Emniyete geldiğimde herkesi masa başında oturup kahvaltı yaparken buldum. Masada bir kaç çeşit simit ve poğaça vardı. Ben içeri girer girmez Serkan, o orman gibi yemyeşil gözlerini büyüterek üzerime çevirdi.
Boş bir yere geçip ben de oturdum. Oturduğum yer tam da Serkan'ın karşısıydı. Oturduğum gibi direk önüme döndüm. Bir kaç dakika geçtikten sonra kafamı Serkan'a doğru çevirdim. Bir elinde simit diğer elinde çay, arkasına yaşlanmış tutkuyla beni izliyordu. Gözlerini gözlerime dikmişti.
" Serkan hu hu kardeşim bir şey mi oldu?" dedi İbrahim. " Neler olmadı ki kardeşim" dedi Serkan. " Ne gibi mesela anlat biraz" dedi Fatmanur. Serkan cevap verdi:"Boş ver, o ben de ve Defne'de kalsın"dedi. Bu süre içerisinde bana bakmaya devam ediyordu. " Bende mi kalsın? Ne bende kalsın Serkan? Ağzının içinden konuşmada açık acık söyle." dedim ses tonum bu sefer sert çıkmıştı.
Serkan'ın yüzündeki neşeli tavrı bir anda silindi ve sinirli bir hâl almıştı. Ayağa kalktı ve kolumdan tuttu. "Ne yapıyorsun ya bıraksan kolumu." dedim. " Gel benimle" dedi. Oturduğum yerden ayağa kalktım. Serkan'ın arkasından gitmeye başladım.
Merkezin sorgu odasına gelince kolumu bıraktı. " Napiyorsun sen ya , ne işimiz var bizim burada. Bir şey söylesene Serkan n'oluyor." dedim sinirden kıpkırmızı olmuştum. Görmesem de böyle olduğu hissediyordum. Serkan biraz geri gitti. Arkasını döndü. Bir kaç saniye bu şekilde bekledi. Kollarımı göğsümde birleştirdim. " N'oluyor Serkan ne işimiz ver burada dedim sana" dedim tekrardan.
Serkan bir şey demeden önünü döndü.
"O gün gerçekten benim için korktun mu?".
" Hangi gün".
" Hadi be Defne ne çabuk unuttun."
"O günü hatırlatmasan olmaz di mi?"
"Olmaz. Ben o gün korktun mu diye soruyorum sen hâlâ bana o adam diyorsun." Serkan bana daha da yaklaştı. Kalbinin nasıl çarptığını ben duyabiliyordum. " Korktum. Bir şey soracağım, senin bu aralar bana olan tavrın ne?"
"Hangi tavırlar?"
İç çekip devam ettim;
" Sürekli bana bakmalar, ekiptekilere imali imalı konuşmalar," dedim. Serkan yüzüme bakmaya devam etti."Hâlâ anlamadın di mi?"
"Neyi anlamadım mı?"
" Sana ne kadar değer verdiğim"
" Ne ...ne diyorsun sen Serkan. Biz aynı ekipteyiz."Arkamı döndüğüm gibi sorgu odasından çıktım. Ekibin yanına gittim. Boş sandalyeye oturdum. Oturduğum gibi Hira' nın kocaman koyu kahve gözleri üzerime döndü. " Defne iyi misin?" dedi Hira. " İyiyim iyiyim." dedim yüzüme bana ait olmayan yapmacık bir gülümseme yerleştirerek. " Ama dışarıdan bakıldığında hiç de iyi gözükmüyorsun. Gel biraz biz dışarı çıkalım. Hı ne dersin olmaz mı canım?" dedi Emine yüzündeki samimi bir gülümseme ile.
Serkan içeri girdiğinde gözleri beni aradı ve buldu. Kızarmış gözleri ile tekrar yerine oturdu. Hiç canım istemese de Serkan ila yüz yüze gelmemek için olur demek zorunda kaldım. Emine , ben, Hira ve Fatmanur ile birlikte emniyetin dışına yürüdük. Dışarı çıktığımda içime kocaman bir nefes çektim. Akciğerlerim kendine gelmişti resmen. Bir banka oturduk. Dışarıda olmak bana çok iyi gelmişti. Vücuduma giden oksijen bütün sistemlerini eskisi gibi çalıştırmaya devam etti. İçeride duyduklarımdan sonra...
" Hadi bakalım dökül. Serkan sana ne dedi de bir anda yüzün düştü." dedi Fatmanur. " Serkan... Serkan benim, onun için ne kadar değerli olduğumu söyledi." dedim.
Hira' nın kocaman kahverengi gözleri açıldı. Aynı şekilde Fatmanur' un da deniz mavisi gözleri fal taşı gibi açıldı. Emine buz kesmişti. Ben böyle düşünüyordum ama hiç biri olmadı. Hepsi birden sanki bu olanlardan haberleri varmış gibi gülmeye başladılar.
" Gerçekten ne dedin çok merak ediyorum. Sakın bana biz aynı ekipteyiz dedim deme?" dedi Hira. Başımı önüme eğdim." Defne gerçekten ciddi misin ya?." dedi Hira. Gözlerimden ateş fışkırıyordu. " Ya arkadaşlar farkında mısınız biz aynı ekipteyiz. Her Allah'ın günü yüz yüze bakıyoruz. Düşün biraz sizce biz diye bir şey olabilir mi ya ?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet Büro
ChickLitYeni kurulan cinayet büro özel ekibinin içindeki komiserlerin zorlu hayatları ve aşkları " Beni senin için bir kurşun değil bin kurşun olsa da seve seve yerim onu" dedi bunca şeye rağmen kalbinden bir gram bile sevgi eksilmemişti."