Chapter 5

968 120 120
                                    

Y/N : Selam.

Sterek çiftinin çok az göründüğüyle ilgili birkaç mesaj aldım, yorumlarınızı da görüyorum ;). İlk bölümler tamamen gelecekteki olayların önünü açabilmek için aracı niteliğinde, Chapter 6'dan itibaren Sterek çiftine doyacağız. (En azından yazarken ben doyar gibi oldum?)

İyi okumalar 🖤.
.
.
.
.







- WHEN THE HANDS YOU HOLD ARE WEAPONS -

[Chapter 5]






















- Stiles'ın bakış açısından -












Klinikte Scott ve Liam'ın kontrolleri yapılırken tırnaklarımı yiyerek bekleme salonunda turluyordum. Endişeden gebermek üzereydim. General McCall önceki akşam aramıştı ve öfkeden kuduruyordu ama oğlunun ısırılmasının üstünden koskoca bir hafta geçmişti ve ben neden öfkelendiğini bilmiyordum. Esip gürlemiş sonra da bana, onun yöntemini derhâl uygulamamı emretmişti. Ve bu kez, itiraz etmeye dilim varmamıştı. Elimde, Derek Hale'i savunacak hiçbir şey yoktu.

Doktor Deaton, muayenehanesinden çıkarken "Gayet sağlıklılar," dedi. "Vücutları kurtadam olmayı kabullenmiş görünüyor."

Odadan çıkan iki acemi kurt, gergin bir vaziyette bana baktı. Bu gerginliklerinin sebebi yaklaşan dolunaydı. Bunu biliyordum. Derek bu işin sandıkları kadar kolay olmadığından, kurtadam olmanın ne kadar zor olduğundan ve daha birçok stres yaratıcı ayrıntıdan bahsetmişti. Lanet olasıca adam ağzını tutamıyordu ki! Dolunaydan önce son kez kontrole gelmiştik ve artık kaçınılmaz gerçek önümüzde duruyordu.

Scott ve Liam kurtadamdı ve önlerinde dolunay vardı.

Omuzlarımı dikleştirip gülümserken "Bu güzel!" dedim. "Şimdi tek yapmamız gereken dolunay gelmeden önce kalan günlerinizi meditasyon yaparak geçirdiğinizden emin olmak."

"Stiles..." Scott ağzının içinde homurdandığında güldüm.

"Liam, bunun sende işe yarayacağından pek emin değilim ama-"

"Stiles!" Doktor Deaton ve Scott aynı anda çıkıştığında hafif bir kahkaha atarak çıkışa döndüm.

Askerlerim çıksın diye kapıyı tutarken başımı çevirip Deaton'a baktım. "Teşekkürler Doktor."

Doktor Deaton başını sallayarak bize veda etti.

Dışarıda hava gittikçe soğuyordu. Beacon Hills, bulunduğu coğrafya itibariyle zaten soğuk bir yerleşim yeriydi; şimdi kış aylarında olduğumuz için hava daha da soğuyordu. Noel geliyordu, yılbaşı kutlanacaktı ve bunu bilmek küçük bir çocukken beni feci hâlde heyecanlandırırdı. Ama son zamanlarda başıma gelen şeyler buna müsade etmiyordu.

Karargaha giden yolda araçta bir sessizlik hâkimdi. Ben de bunun en doğru zaman olduğuna karar verip derin bir iç çektim ve "Peter'ı görmek istiyor musunuz?" diye sordum. Anında kaskatı kesildiler. Gözlerimi kısıp direksiyonu biraz daha sıkı tuttum. "Hadi ama gençler... Onunla görüşüp ona itaat etmeyeceğinizi göstermek istemiyor musunuz?"

Liam kısık bir sesle "Onu öldürmek istiyorum," diye itiraf etti.

Boğazımı temizledim. "Ne kadar açık sözlüsün."

when the hands you hold are weapons | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin