13-Ender kafeste

27 4 0
                                    

Deponun karşısına geçince Ender'in bana yaptıkları aklıma gelmişti. Tüylerim diken diken olmuş, bir ürperti çökmüştü içime. Atlattım sanıyordum ama o deponun karşısına dikildiğimde o yüz ifadesi, o korkunç yüz ifadesi, o ürpertici ses tonu, o unutulmayacak tavırlar...
Ama ben bir polistim bu gibi şeyleri çabuk atlatmam lazımdı. Unutlur muydu bilmiyorum ama unutulmalıydı.

Bir anda sağ kolumda bir el hissettim. Kafamı yana doğru çevirdiği de Serkan dibimde durup yüzüme bakıyordu. Yüzümü yüzüne eşledikten sonra Serkan  yüzümdeki korkuyu ve öfkeyi sezmişti. "Defne iyi misin?".
" İstersen sen gelme arabada otur".
" İyiyim sağol Serkan. Gelmem lazım" dedim. Serkan elini kolumdan çekti.

"Defne, Fatmanur ve İbrahim siz arka tarafı tutun. Geri kalanlar ise benimle gelsinler" dedi Mevlüt başkomiser . Ardından harekete koyulmamız için işret etti. Belimdeki silahımı çektim. Fatmanur ve İbrahim ile birlikte arka tarafa doğru yürüdük. " İbrahim dikkat et" dedi Emine bize doğru bakarak. İbrahim Küçük ve samimi bir gülümseme ile karşılık verdi.

Arkaya doğru yürüdük. Bu depo çok büyük ve eski püsküydü. Duvardaki boyalar kavlamış ve çatlaklar içerisindeydi.

Biz daha içeriye girmemişken, çatışma seslerinden ekibin içeri girdiği anlaşılıyordu. Duyulan sesler sonucunda daha hızlı yürüyerek deponun arka kapısından içeri girdik. Kapı doğruca silah seslerinin geldiği yere çıkarmıştı bizi.

İçeri girdiğimiz anda Ender'in ekibe doğru baktığını gördüm. O iğrenç ve korkunç gözlerini, bana dikmişti. Orada bulunan varillerin arkasına saklandık. Ender'in beni görmesiyle silahını bize doğru çevirmesi bir oldu zaten. Hiç beklemeden bir kaç el ateş etti. Biz de aynı şekilde karşılık verdik.

" Bi bitmiyorsunuz ya" diye bağırarak ön tarafa doğru koşmaya başladı. Serkan Ender'in arkasından gitti." Başkomiserim Serkan" diyerek bağırdım. " Defne, Fatmanur Serkan'ın arkasından gidin." dedi yüksek sesle.

Fatmanur ile birlikte Serkan'ın arkasından ön kapı dan çıktık.

Gittikçe Serkan'ın sesleri yükseliyordu. Galiba Ender'i yakalamıştı. Bagırış seslerinden en net anlaşılan sadece" Defneye yaptıklarını bedelini ödeyeceksin" diyordu sürekli. Ardından yumruk sesleri...

Sese doğru yürüdük. Gördüklerim karşısında şaşkındım, korkmuştum. Ender yerde yatıyor, Serkan üzerinde Ender'e yumruklar atıyordu. "Bu Defne  için" diyerek bir yumruk attı." Bu Kübra için. Bu yeşim için" ve diğer öldürdüğü kadınların isimlerini sayarak defalarca yumruk attı Serkan.

Ender'in her tarafı kan içindeydi." Serkan, Serkan tamam nolur yapma bırak" dedim bir yandan da Serkan'ın sırtından çekmeye çalışıyordum. Serkan bir kaç yumruk sonunda durdu ve bana döndü." Sana yapılan bunca şeyden sonra bana dur deme. Ben bu adamı her hatırladığım da sana yapılan bunca eziyet geliyor aklıma. Etimden et kopmuş gibi oluyorum. Sanki bunlar sana değil de bana yapılıyor gibi geliyor bana." dedi ve deponun içine girdi.

Olay yerini çağırdık. Orayı memurlara devredip merkeze geçtik. Bütün ekip masaya oturduk." Evet çocuklar herkesi tebrik ediyorum. Özelikle seni Defne sana bunları yapan adamı hiç bir şey yapmadan yakaladınız." dedi Hasan müdür. Serkan kafasını eğmiş elleri dizlerinin üzerinde üzgün bir şekilde oturuyordu.  Mevlüt başkomiser Serkan'ın bu sessiz hallerini farketmiş ti." Serkan n'oldu oğlum niye üzgünsün" dedi elini Serkan'ın omuzuna atarak.

Serkan başını kaldırdı ardından gözleri bir kaç saniye beni aradı. Ve buldu. Gözlerimin içine bakarak." Abi bırakmadınız ki o adi herifin orada kafasına sıkayım. Defneye bunları yapanı sakın bana karşı  korumayın" dedi. Serkan." Serkan aslanım bak biz polisiz öyle karşımıza gelen her kişiyi vurup öldürmeyiz. Tamam anladım Defne'ye olan ilgini ama biraz mantıklı hareket et emi oğlum" dedi Mevlüt başkomiser.

Cinayet BüroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin