Serkan' dan...
Polis olmak zor ken, Defneyi severken polis olmak daha da zordu...
Aradan yarım saat geçmesine rağmen hala bir değişiklik yoktu.
Bilincimin gittini hissetim. Sesler kulaklarimi tırmalıyordu. Gözlerim yola kilitlenmişti. Beynim kendini kapatmıştı. Bir ara Defne' nin sesini duydum. Beynim vücudumu artık yonetemiyor gibiydi. Gözlerimin kapandığını ve kafamın direksiyona düştüğünü hatırlıyorum. Daha sonrada arabanın artık hareket etmediğini.
Gövdemin geriye doğru çekilip koltuğa yaşlandığını hissettim. Daha sonrada yüzümde bir çift sıcacık eller... O an gözümü azıcık açtığımda, sarı saçlarıyla hüzün dolu yüzü ve dolmuş gözleriyle bana bakan sevdiğim kadını gördüm." Beni bırakma Defne ben sensiz yaşayamam" dedim ve bilincini iyice gittini anladım.
Renkler çok önemlidir. Eğer onları kaybedersen bütün dünyan kap karanlık bir hal alır. Aynı benim Defneyi sevmeden önceki hayatım gibi...
Sesler duyuyordum. Garip sesler. Hasan müdürün, Barış 'ın ,Hira 'nin ve en önemlisi de Defne' nin ağlamaları ve bağırışı. O onun yanına gidip sarılmak ve ağlamasına engel olmak istiyordum. Ama bunu yapamıyordum. Vücudum kast katı kesilmişti.
Gözlerimin içine doğru ışık tutulduğu gördüm. O an kendime gelmiştim. Gözlerimi açtim. İlk gördüğüm ben beyaz bı tavandi. Ardından Defne'nin
kıpkırmızı gözler ile bana bakmasiydi.Ağzında ki oksijen maskesini elimle çıkartım. Doktor bana doğru eğildiğinde ise onun kulağına sadece " Defneyi Defneyi getirin bana" diye bildim. Adam kafasını kaldırdı. Cama doğru baktı. Ardından Defeye yaptığı
El hareketi ile onun içeri gelmesini için izin verdi.Defne odanın içine geldiğinde yere çömeldi elimi ellerinin arasına aldı. Buz kesilmisti. O sıcak evleri buz gibiydi. " İyi misin nolur iyi olduğunu söyle " dedi ağlayarak." İyim , iyim merak etme" dedim aslında pekte iyi değildim vücudum çok yorgundu. Uyumak ve yıllarca kalmakmamak istiyordum.
Elimi kaldırıp Defne'nin yüzüne götürdüm. Gözünden akan yaşlarını sildim. Kırmızı yanakların okşadım. Çok üşümüştü.
" Ağlama artık nolur iyim ben" dedim yanağını okşayarak. " Çok korktum ben çok bir anda kafan düştü direksiyona. " dedi. Ağlamaktan harap düştüğü o kadar belliydiki.
Doktorun gelmesiyle konuşma yarıda kesildi. Elinde benim olduğu tahmin ettiğim bi dosya vardı." Geçmiş olsun Serkan komserim. Tansiyoununuz düştüğü için bayilmişsiniz. Gerekli tadaviyi ugyuladik. Serum bitince çıkabilirsiniz " dedi." Teşekkürler doktor bey" dedim. Odadan çıktı.
Doktorun gitmesiyle gözlerim Defneye döndü. Sapsarı saçlarını danık bir şekilde başının üstten toplamıştı. Ellerimi yataktan kaldırıp yanağına götürdüm. Pespembe yanaklarına deymek bana o kadar iyi gelmişti ki.
" İyisin dimi?" diye sordu Defne burnunu çekerek. " Sen iyi olduğun sürece ben hep iyim" dedim. Anında ağlamaktan şişmiş ve kızarmis gözleri yüzü ile beraber gülmeye başladı.
"Serkan , bana arabadayken dediğin şeyi hatırlıyor musun?" dedi yorgun bir sesle. Başımı aşağıya yukarıya doğru salladım. Hisslerinde o kadar emindim ki hiç bişey diyemeden öylece kızarmış gözlerine kenetledim.
" Benim biraz kafamı toplamam lazım bana zaman veriri misin" dedi başını sağa doğru eyerek. " Sen ne kadar istersen. Ben beklerim seni yeterki kesin bı karar ver" dedim.
İstediği kadar zamani vardı ben beklerdim. Yeterki sevsin beni. Benim onu sevdiğim gibi sonsuz bir sevgiyle sevsin beni .
Serumun bitmesiyle bir kaç hemşirenin odaya girmesi bir oldu. Kolumdaki iğneyi çıkaran hemşirenin koluma dokunuşları çok ürperticiydi. Bir hastaya davranmasi gibi davranmiyordu. Yüzündeki tavırları, dokunuşları ve bana seslenişi. Yüzünü Defneye doğru çevirdim. Hemşireyi yitecekmis gibi bakıyordu. Elimi uzatıp elini tuttum. Soğuk elleri benim sıcak ellerim sayesinde bir nebzede olsun ısınmıştı. Yüzünü bana çevirdi. Gözlerimin içine kısa bir süre bakıp tekrar hemşirenin üzerine döndürdü.
" Defne iyi misin?" dedim baş parmağımla elimin altındaki soğuk elini okşarken. Ses gelmedi. Donmuş gibi bakıyordu hemşireye. Birazcik dürttüm." Hih efendim bişey mi oldu. Bir yerin mı agriyor?" dedi telaşla.
" Yok yok bişey yok sakin olur musun biraz" dedim. Bana doğru eğildi.
" Hemşire yiyecekmiş gibi bakıyor sana" dedi dişlerinin arasından.
" Sorun yok benim aklımin kimde olduğu belli zaten" dedim gülerek. Yüzündeki o güçük gülümseme her şeye değerdi.Güldüğün de gozlerinin kısılışı, yanaklarımin tombulugu ,yanağında oluşan silik gamzesi her şeyiyle ama her şeyiyle çok güzel bı kızdı. Uzun boyu, sarı saçları, keskin bakışları, ve fiziği...
~~~~~~Uyandığımda mutfaktan gelen müthiş kokulardan Defne'nin güzel yemekler yaptığı beliydi. Acaba ne yapıyordu? Eve gelir gelmez uyuduğum için Defne'nin ne yaptığından haberim yoktu tabi. Gözlerimi ovuşturarak mutfağa yürüdüm. Defne yaptigi yememe o kadar dalmıştı ki benim geldiğimden habersiz di. Kapıya yaslanıp onu izledim. Saçlarını kafasının üzerinde sıkı bir şekile de at kuyruğu yapmıştı. Bir süre orda onu izledim. Çok güzeldi hem de çok...
" Aaa günaydın. Ne ara uyandın?" dedi kafasını bana dönerek. Hem bana bakıyor hemde onunda kesme tahtasının üzerinde salatalık doğruyordu. " Elini kesiciksin dikkat et" dedim telaşla. Ona doğru ilerledim. O bana bakmaya devam ediyordu bir yandan da doğramaya. "Hihh ahh"dedi acıyla bir anda." Bak ben sana dedi gördün mü kestin elini." dedim.
" Bişey olmaz ya acımıyor zaten" dedi ve tezgahin üzerinde olan kağıt havludan bir parça kopartıp yaranın üzerine tuttu. Canının yandığını gözlerini sıkışın dan ve vücudunun kas katı kesilmesinden belliyi. Ona doğru ilerledim biraz daha. Elini elledim yaranın üzerini açtım ve baktım. Çok derin değildi ama çok kanıyor du. " Açıyor mu?" dedim üzgünlükle. " Bu kadar üzülecek bir şey yok. Hemde acımıyor ki bak kanı da burdu zaten" dedi. Ama onun canı yerine benim canım yanmiş gibiydi. Demek ki sevgi böyle birşey di...
Kahvaltı masasına geçtiğimizde muhteşem gözüken bir menemen vardı. Kahvaltılıklarin da süslediği kahvaltı masası Defne'nin güzelliği ile ikiye katlanmisti. Çaylar ile elinde gelen Defne'nin yüzünde ki gülüşü beni benden aliyor du.
Kahvaltıyı yapıp koltuklara geçtik." Ee anlat biraz kendi" dedim aslında biraz cekinmistim belki kızar diye ama çok merak ediyordum. " Neyi anlatayım ki şimdi" dedi yanakları kıpkırmızı olmuştu belli ki utanmıştı." Anlat işte hayatını, polis oluşunu" dedim " peki madem çok istiyorsan. Annemler Ankara'da orda doğdum ve büyüdüm. Bir kız kardeşim birde erkek kardesim var. Kız kardeşim hemşire, erkek kardeşim de iç mimarlık okuyor" dedi biraz durdu çayından bir yudum aldı.
" Aklıma nerelerden düştüyse polislik düştü. Dereceyle bitirdim okulu ve polis oldum. Bundan önceki ekibim de özel bir ekipti. Çok iyi bir ekiptik. Narkotik şubeydi ama çok aksiyonluydu her gün bir depo basardik. Özel bir görev için görevlendirilmistim. Uyuşturucu satan bir mafyanin yanına sizmistim..."
dedi ve durdu uzun bir nefes aldı ve verdi. Demek ki kötü bir şey olmuştu.
" Bir gece orda kalırken benim polis olduğunu anlamış ve bana..." dedi ve durdu. Gözleri dolmuştu. O diyeceği şey aklıma gelince donup kaldım. Ağlayacaktı." Devam etmek zorunda değilsin" dedim sevkatle" İyim iyim sorun yok. Tecavüze uğradım. Aynı ender gibi dövmüştü beni ama bir farkla. Bir şekilde kurtuldum elinden. Bir kaç gün sonrada yakaldim ve kendi ellerimle yıktım içeri. Zaten iki saat sonrada şislendiği haberi gelmişti." dedi yüzünde ufak bir tebessüm oluştu. " Sonrada tayinimi istedim. İstanbul'a. Bir süre burda caliştim ve sonrada Hasan müdürün ekibinde buldum kendimi. İşte burdayım" dedi güldü.
" Ben özür dilerim" dedim başımı eğerek "sana o günleri hatırlattım"dedim. Kafamı kaldırdım gözlerine baktım. O kadar şeyi yaşamış bir insanın hiç mi yüzünden gülümseme eksik olmaz. Ama gözlerine baktığımda o gecenin onun için korkutucu olduğunu göstergesiydi. Bardağımı önümdeki sehpanın üzerine koydum. Ayağa kalktım karşımda oturan Defne'nin yanına yürüdüm. Oturdum.
Ellerini ellerimin arasina aldım. Gözlerinin içine baktım. Gözlerindeki yorgunluk kalbimin bir köşesine ok gibi saplandı." Özur dilerim" diye bildim sadece" özür dilerim" dedim gözlerim ellerine döndü. Sımsıkı tutmuştu beni. Ağlıyordu. Onun gözlerinden akan her damla beni öldürüyordu.
Acaba o geceyi nasıl unutabilirdi? Unutmuş muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cinayet Büro
ChickLitYeni kurulan cinayet büro özel ekibinin içindeki komiserlerin zorlu hayatları ve aşkları " Beni senin için bir kurşun değil bin kurşun olsa da seve seve yerim onu" dedi bunca şeye rağmen kalbinden bir gram bile sevgi eksilmemişti."