14- Şiddet

24 2 0
                                    

Ender olayından sonra ilk defa çok güzel uyumuştum. Hemen kalkıp üzerimi giyindim. Ufak çaplı bir kahvaltı yaptım. Saçlarımı üsten sıkı bir şekilde at kuyruğu yaptım ve iki çift küçük küpe taktım. Silahımı da aldığım gibi evden çıktım. Arabama bindim, emniyet kemerini bağladım ve Emniyet'e doğru yola çıktım.

Arabada dün Serkan'a söylediklerimi tekrar tekrar düşündüm. Biraz fazla bağırmış ve çok üzerine gitmiş olabilirdim. Ama o da çok uzatıyordu. Bir yerde intikam almak istemesi iyi bir şeydi ama bir yerde de başına bir şey gelse, ya Ender'i döverken öldürürse ve ceza evine girerse... Ben bunlar yaşanmasın diye o kadar büyük tepki göstermiştim. Bir anda kafamdaki düşünceler yok olmuştu. Araba artık hareket etmiyordu. Şaşkın gözler ile etrafı süzdüm. Bir sürü etrafa baktıktan sonra, buranın bizim Emniyet'in otoparkı olduğunu fark ettim. Ardından bana doğru bakan meraklı polisleri...

Kendimi toparlayıp arabadan indim ve ofise çıktım. Ekibin yanına gittiğimde herkes gelmişti çoktan. Boş bir sandalye bulup oturdum. " Defne neyin var" dedi Emine. " Yok iyiyim Emineciğim sağol" dedim ve telefonumu cebimden çıkardım. Ardından hepimizin telefonlarından gelen bildirim sesi ile herkes telefonlarına baktı. Gelen mesajda bu gün ki devriye listesini göndermişti Mevlüt başkomiser. Sabah devriyesi -kahretsin ki- ben ve Serkan, öğlen Emine ve İbrahim, akşam Fatma ve Onur, gece devriyesi ise Hira ile Barış' in dı.

Ayağa kalktım, ardından Serkan da kalktı. "Kolay gelsin komiserim" dedi Seda. " Sağol Sedacığım. Defne'in olduğu her şey bana kolay gelir" dedi Serkan ve içli içli gözlerimin içine baktı. Gözleri alev alev di. Sadece çok seven insan bir bayana - bayan değil kadın!- kadına böyle güzel bakabilirdi.

Garaja indik. Arabaların birini aldık ve yola çıktık. Serkan her zamanki gibi şoför koltuğuna geçmişti. Yola devam ediyorduk, arabanın içinde uzun bir sessizlik hakimdi. Telefonuma gelen bildirim sesi ile irkildim. Beyza nerede devriye atmamız gerektiğini mesaj olarak göndermişti. Gideceğimiz yer kadın tacizlerinin çok olduğu bir parkın çevresiydi.

"Neresiymis gideceğimiz yer". " Son zamanlarda en çok tecavüz vakasının olduğu mahalle". " Sıkıntı ya. Oraya gidince polis olduğumuzu göstermeden girelim. Yoksa senin başın belada" dedi Serkan. Sesi korkar bir tondaydı. Benim için korkmuştu.

Trafik olmadığı için mahalleye çok çabuk varmıştık. Baktığımızda etrafta hiç kimse yoktu. Oradaki bankların birine Serkan ile birlikte oturduk. Etrafa bakmaya başladım. Polis olduğumuzu göstermeden, silahlarımızı belimizde güzelce sakladık. Ben telsizimi arabada bıraktım, Serkan ise yanına aldı ve aynı silahını sakladığı gibi belinde sakladı.

İkimizin arasında da sessizlik hakimiyeti. Başımı eğmiş oturuyordum ki dizimde bir el hissettim. Kafamı kaldırdığımda Serkan elini dizimin üzerine koymuş, gözlerimin içine bakıyordu. İlk defa böyle gözlerimin içine bakıyordu. İçinde kaybolduğum yeşillikler gibiydi...

" Pardon bana yardım edebilir misin?" diye telaşlı bir ses duyuldu. Kafamı kaldırdığımda; sapsarı saçlı, masmavi gözlü, 16,17 yaşlarında bir kız duruyordu. Korktuğu çok belliydi. " Dur bir saniye tatlım gel otur bakalım şuraya önce bir sakin ol. N'oldu anlat bakalım. Serkan koş arabadan su al gel" dedim. Serkan arabadan su alıp geldi. Kız nefes nefese kalmıştı.

Suyu verdim kıza. O da bir yudum kadar içti. "Abla nolur bana yardım edin lütfen." dedi kız aynı şekilde." Dur bir saniye adın ne senin" dedi Serkan. " Benim adım Sahra" dedi. " Tamam memnun olduk, ne oldu anlat bakalım neden veyahut kimden kaçıyorsun." dedim kıza dönerek. Kız daha ağzını açmadan ilerinden bir bağırma sesi duyuldu. Ses bizim bulunduğumuz yere doğru yaklaşıyordu. Kız sesi duydukça oturdurduğu yerde irkilip daha da korkmaya başlıyordu.

Ardından bir adam bize doğru yaklaşmaya başladı. Yaklaştıkca yaklaştı. Dibimize kadar geldi. "Arkadaşımı alabilir miyim? dedi adam." Abla nolur beni ona vermeyin nolur" dedi Sahra ardından kolumdan tuttu. "Tamam sakin olun. Sahra bizimle kalacak sen şimdi arkanı dönüyorsun ve buradan defolup gidiyorsun." dedi Serkan ve adamın önüne geçti. Adam Serkan'ı kenara itip" siz kim oluyorsunuz da sevgilim ile benim arama giriyorsunuz?" dedi adam." Böyle biri olduğunu bilsem olur muydum senin sevgilin" dedi Sahra ağlayarak. " Naptın lan sen bu kıza" dedi Serkan ve adamın gömleğinin yakalarından tuttu." Ehh yeter be yürü Sahra gidiyoruz" dedi adam. " Hayır Sahra benimle kalacak asıl sen gidiyorsun ." dedim bağırarak.

" Tekrar ediyorum siz kim oluyorsunuz da aramıza giriyorsunuz" dedi adam. " Biz kim mi oluyoruz? Al bak şu kimliğe kim okuyormuşuz bir bir bak " dedim ve polis rozetimi çıkardım. Adam şaşkınlık içinde bize baka kaldı." Siz polis misiniz" dedi adam. " Evet polisiz ve seni tutukluyoruz" dedi Serkan.

Adamı paketledigimiz gibi sahra ila birlikte merkeze gittik. Adamı sorguladıktan sonra Sahra ile zorla sevgili olduğunu ve adamın Sahrayı kaç kere dövdüğünü öğrendik. Adamı savcılığa sevkettik duyduğumuzda göre ilk mahkemde tutuklanmıştı. Sahra ya da artık korkmaması gerektiğini söyleyip evine yolladık.

Ardından bütün ekip ile birlikte masaya oturduk." Afferin çocuklar bir adamı daha içeri attınız." dedi Hasan müdür, sesinden belliydi nasıl gururlandığı. " Teşekkürler müdürüm ama biz ne kadar yakalamaya calışsak da bir yerlerden her gün bu şekilde kadınların ya darp edilişi yada cani bir şekilde öldürülüşüne şahit oluyoruz. Biz ne kadar engellemeye çalışsak ta onlar bir yerlerden çıkıyorlar. Ve heps ide o sorgu odasında pişkinlikle  gülüyorlar" dedim umutsuz acı bir ses tonuyla

Uzun bir sessizlik oluştu.

Bu mesleğe başladım başlayalı bir sürü olaya şahit oluyorum ya da bizzat kendim yaşıyorum. Cinayet büro ekibi olduğumuz için her olayda bir cesetle karşılaşıyoruz. Bu cesetlerin 10 da 7si genellikle kadın cesedi oluyor. Ya kocası tarafından darp edilip sonra acımasızca öldürülüyor, ya da direkmen katlediliyordu. Biz ne kadar dur demeye çalışsak ta her zaman bir yerlerde patlak veriyordu. Bir erkeğin ne kadar iyi bir adam olduğunu eşini yada çocuklarını sevip saydığı da, onlara bir fiske dahi vurmadığın da, kalbini kıracak iki çift laf etmediğin de, evde bir şey olduğunda sakin ve tatlı bir diller çözüldüğünde anlarsın.

KADIN demek sadece evde oturup kacasının ayak işlerini yapmak , onun azarına ve dayağına maruz kalmak değildir.

KADIN, çalışmalı yeri geldiğinde de elini masaya vurmalıdır.

UNUTMAYALIM Kİ KADINLAR HER ŞEYİN ÜSTESİNDEN GELEBİLİR.

ONLARI EZMEYELİM! 

ONLARI GÜÇSÜZ SANMAYIN!

Cinayet BüroHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin