dedim. Serkan önden gitti ve büyük koltuğa oturdu. Yanına benim oturmamı ister gibi eliyle gösterdi. Gösterdiği yere oturdum.

"Senin bu sevgilin bana kızıyordu" dedi Semih yüzündeki çapkın gülümsemesi ile. "Haksız sayılmam ama. Yanımda sevgilime asılıyorsun. Bende buna bişey dememi mi bekliyorsun bide" dedi Serkan ellimi elinin arasına aldı. Merdivenlerden gelen ayak sesleri ile herkes ayağa kalktı. Gelen Rıfat Beyden başkası değildi. "günaydın çocuklar. Haydi bakalım masaya eminim ki acıkmışsınızdır." dedi Rıfat Bey

Rıfat Beyin başa oturduğu masaya Serkan ile yan yana oturduk. Semih 'in de karşıma oturması ile herkes masada yerini almıştı. Büyük masada çeşit çeşit yemekler vardı. Rıfat Beyin başlaması ile kahvaltı etmeye bizde başlamıştık. "Defne kızım sen çay içmiyor musun?" dedi Rıfat Bey bana davranış şekli aynı kendi babammış gibiydi

"hayır teşekkürler benim çay ile aram yoktur" dedim ben kahve insanıydım çayı pek sevmezdim. "olur mu öyle şey kuru kuru yeme Defne kızıma portakal suyu getirin. Ama alışsan iyi olur çünkü Karadeniz gelini olacaksın değil mi?" dedi tam ağzımı açacağım sırada Serkan öksürdü.

" baba sen şu dosyaları getir de biz Defne ile bakalım" dedi bu durum hoşuna gitmemişti galiba. "önce kahvaltınızı yapın sonra bakarsınız" dedi Rıfat Bey

Uzun süren kahvaltı en sonunda bitmişti. Serkan ile çalışma odasına geçmiştik. " şuraya baksana babanın banka hesapları. Geçen ayın kayıtları. Hesabına 1 milyon dolar para yatırılmış haberin var mıydı senin?" dedim ve dosyayı ona uzattım "gecen ay annemin üzerine olan ev satılmıştı onun parası olabilir" dedi Serkan
" evin resmi var mı sende?" dedim

Serkan telefonunu cebinden çıkardı. Ardından telefonu bana verdi. resme baktığımda eski püskü bir ev vardı. İki katlı olsa da evin dışının boyası kavlamış ve renkleri solmuştu.

"Serkan sence bunun gibi bir eve 1 milyon dolar para verilir mi bu işin içinde bir iş var" dedim. Serkan elini ensesine attı. Yeşil gözleri kararmıştı. Sinirlendiği zaman boynunda çıkan damar belirgin hale gelmişti. Bir hışımla ayağa kalktı.
"Hazırlan da emniyete gidelim. Ben aşağıda seni bekliyorum" dedi telefonunu alarak odadan çıktı. Bende arkasından çıktım ve odamıza gittim.

Aklımdan geçen bir sürü ihtimal vardı. Ev diye hesaba yatırılan paranın uyuşturucu için yatırılmış olması gibiydi. Eğer böyle bir şey varsa Serkan yıkılırdı. Üzerimi giyindim, silahımı ve kimliğimi aldım , hazırdım. O ara açılan kapı ile ürkmüştüm. Elim otomatik olarak silahıma gitmişti. Gelen Semih'ti.

"senin kapı çalma gibi bir adetin yok mu?" dedi elimi silahtan çektim ve üzerimi düzeltim.
"sana yok " dedi çapkın gülüşüyle vana doğru yaklaştı. Saçımı elinin arasına aldı ve burnuna götürdü. "kokun ve güzelliğin başımı döndürüyor." dedi. Bana çok yakında duruyordu. Elim silahıma gitti çektim ve Semih'in doğrulttum. Silahı gören Semih bir adım geri gitti.

Cinayet BüroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin