2 hafta sonra...
Uzanıyordum. Güzel bir güne uyanmıştım yine. Yataktan doğruldum ayaklarımı aşağıya doğru sarkıttım. Komodinin üzerinde çalan telefonumu elime aldım. Serkan arıyordu. Daha fazla bekletmeden telefonu açtım.
"Alo. Kızım sen neredesin ya kaç defa aradım" dedi Serkan sesi sinirli eliyordu. "yeni uyandım canım duymamışım. Bişey mi oldu?" dedim. "saatin kaç olduğunun farkında mısın Defne" dedi duvardaki saate baktım. Geç kalmıştım. "Serkan ben nasıl uyuya kaldım ya niye uyandırmıyorsun beni." diye çıkıştım. "10 defa aradım seni. Hadi hemen hazırlan aşağıdayım bekliyorum seni" dedi. tamam diyerek telefonu kattım.
Üzerime uygun bir şeyler giydim. Saçlarımı at kuyruğu yaptım. Silahımı ve cüzdanımı aldığım gibi evden çıktım. Aşağıya indiğimde Serkan arabada oturması gerekirken bu soğuk havada arabanın önünde bekliyordu. koşarak yanına gitti. Geldiğimi görünce kollarını iki yana açtı. Boynuna atladım.
"Günaydın sevgilim" dedim ona sarılırken. "günaydın güneşim" dedi. Uzun bir aradan sonra sarılmak iyi gelmişti. Yarası acımasın diye uzun uzun sarılamıyorduk. "seni mutlu görmek çok güzel hep böyle mutlu olman için elimden geleni yapacağım" dedi. Onun var olması yeterdi benim için. "hep birlikte canım" dedim. " daha fazla böyle kalmaya devam edersek merkeze geç kalacağız." dedim. Benden ayrıldı. Arabaya yürüdü. Sonra durdu. Cebinden çıkardığı anahtarı bana doğru attı. Anahtarı havada yakaladım. "uzun zamandır araba sürmüyorsun, geç bakalım direksiyona" dedi. Trabzon'dan geldik geleli hiç araba kullanmamıştım. Yer değiştirdik. Şoför koltuğuna geçtiğimde özlediğimi fark ettim.
Arabayı çalıştırdım ve doğruca ana yola sürdüm. Serkan'la aramızda uzun bir sessizlik hakimdi. "yaran nasıl oldu? malum bana göstermediğin için" dedim yarası ne boyutta onu bile bilmiyordum. "yani iyi" dedi gözleri yola kenetlenmişti. "nasıl yani iyi?" dedim ona baktım gözünü bir saniye bile yoldan ayırmıyordu. "Serkan iyi misin?" dedim. "hıh... ne şey yok bişey olmadı biraz dalgınım." dedi yeşillerini bana çevirdi ve kahvelerimin içine baktı. "dalgın olduğunu görüyorum zaten sevgilim ama nedenini soruyorum işte" dedim ona baktım. "aklım babamda ya sabah seni beklerken aradı Semih'in mahkemesi varmış. Naz hala babamın peşindeymiş söyle peşimi bıraksın dedi" sonunda ağzındaki baklayı çıkarmıştı. "suçlu psikolojisi. aklınca benden ve işlerimden uzak durun diyor" dedim
Serkan sadece kafa salladı. Arabayı merkezin olduğu sokağa çevirdiğimde arabanın önüne bir kadın atladı. Arabayı hemen durdurdum. Kıza çarpmamıştım. Hemen arabadan indik. Kızın başına gittim. Kıyafetine bakıldığında tam bir pavyon kıyafetiydi. 17-18 yaşlarında, sarı saçlı ve uzun boylu bir kızdı. Nabzına baktım, atıyordu. "Serkan nabzı atıyor ambulans çağır hemen" dedim. Serkan ikiletmedi telsizden anons ederken bende kızın yanaklarına vurmaya başladım. Uyanmıyordu.
Biraz kızı incelediğim de göz altlarında bariz bir şekil de mordu. Biraz daha aşağı kaydı gözlerim, bacaklarına. Belli başlı yerlerinde morluk ve kızarıklık vardı. Kolunu kavradı elim, iç kısmında yeni açılan bir iğne izi vardı. Madde bağımlısı olabilirdi. Morluklar oldukça fazlaydı. Kolundaki çantayı aldım ve açtım içinde bir telefon ve cüzdanı vardı. Kimlik buldum ve adına baktım. Yeşim Terzi...
"Serkan su ismi Seda'ya gönder de bı baksın. Kimmiş bu kız" dedim Serkan'a elimdeki kimliği uzatırken. "Tamam canım" dedi. Elimden aldığı kimlikle biraz uzaklaştı yanımızdan.
Kız kıpırdamaya başladı. Ardından gözlerini açtı. Yemyeşil gözleri vardı.Ambulans gelmemişti daha. Telsizden bir kez daha anons ettim. O sırada kafa büyük bir darbe yedim. Biraz sendeledim ama geri toparlandım. Kız kaçıyordu. "Serkan!" diye bağırdım. Kaçan kızın arkasından koştu. Bende yerden kalktım ve arkalarından gittim. Az ilerde Serkan kaçan kızı yakalamıştı çoktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet Büro
ChickLitYeni kurulan cinayet büro özel ekibinin içindeki komiserlerin zorlu hayatları ve aşkları " Beni senin için bir kurşun değil bin kurşun olsa da seve seve yerim onu" dedi bunca şeye rağmen kalbinden bir gram bile sevgi eksilmemişti."