18- Cesetlerin sır yüzleri

34 2 5
                                    

Ağlıyordum. Eski anıların gerçek yüzü dışarı çıkınca kalbimde büyük bir ağrı hissettim. Ağlıyordum. Canim çıkana kadar ağlıyordum.

Ellerimi ellerinden çektim. Orman gözlerine baktım. Yarın yokmuşcasina sarıldım Serkana. Uzun bir süre orda kaldım. Ayrıldığımız da gözlerine baktım. Benimle beraber üzülüyordu.
" İyi misin?" dedi. Kafamı aşağı yukarı salladım. Burnumu çektim. Kendime geldim biraz.
"Neyse masayı toplayim sende şu üstünü bir değiştir istersen" dedim. Kafasını eğdi üzerine baktı. Omzunda benim yüzümden ıslanmıştı.
" Tamam sorun değil sen iyi olduğuna emin misin?" dedi tekrardan.
"İyim iyim" dedim

Ayağa kalktım masayı mutfağa taşıdım. Toparladım. Elimde iki kahve ile salona gittiğimde Serkan üzerini değiştirmiş, camın kenarında telefonla konuşuyordu. Kahveleri sehpanın üzerine bıraktım. Serkan'nın yanına gittim. Kaslarını çatmıştı.
" Tamam müdürüm. Müsaadeniz varsa bende gelmek istiyorum. Ama müdürün. Tamam  teşekkürler birazdan çıkıyoruz" dedi telefonu kapattı ve cebine koydu.
" Noldu bişey mi oldu?" dedim merakla.
" Geçen ki cesetin bulunduğu yerde bir ceset daha bulun muş." dedi.
"Ölüm şekli aynı mı" dedim
" Evet. Bacağının arasından almış ilk darbeyi ardından yanarak can vermiş. Hasan müdür senin gelmeni istedi. Hira ile Barış gitmişler bizide çağırıyorlar." dedi ardından aya kalktı.
" Hop hop sen nereye otur bakalım kalktığın yere" dedim ve bende ayağa kalktım.
" Saçmalama Defne gitmem lazım orda ekip çabalarken ben burda oturmam" gürledi. Biraz irkildim. Bir adım geriye gittim. Üzerime doğru geldi ellerini yanaklarıma koydu. Gözlerime baktı. Yeşilleri beni etkisi altına aldı.

" Özür dilerim niyetim seni korkutmak değildi" dedi üzülmüştü
" Sorun değil ama biraz daha sakin olabilirsin" dedim bir anda yükselmesi beni ister istemez korkutmuştu.
" Üzerimi degistirip çıkalım mı " dedi gözlerime bakmaya devam ediyordu.
" Benim evime de ugrasak olur mu?" dedim gözlerine bakarak.
"Tamam sen nasıl istersen" dedi ve odaya gitti

Yarım saat sonra odadan çıktı. Karşıma dikildi. Üzerinde siyah kot pantolon , beyaz bir tişört ve üzerinde gir kot bir ceket vardı.
" Hadi çıkalım" dedi.
Çantamı alıp evden çıktık. Arabaya bindiğimiz de saat akşam 5 e geliyordu. Serkan arabayı çalıştırdı. Yola koyulduk.

Araba sürerken onu izlemek çok keyifliydi. Yüzündeki ciddiyet kendini kastiginin habercisiydi. Arabanın durduğun da anladım geldiğimizi. Hemen önüme döndüm ve dikleştim.
Arabanın kapısını açtım indim. Serkan'da arkamdan indi.
" Gelmeme gerek var mı?" dedi yumuşak bir sesle." İstersen gel hava biraz serin üşüme." dedim aynı ses tonuyla. Kafasını evet der gibi sallandı. Çantamdan evin anahtarını çikardim kapıyı açtım ve içeri girdik.
Eve girişimizle maviş'in seslerinin gelmesi bir oldu. "Oğlum seni çok bosladimin farkındayım özür dilerim" dedim ve kafesinin yanına gittim. Ötmeye ve kafesin içindeki tünekte sağ sola gitmeye başladı.
" Çıkarsam korkmassin dimi?" dedim Serkana o çoktan benimle beraber içeri girmiş ve le koltugumun üzerinde yayılmıştı bile." Yok korkmam keyfine bak. Bizde tanışalım şu maviş beyle" dedi. Hiç bir şey demeden kafesin kapağını açtım. Kuş salonun içinde bir tur attı ve omzuna kondu. Bir öpücük attım oda beni öptü.

Bir anda gözlerim Serkan 'ın üzerine çevirdim. Kiskanç gözler ile mavise bakıyordu. " Burda biraz bekler misin ben üzerimi degistiricem de?" dedim.
Sadece kafasını sallamakla yetindi. Mavisi kafesine geri koydum. Cantamla beraber odama gittim. Siyah bir pantolon, siyah bir boğazlı kazak ve kısa bir deri ceket çıkardım dolaptan. Üzerime giydim. Saçlarımı tarayıp yukardan at kuyruğu yaptım. Silahimida korumam ile belime taktiktan sonra sırt çantam ile odadan çıktım. 

Serkan öylece mavişe kenetlenmiş oturuyordu. Odadan çıktım kapıyı arkamdan kapattım. " Ben hazırım çıkabiliriz" dedim. Serkan kafasını çevirdi bana baktı. Ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Evden çıktık arabaya bindik ve olay yerine gitmek için yola çıktık.

Cinayet BüroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin